Kadastral parsel üzerindeki yapının korunması ve müstakil bir imar parseli üzerinde bırakılması ilkesinin parselasyona ilişkin düzenlemesinin sağlığı açısından diğer unsurlarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği
Dava, 14.2.1983/günlü, 41 sayılı parselasyon planının taşınmazın 6785 sayılı yasanın 42.maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin kısmının iptali dileğiyle açılmış olup, İdare Mahkemesince verilen kararla; parsel üzerinde bırakılıp bu parselin de müstakilen davacıya tahsisi mümkün iken, anılan yapının davacıya şuyulu olarak verilen bir imar parseli ile tamamen bir başkasına ait imar parselleri arasında bırakılmasında mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiş, karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 42.maddesine göre belediyeler, imar sınırı içindeki binalı ve binasız arazi ve arsaların, plan ve mevzuata uygun biçimde inşaata veya tesbit edilmiş olan diğer kullanma şekillerine elverişli duruma getirilmesi maksadıyle düzenlenmesi için, bunları sahiplerinin muvafakati aranmaksızın birbiriyle, yol fazlalarıyle ve belediyeye, kamu tüzel kişilerine, kamu kurumlarına ait yerlerle birleştirerek, plan ve mevzuat icaplarına göre hisseli veya hissesiz olarak yeniden parsellere ayırmağa ve bu parselleri ilgililere dağıtmaya yetkilidirler.
İmar Kanununun 42.maddesi uyarınca yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 35.maddesinde ise, imar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımında; Düzenleme sonunda oluşacak imar parsellerinin mümkün olduğu kadar aynı yerdeki parsel sahibine tahsisi, plan ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve şuyusuz olarak bir parsel üzerine rastlatılması, ancak bu fıkraların uygulanmasına imkan bulunmaması veya mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden küçük olması veya diğer teknik veya hukuki nedenlerle müstakil olarak parsel verilmemesi halinde bu parseller yerine mümkün olduğu kadar aynı şart ve değerde şuyulu parsel verilmesi noktalarına dikkat edileceği kuralları yer almıştır.
Yukarda değinilen mevzuat kurallarında da görüldüğü üzere, kadastral parsel üzerinde yer alan yapının korunması ve müstakil bir imar parseli üzerinde bırakılması hususu, kesin bir zorunluluğu ifade etmeyip, düzenlemenin sağlığı açısından öteki unsurlarla birlikte dikkat edilecek noktalardan biri olarak belirlenmiştir.
Olayda, davacıya ait 1000 m2 yüzölçümlü 882 sayılı kadastral parselin tümünün düzenlemeye girdiği, yasal %25 oranında 250 m2 düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra kalan kısmından yeni oluşturulan 5033 sayılı imar adasının 572 mÇ yüzölçümlü 1 sayılı parselinin müstakilen davacıya tahsis edildiği, müstakil tahsis edilen parsel düşüldükten sonra 178 m2 kaldığı, düzenleme yapılan adada bu büyüklükte müstakil imar parseli elde edilmediğinden 525 m2 yüzölçümlü aynı ada 2 parsel sayılı taşınmazdan 178 m2 lik hisse verildiği, kadastral parselde mevcut yapının davacının şuyulu olduğu 2 sayılı parselle 3 sayılı imar parsellerinin ortasında bırakılmak zorunda kalındığı, zira 3 sayılı imar parselinin 5033 adanın en küçük parselini teşkil ettiği, imar hattının yapıyı korumak amacıyla bu parsel üzerinde kaydırılması halinde anılan 3 sayılı parselin daha da küçültülerek düzenlemeyi amacından saptıracağı, çünkü bu durumda sözü edilen parsel sahibine müstakil imar parseli vermek imkanının ortadan kalkacağı dosyada yer alan ada dağıtım cetveli ve parselasyon planının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, davacıya müstakilen tahsis edilen imar parselinin de imar adası köşesinde eski kadastral parsel üzerinde yer aldığı ve bu parselin tahsisi dolayısıyla kadastral parselin değer kaybına uğramadığı da ortadadır.
Şu hale göre, açıklanan hususlar göz önüne alınmaksızın, soyut olarak kadastral parselde mevcut yapının iki imar parseli üzerinde bırakıldığı, gerekçesiyle işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında usul ve yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesince verilen kararın bozulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.fıkrası uyarınca aynı gerekçelerle davanın reddine karar verildi.