Danıştay 14. Dairesi E: 2016/4875 K: 2017/5354 T: 18.10.2017

Dava konusu belediye meclis kararının, Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunulmasına ilişkin hazırlık işlemi, imar komisyonu raporunun ise ön hazırlık işlemi niteliğinde işlemler olduğu, doğuracağı hukuki ve fiili sonuçlar dikkate alındığında bu haliyle idari davaya konu olabilecek, icrai bir işlem niteliğinde olmadığı, kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunmadığı

İstemin Özeti: Manisa 2. İdare Mahkemesinin 09/11/2015 günlü, E: 2015/120, K: 2015/879 sayılı kararının; taraflarca aleylerine olan kısımların dilekçelerinde belirtilen nedenlerle usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, işin gereği görüşüldü:

Dava; Uşak İli,  (…) Mahallesi, SSK Blokları olarak bilinen konut alanında riskli alan tespiti yapılması ve imar durumu verilmemesi konusundaki Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 27.03.2013 günlü, 1390 sayılı işlemi dayanak alınarak; davacının taşınmaz maliki olduğu alanı da kapsayan, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında çizilen ve listede belirtilen parselleri içeren riskli alan sınırı uygun bulunduğundan ve bu alanda imar durum belgesi verilmemesi, ifraz tevhit işlemlerinin yapılmaması, proje bütünlüğü gözetilerek yapı ruhsatı ve benzeri işlemlerin gerçekleştirilmemesi yönünde alınan Uşak Belediye Meclisinin 17.11.2014 günlü, 2014/750 sayılı kararının ve bu kararın dayanağı olan 14.11.2014 günlü, 267 sayılı İmar komisyon raporunun iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin öngördüğü yöntem ve içerikte hazırlanacak dosya ile Afet ve Acil Yardım Başkanlığı’ndan alınacak görüş üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca belirlenecek riskli alanın Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilmesi gerekirken; bu yöntem ve yetki kurallarına aykırı olarak, salt alan üzerinde bazı binalara ilişkin olarak riskli yapı oldukları yolunda belirlemelere dayanılarak bu binaların bulunduğu parselleri de kapsayacak biçimde doğrudan davalı belediye meclisi kararı ile riskli alan ilan edilmesi ve bu riskli alan üzerindeki taşınmazlar yönünden imar uygulamalarına ilişkin olarak kısıtlama getirilmesinde “şekil ve yetki” kurallarına uyarlık bulunmadığı gerekçesi ile dava konusu meclis kararının iptaline, imar komisyon raporunun ise hazırlayıcı işlem niteliğinde olduğundan incelenmeksizin reddine karar verilmiş, bu karar, taraflarca karşılıklı olarak temyiz edilmiştir.

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; incelenmeksizin redde ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 2. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Kararın iptale ilişkin kısmına gelince;

6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin “riskli alanın tespiti” başlıklı 5.maddesinde, “Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alanda daha önceden meydana gelmiş afetler varsa, bunlara dair bilgileri, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu, f) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir ve teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur. TOKİ veya İdare,birinci fıkrada belirtilen bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunabilir. Bakanlıkça yapılacak inceleme neticesinde, uygun görülen talepler, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü alınarak teklif olarak Bakanlar Kuruluna sunulur…” denilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesiyle tanımlanan iptal davasına idarenin tek taraflı irade beyanıyla, kişilerin hukuksal durumlarında değişiklik meydana getiren etkili ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin konu edilebileceği tartışmasızdır.

Kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu edilebilecek işlemler, idarenin kamu gücüne dayanarak, tek yanlı irade beyanıyla tesis ettikleri, hukuk düzeninde değişiklik yapan başka bir deyişle ilgililerin hukukunu etkileyen işlemlerdir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde; dilekçelerin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği, hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu Uşak Belediye Meclisinin 17.11.2014 günlü 2014/750 sayılı kararı, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. Maddesi kapsamında Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunulmasına ilişkin davalı Uşak Belediyesi meclis kararının hazırlık işlemi, imar komisyonu raporunun ise ön hazırlık işlemi niteliğinde işlemler olduğu, doğuracağı hukuki ve fiili sonuçlar dikkate alındığında bu haliyle idari davaya konu olabilecek, icrai bir işlem niteliğinde olmadığı, kesin ve yürütülebilir nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan Dairemiz kayıtlarında yapılan araştırmada, söz konusu alanın dava konusu Belediye Meclis kararı sonrasında davalı idarenin başvurusuna istinaden, Bakanlar Kurulunun 03.10.2006 günlü, 9366 sayılı kararı ile Riskli Alan olarak ilan edildiği, 03/11/2016 günlü, 29877 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan anılan Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle ilgililerince Dairemizin E: 2016/11699 esasına kayıtlı olarak dava açıldığından nihai karar olan Bakanlar Kurulu kararının incelenmesi aşamasında dava konusu Belediye Meclis Kararının da hukuki denetiminin yapılacağı açıktır.

Bu durumda; dava konusu işlemin, idari davaya konu edilebilecek, hukuk düzeninde değişiklik yapan, bu aşamada ilgililerin hukukunu etkileyen, kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olmadığı sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince, incelenmeksizin ret kararı verilmesi gerekirken işlemin hukuki denetimi yapılarak karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; Manisa 2. İdare Mahkemesinin 09/11/2015 günlü, E: 2015/120, K: 2015/879 sayılı kararının incelenmeksizin redde ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA, iptale ilişkin kısmının oyçokluğuyla BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/10/2017tarihinde karar verildi.

KARŞIOY:

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının incelenmesinden; Riskli Alan ilanına ilişkin hazırlık çalışmalarının yapılması kapsamında tespiti yapılan taşınmazlar hakkında dava konusu işlem ile “imar durum belgesi verilmemesi, ifraz-tevhid işlemlerinin yapılmaması, proje bütünlüğü gözetilerek yapı ruhsatı ve işlemlerinin gerçekleştirilmemesi” şeklinde imar kısıtlamasına gidildiği, mülkiyet hakkının kullanımının sınırlandırıldığı dikkate alındığında dava konusu meclis kararının bu haliyle kesin ve yürütülebilir nitelikte olması nedeniyle işin esasına girilip bir değerlendirme yapılması gerektiği görüşüyle temyize konu İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının, dava konusu işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu, icrai nitelikte bir işlem olmadığı gerekçesiyle bozulması yolunda verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.