Başvuru No: 76481/01; Karar Tarihi : 13 Haziran 2006, Strazburg
OLAYLAR
Karayolları Genel Müdürlüğü (İdare), 1992 yılında İskenderun’da otoyol inşaatı için başvurana ait arsayı kamulaştırmıştır.
Ödenen tutar üzerinde anlaşmazlık doğunca başvuran, İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesi’ne kamulaştırma bedelinin artırılması talebiyle başvuruda bulunmuştur.
İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesi, 30 Kasım 1998 tarihli kararla Topakgöz’ü haklı bulmuş ve malın İdare’ye devredildiği tarihten itibaren işlemeye başlayan yıllık % 50 oranında gecikme faizi ile birlikte 2.610.000.000 TL ek kamulaştırma bedelinin başvurana ödenmesine karar vermiştir.
Yargıtay, 12 Nisan 1999 tarihli kararla bu kararı onamıştır.
Faizle birlikte o tarihte 7.568.550.000, TL olan ek kamulaştırma bedeli, başvurana 9 Ağustos 2000 tarihinde ödenmiştir.
HUKUK AÇISINDAN
I. 1 NO’LU PROTOKOL’ÜN 1. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA
Başvuran, 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin iki açıdan ihlal edildiğini iddia etmektedir. Başvuran ilk olarak, 1992 yılında belirlenen ilk tazminatın, arsanın mülkiyeti Devlet’e geçtikten sonra, 1996 yılında ödendiğine dikkati çekmektedir. Başvuran son olarak, daha sonraki yargılama sonucunda karar verilen ek tazminatın ödenmesindeki gecikmeyi dile getirmektedir. Bu konuda, daha önceki ödemedeki gecikme dolayısıyla herhangi bir gecikme faizinin ödenmemesi ve Türkiye’deki yüksek enflasyon oranına göre verilen faizlerin yetersiz olması nedeniyle gecikmenin telafi edilmediğini savunmaktadır.
A. Kabuledilebilirlik Hakkında
AİHM, şikayetin ilk kısmı konusunda başvuranın kamulaştırma kararının tapu sicil kaydına işlenmesinden sonra geçen ilk dört sene boyunca herhangi bir zarara uğradığını ortaya koyma durumunda olmadığını not etmektedir. Her ne olursa olsun, ulusal mahkemeler önünde şikayetini ileri sürmek için başvuran tarafından hiçbir adım atılmadığından dolayı, şikayetin bu kısmı iç hukuk yollarının tüketilmemesi gerekçesine ters düşmemektedir. Dolayısıyla AİHM, davayı sadece ek tazminatın ödenmesindeki gecikmeye ilişkin şikayet açısından inceleyecektir.
Bu bağlamda Hükümet, iç hukuk yollarının tüketilmemesini ileri sürmektedir. Başvuran, ne şikayetini ulusal mahkemeler önünde dile getirmiş ne de Borçlar Kanunu’nun 105. maddesinin sunduğu hukuk yolunu kullanmıştır.
Başvuran bu savlara itiraz etmektedir.
AİHM, başvuranın şikayetlerine benzer şikayetler konusunda, teoride varolan tek başvuru yolunun Borçlar Kanunu’nun 105. maddesi olduğunu kabul etmektedir. Ancak AİHM’yi sözkonusu başvuru yolunun etkili olmadığı sonucuna varmaya iten gerekçelerden dolayı (Aka-Türkiye kararı), bu bağlamda yapılan itiraz reddedilmelidir.
AİHM, içtihadından çıkan kriterler ışığında (Bkz. özellikle Akkuş kararı) ve elinde bulunan unsurları gözönünde bulundurarak, şikayetin bu kısmının esastan incelenmesi gerektiğine kanaat getirmektedir. Sonuç itibariyle AİHM, başvurunun hiçbir kabul edilemezlik gerekçesiyle çelişmediğini tespit etmektedir.
B. Esas Hakkında
AİHM, daha önce bu davanınkine benzer soruları gündeme getiren başka davaları da incelemiş ve 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır (Bkz. Akkuş kararı ve Aka kararı).
