Son Yazılar

Danıştay İDDK E: 2021/3795 K: 2022/636 T: 24.2.2022

Davalı idareler tarafından, riskli alan ilanı kapsamında yapılacak uygulamalarda 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ise de; hangi gerekçelerle acele kamulaştırma usulünün uygulanmasının istenildiği konusunda yeterince açıklamaya yer verilmediği, alanın riskli alan ilan edilmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı; dava konusu alanla ilgili tespit ve değerlendirme çalışmalarının tamamlandığı ancak uygulama projelerinin henüz onaylanmadığı, projelerin onaylanmasından sonra öncelikle hak sahipleri ile uzlaşma görüşmelerinin yapılacağı, acele kamulaştırmanın ise uzlaşılamayan hak sahiplerinin taşınmazlarının ediniminde uygulanacağı, günümüz itibarıyla henüz acele kamulaştırmaya yönelik bir iş ve işlemin yapılmadığı ifade edildiğinden, ilan edilen riskli alan sınırları içerisindeki taşınmazların kamulaştırılması açısından “acelelik hali” şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3808 K: 2022/130 T: 24.1.2022

Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanın “Rezerv Yapı Alanı” olarak ilanına ilişkin 24/07/2019 tarih ve 172203 sayılı Bakan olurunun yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği ve bu haliyle dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının dayanaksız kaldığı anlaşılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2021/3930 K: 2022/122 T: 24.1.2022

Davalı idareler tarafından, riskli alan ilanı kapsamında yapılacak uygulamalarda 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma usulünün uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmekte ise de; hangi gerekçelerle acele kamulaştırma usulünün uygulanmasının istenildiği konusunda yeterince açıklamaya yer verilmediği, alanın riskli alan ilan edilmesinin tek başına acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı; dava konusu alanla ilgili tespit ve değerlendirme çalışmalarının tamamlandığı ancak uygulama projelerinin henüz onaylanmadığı, projelerin onaylanmasından sonra öncelikle hak sahipleri ile uzlaşma görüşmelerinin yapılacağı, acele kamulaştırmanın ise uzlaşılamayan hak sahiplerinin taşınmazlarının ediniminde uygulanacağı, günümüz itibarıyla henüz acele kamulaştırmaya yönelik bir iş ve işlemin yapılmadığı ifade edildiğinden, ilan edilen riskli alan sınırları içerisindeki taşınmazların kamulaştırılması açısından “acelelik hali” şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2022/51 K: 2022/997 T: 28.3.2022

Riskli alan olarak ilan edilen alandaki yapıların, %74’ünün ruhsatsız ve imar mevzuatına aykırı yapılardan oluştuğunun ortaya konulduğu anlaşıldığından, her ne kadar 6306 sayılı Kanun’un 2. maddesine dayalı olarak alan, riskli alan ilan edilmiş ise de; niteliği itibarıyla, alanda anılan Kanun’un Ek-1. maddesinde düzenlenen koşullara dayalı olarak çalışma yürütüldüğü ve esasen Ek-1. madde ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin detayların da belirlendiği 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine dayalı olarak tesis edilen dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının hukuka ve mevzuata aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2019/3268 K: 2020/33 T: 20.1.2020

6306 sayılı Kanun’un Ek-1. maddesinde belirtilen “Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar…” düzenlemesinde belirtilen şartların oluştuğu anlaşıldığından, riskli alan ilanına ilişkin dava konusu 02/10/2017 tarih ve 2017/10907 sayılı Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, riskli alanda taşınmazı bulunmayan kişinin dava açma ehliyetinin bulunmadığı. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2019/496 K: 2021/977 T: 20.5.2021

Riskli yapı olduğu tespit edilen ve yıktırılmasına karar verilen yapının maliklerine kira yardımı yapılabilmesi için söz konusu yapıda ikamet etme şartı getiren 2015 yılına ait Kira Yardımı Uygulamaları Kılavuzunun 5.1 maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2017/2896 K: 2017/3761 T: 16.11.2017

Ekoloji Derneğinin kuruluş amacı dikkate alındığında, dava konusu 6306 sayılı Kanuna dayanılarak alınan riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararından dolayı meşru, kişisel ve güncel menfaatinin ihlal edilmediği, bu nedenlerle davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunmadığı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2017/2328 K: 2017/3559 T: 9.11.2017

Riskli alanda bulunan taşınmaz malikleri ile ön görüşmelerin yapıldığı, hak sahipleri ile ilgili düzenlenen herhangi başkaca bir sözleşme ve tutanak bulunmadığı, kentsel tasarım projesi kapsamında hazırlanan imar planlarının onaylanmadığı, riskli alana yönelik henüz onaylanmış proje ve imar planlarının dahi bulunmadığı, bu nedenle hak sahipleri ile ön görüşme yapılmasından öte ilgili idarelerce yürütülmesi gereken hiç bir işlemin tamamlanmadığının anlaşıldığı, bu durumda dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında hukuka uyarlık bulunmadığı Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2017/304 K: 2017/1032 T: 8.3.2017

İdarelerce hazırlanan raporlarda, binalar gözlemsel olarak incelenerek kalite olarak “iyi”, “orta” ve “kötü” diye sınıflandırılmış ise de, niceliksel bir ölçüt verilmediği ve diğer bilgilerin genel itibarıyla gözlemsel bilgiler içerdiği, karot testi yapılan yapıların tamamının yığma yapılardan seçildiği, bu yapıların alan üzerindeki binaların yapısal sınıflarını temsil edebilecek sayı ve nitelikte olmadığı, değişik tipte ve söz konusu alandaki yapıları oransal olarak temsil edebilecek miktardaki yapılardan örnekleme yoluyla karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği, söz konusu alana ilişkin detaylı zemin etüdü verisi ve buna bağlı olarak su taşkını konusunda yeterli veri bulunmadığı, uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3916 K: 2016/2715 T: 20.10.2016

Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar, riskli yapı tespitini çok katı ve ayrıntılı kurallara bağlamış olduğundan, (riskli alan kararı alınan bölgenin bütünüyle temsil edilmesini sağlayacak yapılar arasından) doğru bir örnekleme seçim yöntemi ile belirlenen binalar üzerinde, anılan esaslarda yer alan koşulların birebir yerine getirilmesi ve tüm parametrelerin hesaplanması ve her binaya ilişkin formların hazırlanması suretiyle riskli alan kararı alınması gerekirken, tüm bu hususlar yerine getirilmeksizin alınan Bakanlar Kurulu kararının hukuka uyarlık görülmemiştir. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3653 K: 2016/3038 T: 22.11.2016

Raporların büyük ölçüde gözlemsel olduğu ve genel bilgiler içerdiği, yapılardan numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayıcı yeterli bilgi içermediği gibi alanın zemin itibariyle riskli olduğu gerekçe raporunda yer almasına karşın, alanın yer bilimsel etüt raporunun düzenlendiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların varlığının detaylı bir teknik raporla ortaya konulmadığı, Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3571 K: 2016/3202 T: 1.12.2016

Teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak ilan edilmiş ise de, bahsedilen deprem statüsünün hangi teknik zorunluluklar içerdiği, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri de içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3553 K: 2016/3200 T: 1.12.2016

Teknik rapor dikkate alınarak davaya konu bölge riskli alan olarak tespit edilmiş ise de, bahsedilen deprem statüsünün hangi teknik zorunluluklar içerdiği, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri de içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı teknik raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edilen uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3463 K: 2016/3039 T: 22.11.2016

Yapılardan numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayıcı yeterli bilgi içermediği gibi alanın zemin itibariyle riskli olduğu gerekçe raporunda yer almasına karşın, alanın yer bilimsel etüt raporunun düzenlendiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların varlığının detaylı bir teknik raporla ortaya konulmadığı, bu durumda; uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/3315 K: 2017/5 T: 16.1.2017

Riskli alan ilan edilmesine dayanak alınabilecek teknik esaslara uygun yeterli veri bulunmadığından risk değerlendirmesi yapmanın mümkün olamayacağı yönünde tespitler yapıldığı, bu durumda; uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının dava konusu taşınmaza ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmediği Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2016/2663 K: 2016/2714 T: 20.10.2016

Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar, riskli yapı tespitini çok katı ve ayrıntılı kurallara bağlamış olduğundan, (riskli alan kararı alınan bölgenin bütünüyle temsil edilmesini sağlayacak yapılar arasından) doğru bir örnekleme seçim yöntemi ile belirlenen binalar üzerinde, anılan esaslarda yer alan koşulların birebir yerine getirilmesi ve tüm parametrelerin hesaplanması ve her binaya ilişkin formların hazırlanması suretiyle riskli alan kararı alınması gerekir Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2015/1603 K: 2015/2805 T: 17.6.2015

6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. bendiyle, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile bu hususun davacıya bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2015/1444 K: 2016/2210 T: 25.5.2016

Davacını taşınmazda bulunan işyerinin kiracısı olduğu, riskli yapı ilan edilen taşınmazın tapu kaydında korunması gerekli kültür varlığı şerhi bulunduğu anlaşıldığından, Devletin tarihi, kültür ve tabiat varlıklarını ve değerlerini korumakla yükümlü olduğu, ayrıca 6306 sayılı Kanun’un 9. maddesinin, uygulanmayacak mevzuat arasında 2863 sayılı Kanunun da sayıldığı dava konusu işlemlerin Anayasa ve 2863 sayılı Kanun ile güvence altına alınan eski eser açısından kamusal nitelikli bir sonuç doğuracağında kuşku bulunmadığından, davanın objektif niteliği ve kamu yararının amaçlanması karşısında davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2015/1115 K: 2016/2209 T: 25.5.2016

Davacını taşınmazda bulunan işyerinin kiracısı olduğu, riskli yapı ilan edilen taşınmazın tapu kaydında korunması gerekli kültür varlığı şerhi bulunduğu anlaşıldığından, Devletin tarihi, kültür ve tabiat varlıklarını ve değerlerini korumakla yükümlü olduğu, ayrıca 6306 sayılı Kanun’un 9. maddesinin, uygulanmayacak mevzuat arasında 2863 sayılı Kanunun da sayıldığı dava konusu işlemlerin Anayasa ve 2863 sayılı Kanun ile güvence altına alınan eski eser açısından kamusal nitelikli bir sonuç doğuracağında kuşku bulunmadığından, davanın objektif niteliği ve kamu yararının amaçlanması karşısında davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Devamını Oku

Danıştay İDDK E: 2015/483 K: 2015/1447 T: 16.4.2015

6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. bendiyle, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile bu hususun davacıya bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Devamını Oku