Son Yazılar

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2015/17127 K: 2016/413

Aile konutunun hak sahibi tarafından devrine ilişkin tasarruf işlemine rızası gereken eş, işlemin rızası alınmaksızın yapıldığını, konutun bu vasfını devam ettirmesi şartıyla evlilik devam ettiği sürece ileri sürebilir. Evliliğin sona ermesi, aile konutuyla ilgili işlemi rızaya bağlı olmaktan çıkarır ve 194. madde etkinliğini yitirir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2018/334 K: 2018/2407 T: 22.2.2018

Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. (TMK madde 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş, konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla ileri sürebilir. Evlilik, boşanmayla sona ermekle, Türk Medeni Kanununun 194. maddesinin “aile konutuna” sağladığı koruma da sona erer ve diğer eşin rıza alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2018/1624 K: 2018/5145 K.

Evlilik boşanma kararı ile sona erdiğine göre, aile konutuna ilişkin hukuki koruma da sona ermiş olup, dava konusuz kalmıştır. Davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi halinde, yargılama giderleri ile bunun kapsamına dahil olan vekalet ücreti hakkında, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu nazara alınarak hüküm tesis edilmelidir Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2018/5533 K: 2018/13554

Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır. Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinin “aile konutuna” sağladığı korunma da sona erer, diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2003/16769 K: 2004/1276 T: 9.2.2004

Mahkemece, yapılacak iş, öncelikle taşınmazın aile konutu olup olmadığının tesbiti ile ilgili aile mahkemesinden karar alması için davacıya önel vermek, bu konuyu bekletici ön sorun yapmak, taşınmaz aile konutu ise ve parselin değerine nazaran bu parsel hakkında miras hükümlerine uygun inceleme yapılması için dava dilekçesini görev yönünden reddetmek, bu konuyu görevli mahkemeye bırakmak, eğer taşınmaz aile konutu değilse ortaklığın giderilmesi hükümlerine göre konuyu inceleyip bir karar vermekten ibarettir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2006/19352 K: 2007/14382 T: 25.10.2007

Türk Medeni Kanununun 652. maddesi gereğince aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi istemlerinde Türk Medeni Kanunun 658. maddesi dikkate alındığında görevin Sulh Hukuk Mahkemesine ait bulunduğu, dairemizin son içtihatlarının da bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine yönelik dava yönünden görevsizlik kararı verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2006/4871 K: 2006/11407 T: 19.7.2006

Davacının istemi dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun tesbiti ve sağ kalan davacı eşe özgülenmesi istemine yöneliktir. Dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesi görevi aile mahkemesine ait ise de, özgülenme istemine ilişkin talep yönünden Türk Medeni Kanununun 652. ve devamı maddeleri dikkate alındığında görev Sulh Hukuk Mahkemesine ait bulunmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2006/19501 K: 2007/14057 T: 22.10.2007

Konutun aile konutu olup olmadığının tesbiti görevi Aile Mahkemesine, özgüleme görevi ise Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. O halde mahkemece konutun aile konutu olup olmadığının tesbiti konusunda taraflara delillerinin sorulup toplanması değerlendirilip sonucu itibariyle karar verilmesi özgüleme ile ilgili davada bir kısım davalıların ortaklığın giderilmesi davası da açtıkları gözetilerek bu hususta görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2006/19727 K: 2007/14437 T: 25.10.2007

Konutun aile konutu olup olmadığının tesbiti Aile Mahkemesinin görevi içerisindedir. Mahkemece konutun aile konutu olup olmadığının tespiti konusunda taraflara delillerinin sorup, toplanması, değerlendirilmesi ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekir. Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi görevi ise Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Mahkemece bu konudaki istemin tefriki ile görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2008/15987 K: 2008/15044 T: 12.11.2008

Dava, ölenin eşi ile mirasçıları arasındaki vasiyetnamenin iptali, tenkis tapu iptali ve tescil davası olup; eş, birleşen dava ile; 1/2 payı ölen eşine ait ve birlikte yaşadıkları daire üzerinde, katılma hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını talep ettiğine göre, istek TMK’nın 240 ve 652. maddesine dayanmaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2008/12535 K: 2008/14964 T: 12.11.2008

Davacı vekili, müvekkilinin eşinin vefat ettiğini, konuttan çıkarıldığı taktirde mağdur olacağını ileri sürerek, konutun aile konutu olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davacının, Türk Medeni Kanunda yer alan aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi haklarını kullanabilmesi için, böyle bir tespit kararı istemekte hukuki yararı mevcuttur. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2007/5238 K: 2007/7109 T. 30.4.2007

Mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebebinin varlığı, davalı (ıskattan yararlanan) tarafından kanıtlanamamıştır. Mahkemece; mirasçılıktan çıkarmaya yönelik ölüme bağlı tasarrufun; davacı mirasçıların saklı payları dışında (tasarruf nisabı oranında) yerine getirileceği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2010/553 K. 2010/2901 T. 18.2.2010

Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmiş ise geçerlidir. Belirtilen sebebin varlığını ispat, çıkarmadan yararlanan mirasçıya veya vasiyet alacaklısına düşer. Miras bırakan bu tasarrufu çıkarma sebebi hakkında düştüğü açık bir yanılma yüzünden yapmışsa çıkarma geçersiz olur Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2014/6225 K: 2014/12996 T: 11.6.2014

Evliliğin ölümle sona ermiş olması, TMK 194. maddesinin uygulanması bakımından “aile konutu” vasfını kaybettirir” ise de; konutun bu niteliği, sağ eşe bu konut üzerinde sağlanan yasal hakların kullanılması bakımından devam eder. Davacı sağ eş, bu yasal hakları sebebiyle konutun “aile konutu” olduğunun tespitini isteyebilir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2004/13816 K: 2004/13771 T:23.11.2004

Yunanistan mevzuatındaki gelişme ve bu yazılar; Türk vatandaşlarının Yunanistan’da taşınmaz malları tevarüs (miras) yoluyla edinemeyecekleri, kök murisin ve ara murislerin olum tarihleri itibariyle taşınmaz malları tevarüs ve serbestçe tasarruf yönünden fiili bir karşılıklılığın bulunmadığını açıkça göstermektedir. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 1986/9054 K: 1986/9637 T:03.11.1986

Miras bırakan kişi Yunan Uyruklu olarak ölmüşse, mirasçılarının Türk Uyruklu olması durumunda, miras bırakana ait Türkiye’de bulunan bir taşınmazı kazanmaları [iktisap etmeleri] mümkündür. Yabancı bir kişinin Türkiye’de bulunan bir taşınmazı kazanması mütekabiliyet esası ile sınırlıdır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 1992/1217 K: 1992/1514 T:11.02.1992

Miras ölümle açılır. Mirasçı olabilmek için murisin vefatında mirasçılığa ehil olarak sağ olmak yeterlidir. Davacıların mirasın açıldığı günde hangi ülke vatandaşı oldukları araştırılıp belirlenmeden ve sonradan Türk vatandaşı olmalarının mirasçılığa ehliyeti etkilemeyeceği düşünülmeden eksik inceleme ile hüküm oluşturulması usul ve kanuna aykırıdır. Devamını Oku

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 1992/6595 K: 1992/7379 T:30.06.1992

Türk mahkemelerinde dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Tahdidi mutazammın kanun hükümleri yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartı ile yabancı hakiki şahıslar Türkiye’de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler. Devamını Oku