Düzenleme sahasında 96 m2 den daha küçük parsel oluşturulmadığından ve davacı parselin müstakil imar parseli haline getirilmesi durumunda komşu parselin plandaki kullanım şekline sokulması mümkün olmayacağından, davacıya hisseli parsel verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı
Dava, davacının paydaşı bulunduğu 38 parsel sayılı taşınmazı da kapsayan parselasyon planının iptali isteğiyle açılmış İdare Mahkemesince, işlem dosyası içinde bulunan parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin incelenmesinden düzenleme sahasında çok değişik büyüklüklerde imar parsellerinin oluşturulduğu görüldüğünden, parsel büyüklüklerinin tespitinde hangi yasal objektif ölçülerin göz önünde bulundurulduğunun ve 38 sayılı kadastro parselinin müstakil imar parseli olarak düzenlenip aynı parsel sahiplerine verilmeyiş nedenlerinin belirlenebilmesi için mahkemece verilen ara kararı üzerine Belediye Başkanlığınca gönderilen cevapta 38 sayılı kadastro parselinin kısmen aynı imar adasındaki 49 sayılı kadastro parseline girdiği, ada içindeki parsellerin kanuna ve yönetmeliğe göre şuyulandırıldığı belirtilmiş, davacının paydaşı bulunduğu parselin müstakil olarak imar parseli olarak düzenlenmesinde yasal yönden her hangi bir sakınca bulunduğu açıklanmadığından, 38 sayılı kadastro parselinin müstakil imar parseli olarak düzenlenerek parsel sahiplerine verilmesinde yasal yönden her hangi bir sakınca bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle parselasyon planının davacının paydaşı bulunduğu taşınmazla ilgili bölümünün iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı kanunla değişik 42.maddesine göre belediyeler, imar sınırı içindeki binalı ve binasız arazi ve arsaların, plan ve mevzuata uygun biçimde inşaata veya tesbit edilmiş olan diğer kullanma şekillerine elverişli duruma getirilmesi maksadıyla düzenlenmesi için, bunların sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleriyle, yol fazlalarıyla ve belediyeye, kamu tüzel kişilerine, kamu kurumlarına ait yerlerle birleştirerek, plan ve mevzuat icaplarına göre hisseli veya hissesiz olarak yeniden parsellere ayırmağa ve bu parsellerin ilgililere dağıtmaya yetkilidirler.
Olayda da, davacının paydaşı bulunduğu, 38 sayılı kadastro parselinin 6785 sayılı Yasanın 1605 sayılı Yasa ile değişik 42.maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulduğu, düzenleme sonucunda %1 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan 93 m2’lik yere karşılık, kadastro parselinin bulunduğu yerde 9303 sayılı imar adasındaki 99 m2 alanlı 18 sayılı imar parselinden pay verildiği, mevcut binanın yeni parselde aynen korunduğu dosyanın incelenmesinden anlaşılmış olup, dava konusu parselasyon işleminde imar mevzuatına aykırılık bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesince davacının paydaşı bulunduğu, üzerinde beş katlı bina bulunan 38 sayılı kadastro parselinin müstakil imar parseli olarak düzenlenerek parsel sahiplerine verilmesinde yasal yönden her hangi bir sakınca bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle parselasyon planının davacının paydaşı bulunduğu taşınmazla ilgili bölümünün iptaline karar verilmişse de, düzenleme sahasında 96 m2’den daha küçük parsel oluşturulmadığından ve 38 sayılı kadastro parselinin müstakil imar parseli olarak düzenlenmesi halinde 89 ada, 49 sayılı kadastro parselinin imar planında belirtilmiş olan kullanma şekline sokulması mümkün olamıyacağından anılan mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, uyuşmazlığın niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler dava hakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.bendi uyarınca incelenen davanın yukarıda belirtilen nedenlerle reddine karar verildi.