Taşınmaz üzerindeki binanın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce riskli yapı olarak tespit edildiği, riskli yapı tespit raporuna karşı yapılan itirazın reddedilmesi neticesinde riskli yapı tespit işlemini tesis etmediği anlaşılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının davanın tarafı olmasına yasal olanak bulunmadığı
İstemin Özeti: Ankara 4. İdare Mahkemesinin 07/04/2016 günlü, E: 2015/103, K: 2016/1063 sayılı kararının; usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava; Ankara İli, (…) Mahallesi, 24251 ada, 1 parsel numaralı taşınmazda bulunan binanın riskli yapı tespitine yönelik 11/08/2014 tarih ve 6122 sayılı Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu taşınmaz üzerindeki yapı hakkında mevzuata uygun bir şekilde elde edilen verilere göre riskli yapı kararı alındığı, böylece binanın teknik olarak incelemesinin yapılmış olduğu ve elde edilen verilere göre tespit raporu hazırlandığı, bu raporun, mevzuatın aradığı koşulları sağlar nitelikte olduğu, söz konusu yapının can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi ve değerlendirmeyi içerdiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığından davaya konu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmış.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendinde; dava dilekçelerinin husumet yönünden inceleneceği, 15/1-c maddesinde ise; davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması durumunda dava dilekçesinin belirlenecek gerçek hasma tebliğ edileceği, aynı Kanunun 14. maddesinin 6. fıkrasında; yukarıda belirtilen usule aykırılığın ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her aşamasında 15. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, yine aynı Kanunun 49/1-c maddesinde ise; usul hükümlerine uyulmamış olunması, kararın bozulmasını gerektiren sebepler arasında sayılmıştır.
Dosyanın İncelenmesinden; Ankara İli, (…) Mahallesi, 24251 ada, 1 parsel numaralı taşınmazda bulunan binanın 6306 sayılı Kanun uyarınca Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü 11/08/2014 tarih ve 6122 sayılı işlemiyle riskli yapı olarak tespit edilmesi işlemine karşı dava açıldığı, Mahkeme tarafından davanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yanında Ankara Valiliği husumetiyle beraber görülen davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davanın Ankara Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 11/08/2014 tarih ve 6122 sayılı işleminin iptali istemiyle açıldığı, dava konusu işlemleri tesis etmediği anlaşılan Çevre ve Şahircilik Bakanlığının davanın tarafı olmasına yasal olanak bulunmadığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” hasım mevkiinden çıkarılarak, davanın “Ankara Valiliği” husumetiyle görülüp karara bağlanması gerekirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı husumetiyle verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; Ankara 4. İdare Mahkemesinin 07/04/2016 günlü, E: 2015/103, K: 2016/1063 sayılı kararının BOZULMASINA, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacılara iadesine,dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01/02/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.