Mahallinde yaptırılan ayrı iki bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporları birbirlerinden tamamen farklı teknik gerekçelere dayandığından ve birbirine ters görüşler yansıttığından, mahkemece, bu durum karşısında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için üniversitelerin konu ile ilgili bölümlerinde çalışan uzman kişilerden oluşan bir bilirkişi kuruluna yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinden, birbirine zıt olan bu iki rapordan birine itibar edilerek karar verilmesinde isabet bulunmadığı
Dava, taşınmazların iskana açılması yolundaki imar planı değişikliği işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, davacı ile davalı idarenin aralarında anlaşarak seçtikleri bilirkişi kurulunca hazırlanan raporda, söz konusu taşınmazların iskana açılmasının imar planlama esaslarına ters düştüğünün belirtildiği, bu raporun yeterli bulunmayarak benimsenmemesi üzerine, resen seçilen bilirkişi kuruluna yeniden inceleme yaptırıldığı, bu kurul tarafından düzenlenen raporda ise aynı taşınmazların iskana açılmasında kamu yararı ve imar mevzuatı açısından herhangi bir engel bulunmadığının açıklandığı, bu raporda yer alan açıklamalar karşısında imar planının iptalini gerektirir bir neden bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplum yaşamını yakından etkileyen fiziksel çevrenin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması ve toprağın koruma ve kullanma dengesinin en rasyonel biçimde belirlenmesi için hazırlanan imar planlarının yargısal denetiminde bu hususlara uyulup uyulmadığının planlanan yörede bulunan parsellerin imar planında tahsis edildikleri amaç yönünden şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun düşüp düşmediğinin incelenmesi gerektiğinde uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak durum saptanmalıdır.
İdare Mahkemesince de bu amaçla bilirkişi incelemesi yaptırılması yoluna gidilmiş ve önce tarafların üzerinde anlaştıkları üç bilirkişiden oluşan kurul tarafından inceleme yapılmış ve inceleme sonucu düzenlenen raporda, dava konusu parsellerin bulunduğu bölgedeki arazinin eğiminin fazla olduğu, bu tür yerlerde yapı planlama esaslarına göre yerleşme öngörülmediği, kıyının büyük bölümünün işgali olduğu ve bölge halkının ihtiyacına cevap veremediği, söz konusu parsellerden oluşan imar adasının iskana açılmasının planlama esaslarına ters düştüğü ve yörenin kamuya açık kullanımının uygun olduğu belirtilmiştir. Bu safhada davalı idarenin yanında davaya katılanların rapora itirazı üzerine Mahkeme bu kez resen seçtiği bilirkişilerce yeni bir inceleme yaptırmıştır. İkinci kez yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ise, denize doğru çok eğimli olan bu parsellerde teknolojik gelişmeler karşısında konut yapımının mümkün olduğu, çevrede yoğun yapılaşma bulunduğu ve bu alanın kamuya dönük Şekilde düzenlenmesinin pratikte bir yararı olmayacağından iskana açılmasının herhangi bir engel görülmediği açıklanmıştır.
Görüldüğü gibi yaptırılan iki bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen iki rapor birbirinden tamamen farklı teknik gerekçelere dayanmakta, birbirine ters görüşleri yansıtmaktadır.
Bu durum karşısında sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için Üniversitelerin konu ile ilgili bölümlerinde çalışan uzman kişilerden oluşan bilirkişi kuruluna yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayanan temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.