Danıştay 6. Dairesi E: 1988/53 K: 1989/1028 T: 09/05/1988

Mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişilerce düzenlenen raporda, davacı taşınmazına bitişik yerde bitişik nizamda yapı yapılması nedeniyle davacı taşınmazının otopark yeri olarak yapılması halinde estetik bakımdan görünümün uygun olmayacağı, oluşturulmak istenilen otopark yerinin dar olduğu belirtildiği gerekçesiyle plan değişikliği mahkemece iptal edilmişse de plan değişikliğinin imar planlarının yapılması ve değiştirilmesi esaslarına uygun olup olmadığının, taşınmazın önünde evvelce mevcut trafik cebi de göz önünde bulundurularak taşınmazın otopark yeri için elverişli olup olmadığının belirlenmesinden sonra bir karar verilmesi gerektiği

Dava, taşınmazın otopark alanı olarak ayrılması yolundaki imar planı değişikliği işlemi ile anılan işleme dayanılarak taşınmaza inşaat ruhsatı verilmemesi işleminin iptali dileğiyle açılmış İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda davacıya ait taşınmazın otopark alanı olarak belirlenmesinin çizim teknikleri ve şehircilik ilkeleriyle bağdaşmadığının belirtildiği, bilirkişi raporu ile dosyadaki belgelerin birlikte incelenmesinden imar planı değişikliği işlemi ile bu işleme dayanılarak inşaat ruhsatı verilmemesi yolundaki işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemler iptal edilmiş, karar davalı belediye tarafından temyiz edilmiştir.

İmar planları, ülke, bölge ve kent verilerine göre kentsel işlevler arasında var olan yada sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda yasalarda öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.

Olayda, dava konusu imar planı değişikliğiyle davacıya ait taşınmazın konut alanından çıkarılarak otopark yeri olarak belirlendiği, anılan plan değişikliğinde şehircilik ve planlama ilkelerine uyarlık bulunup bulunmadığının saptanabilmesi amacıyla İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak imar planı değişikliği işleminin iptal edildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesince kararı dayanak alınan ve dosyada yer alan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın otopark yeri olarak belirlenmesi işleminin yukarıda değinilen imar planlarının yapılması ve değiştirilmesi esaslarına uygun olup olmadığı ele alınmaksızın sadece daha önce davacının taşınmazına bitişik taşınmaz için verilen inşaat ruhsatı ile yapılan binanın bitişik nizam yapılaşma koşulları nedeniyle davacının taşınmazına bakan cephesinin sağır cephe oluşturup bunun estetik görünümü bozduğu ve belediye yetkilileri ile yapılan sözlü görüşmeden bahisle taşınmazın önünde oluşturulmak istenen otopark ve meydanın dar olduğu gerekçesiyle plan değişikliğinin şehircilik ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

Oysa, anılan bilirkişi raporunun ekinde bulunan ve imar planı değişikliği yapılmadan önce ve sonraki imar durumunu belirten onaylı krokilerde uyuşmazlık konusu taşınmazın önünde bir trafik cebinin dava konusu değişiklikten önce de mevcut olduğu, yapılan değişiklik ve söz konusu girintisinin büyütülerek davacıya ait taşınmaz üzerine kaydırılıp otopark alanı olarak isimlendirildiği sözü edilen belgelerden anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dava konusu imar planı değişikliğinden önceki yürürlükteki planda belirtilmiş bulunan yol genişlemesinin otopark niteliğinde olup olmadığı, şayet otopark yeri ise kentin o bölgedeki ulaşım ilişkileri yönünden yeterli bulunup bulunmadığı, yapılan plan değişikliğiyle kütlesi büyütülen belediye hizmet binası ve yapımı tamamlanan banka binalarının konumları da göz önüne alınarak dava konusu taşınmazın otopark olarak kullanılmasında kamu yararı bulunup bulunmadığı hususlarının saptanarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle işlemin iptalinde usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.

Diğer taraftan, sözü edilen bilirkişi raporunda, dava konusu imar planı değişikliğinin çizim tekniğinden yoksun olarak ehliyetli olmayan kişi veya kişilerce çizildiği kanısına varıldığının belirtilmiş bulunması karşısında, dava konusu plan değişikliğinin İmar Planlarının Yapımını Yükümlenecek Müellif Kuruluşların Yeterlilik Yönetmeliği uyarınca imar planı düzenlemeye yeterli müellif tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin de ayrıca araştırılması gerektiği tabiidir.

Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı temyize konu İdare Mahkemesi kararının yukarıda değinilen hususların araştırılarak sonucuna göre bilirkişiden ek rapor istenmek suretiyle karar verilmek üzere bozulmasına karar verildi.