AİHM, mevcut davayı incelemiş ve Hükümet’in davayı farklı şekilde sonuçlandıracak hiçbir tespit ve delil sunmadığına kanaat getirmektedir. Ulusal mahkemelerin kararına göre kamulaştırmayı yapan İdare tarafından başvurana verilmesi gereken ek tazminatın ödenmesindeki gecikme, başvuranı, mülkünün kamulaştırılmasına ilaveten ayrı bir zarara daha sokmuştur. Sözkonusu davanın toplam fiili süresine eklenen bu gecikme, AİHM’yi, başvuranın toplum yararının gerektirdikleri ile mülkiyet hakkına saygının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengeyi bozan alışılmışın dışında ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda kaldığı yönünde düşünmeye sevk etmektedir.
Sonuç olarak, 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi ihlal edilmiştir.
II. AİHS’NİN 6. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA
Başvuran, 1992 yılında kamulaştırma kararının tapu sicil kaydına işlenmesiyle başlayan ve 2000 yılının Ağustos ayında ek tazminatın ödenmesiyle son bulan kamulaştırma işlemi süresinin, AİHS’nin 6§1 maddesini ihlal etmesinden şikayetçi olmaktadır.
AİHM, bu şikayetin AİHS’nin 35§3 maddesi uyarınca açıkça dayanaktan yoksun olduğunun söylenemeyeceğine kanaat getirmektedir. Başka hiçbir kabul edilemezlik gerekçesi bulunmamaktadır. Ancak, AİHM 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesi alanında vardığı sonucu gözönüne alarak, ivedilik sorununu 6§1 maddesi açısından da yeniden incelemeye gerek olmadığına kanaat getirmektedir.
III. AİHS’NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA
A. Tazminat, Masraf ve Harcamalar
Başvuran, 9 Aralık 2003 tarihli yazılı görüşlerinde, başvurusunda daha önce dile getirdiği iddialarını yinelemektedir. Böylece 2.994 Amerikan Doları tutarındaki maddi zararının karşılanması gerektiğini ileri sürmektedir.
Buna karşın başvuran, başvuru formunda, rakam belirtmeksizin manevi zararının ve AİHM ile ulusal mahkemeler önünde yaptığı masraf ve harcamalarının da karşılanmasını istemiştir.
AİHM, Akkuş kararında benimsenen hesaplama yöntemini gözönünde bulundurarak ve ilgili ekonomik veriler ışığında, başvurana maddi tazminat adı altında istenilen 2.994 Dolar’ın yani 2.344 Euro’nun ödenmesine karar vermiştir.
AİHM, manevi zarar için, dava koşullarında, ihlal tespitinin yeterli adil tazmin oluşturduğuna kanaat getirmektedir.
AİHM, masraf ve harcamalar konusunda, AİHS’nin 41. maddesi bakımından yalnızca gerçekten yapıldığı ve makul tutarda olduğu ortaya konulan masrafların ödendiğini hatırlatmaktadır (Bkz. diğerleri arasında Nikolova-Bulgaristan).
Bu durumda, talebi belgelerle ortaya konulmamış olsa da, AİHM İçtüzüğü’nün 60. maddesi gereğince yapılan bütün masraflar için başvurana 1.000 Euro ödenmesinin uygun olacağına kanaat getirmektedir.
C. Gecikme faizi
AİHM, Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı faiz oranına 3 puanlık bir artışın ekleneceğini belirtmektedir.
BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK AİHM OYBİRLİĞİYLE,
1. 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesine göre ek tazminatın geç ödenmesine ilişkin yapılan şikayet ve AİHS’nin 6§1 maddesine göre yapılan şikayetin kabuledilebilir olduğuna;
2. Başvurunun geri kalan kısmının kabuledilemez olduğuna;
3. 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlal edildiğine;
4. AİHS’nin 6§1 maddesine göre yapılan şikayetin esasını ayrıca incelemeye gerek olmadığına;
5. İhlal sonucunun manevi zarar için tek başına adil tazmin oluşturduğuna;
6. a) AİHS’nin 44§2 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Yeni Türk Lirası’na çevrilmek üzere ve Savunmacı Hükümet tarafından başvurana;
i. maddi tazminat için 2.344 (iki bin üç yüz kırk dört) Euro;
ii. masraf ve harcamalar için 1.000 (bin) Euro;
iii. miktara yansıtılabilecek her türlü vergiden muaf tutularak ödenmesine,
b) Sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar, Hükümet’in, Avrupa Merkez Bankası’nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda faiz uygulanmasına;
7. Adil tazmine ilişkin diğer taleplerin reddine;
KARAR VERMİŞTİR.
İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM İçtüzüğü’nün 77§§ 2 ve 3 maddesine uygun olarak 13 Haziran 2006 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiştir.