Son Yazılar

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2010/9860 K: 2010/12447 T: 04.10.2010

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın (somut olayda kamulaştırma bedelinin) gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Açıkçası alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2003/3459 K: 2003/4151 T: 20.05.2003

borçlunun borcunu ödemede temerrüde düşmesi durumunda, alacaklının başkaca bir hususu kanıtlamadan salt ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklar (enflasyon, yüksek faiz, döviz kur farkı, paranın değerindeki düşüş vb. gibi olgular) Borçlar Yasasının 105. maddesindeki munzam zararın kanıtları olarak gösterilip, bunların doğurduğu olumsuzluk gerçek zarar olarak gösterilemez. Bunu kabul etmek hukuk tekniği bakımından da olanaklı değildir. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/10128 K: 1996/10452 T: 25.11.1996

Somut emsal alınan taşınmaz imar düzenlemesi sonucu meydana gelen parsel, dava konusu taşınmazın ise bu nitelikte olmaması halinde dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu, bulunan değerinden veya kamulaştırılan yüzölçümünden İmar Kanunu’nun 18. maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E:2007/40 K:2007/849 T:08.02.2007

Kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydında “korunması gerekli tabiat varlığı” şerhi bulunmakta ve Belediye Başkanlığı yazısında da “Yapı düzeni korunacak, yoğunluğu dondurulacak tarihi sit alanı”nda kaldığı belirtilmektedir. Değinilen bu ve benzeri kısıtlamalara tabi bulunmayan emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın yapılan karşılaştırması sonucunda tespit edilen değerinden, kısıtlama oranına denk düşecek belli bir indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemiş olması doğru görülmemiştir. Devamını Oku