Son Yazılar

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/619 K: 2004/1054 T: 23.3.2004

Aynı taşınmaz hakkındaki davaların birlikte görülmesi zorunludur. Dava ve temyiz konusu taşınmazların tespit gününden önce kesinleşen orman sınırlandırma harita ve tutanağının kapsamında iken, daha sonra 6831 sayılı orman kanununun 2/b maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına hazine adına çıkarılmış olduğundan, mahkemece dava konusu taşınmazların davalı hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/711 K: 2005/3482 T: 14.11.2005

Hazine adına tapu kaydının oluştuğu dönemden önce, zilyet davacı yararına 3402 sayılı kadastro kanununun 14 ve 46/1 maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği belirlenmiş olduğundan bu taşınmazla ilgili temyiz itirazlarının reddi gerekir; öncesinin mera olduğu belirlenen taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün değildir; kural olarak meralar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3795 K: 2004/180 T: 27.1.2004

Tarafın kendisine verilen kesin önel içerisinde keşif giderlerini mahkeme veznesine depo etmediği gerekçe gösterilerek 3402 sayılı yasanın 36. Maddesi hükmü esas alınarak davanın reddi şeklinde karar verilmesi isabetsiz olup, bu durumda yerel mahkemenin mevcut delil durumuna ve evvelce yaptığı keşfe göre karar vermesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3439 K: 2004/209 T: 29.1.2004

Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle kadastro müdürlüğü ve tapu sicil müdürlüğünden taşınmazla ilgili bilgi ve belgeler temin edilmeli, “mera" sınır olarak tarif edildiğine göre yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmalı, ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, 3402 sayılı kadastro kanunu’nun 20.maddesi hükümleri göz önünde tutularak yerine yöntemine uygun şekilde uygulanmalı, yasa gereği tanık, bilirkişi, keşif vs değerlendirmeler tamamlandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/3437 K: 2004/210 T: 29.1.2004

Dava konusu taşınmazın geçmişte mera olduğu tanık beyanından anlaşıldığından ve aynı zamanda kayıtlara göre meraya sınırı bulunduğu cihetle; öncelikle köy işleri il müdürlüğünden yörede mera tashihi yapılıp yapılmadığının saptanılması, varsa mera tahsis haritası ve dayanağı belgelerin getirtilmesi, bu konuda keşif yapılarak uzman bilirkişilerce rapor düzenlenmesi ve mahallinde tanık ifadelerine de başvurulması suretiyle gereken incelemenin yapılması ve böylece toplanacak delillerin değerlendirilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 7.Hukuk Dairesi E: 2004/78 K: 2004/538 T: 23.2.2004

Dayanılan vergi kaydında mera sınır olarak gösterilmiş ise; mera sınırı itibariyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı vergi kaydının miktar fazlasından oluşan dava konusu taşınmazın, öncesinin kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının saptanması gerekir; kural olarak mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciiler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da öncesi bilinmeyen bir zamandan beri taşınmazın geleneksel biçimde mera olarak kullanılmış olduğunun saptanması gereklidir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/1456 K: 2005/1885 T: 7.6.2005

Dava konusu mera taşınmaz ile komşu taşınmazları birbirinden ayıracak şekilde arz üzerindeki doğal ya da yapay bir sınır yeri bulunmadığı uzman bilirkişinin düzenlediği harita ve rapordan anlaşılmakta olup; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/327 K: 2004/826 T: 9.3.2004

Tespitin 3402 sayılı kadastro kanunu’nun 5. Maddesi hükmü uyarınca malik hanesinin açık bırakılarak yapılmadığı, aynı yasanın 30. Maddesinin bu nedenle uygulama olanağının bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddedilen bölümlerinin tespit gibi davalı hazine adına tescile karar verilmesi gerekirken işaretli bölümlerin haritasında gösterildiği gibi çayır ve mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/187 K: 2004/865 T: 11.3.2004

Dosyaya ibraz edilen uzman ziraatçi bilirkişi raporu içeriği, dava konusu taşınmazın sınırında eylemli biçimde meranın bulunması, arada doğal yada yapay nitelikte ayrıcı unsur olarak bir sınır yerinin tarif edilmediği dikkate alındığında dava konusu taşınmazın sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir; bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/292 K: 2005/4065 T: 26.12.2005

Mahkemece, kazandırıcı zamanaşımı ziyetliği şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilen taşınmazların niteliğinin ve hazinenin dayandığı delillerin araştırılması bakımından uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçı bilirkişiden mahkemenin gözlemini yansıtmaya elverişli ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2005/3898 K: 2005/3987 T: 19.12.2005

Yetkili idari mercilerce yapılan mera tahsisine ilişkin yönetimsel işleme karşı idari yargı yerinde dava açılarak ve yönetimsel işlemin iptal edildiği öne sürülerek bu hukuksal olgunun kanıtlanmadığı takdirde mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edilen taşınmazlar üzerindeki sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1988/6291 K: 1989/216 T: 17.1.1989

Bir yönü “meşelik” olan vergi kaydı, değişebilir sınırlı olup; miktarı, kapsamı ile geçerlidir. Vergi kaydının kapsamı dışında kalan ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken “çalılık” arazi, imar-ihya olunarak kültür arazisi haline getirilmiş ise zilyetlikle edinilebilir. Devamını Oku

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 1983/19904 K: 1983/17939 T: 9.12.1983

1744 sayılı Kanun ile orman Yasasının 2. Maddesinin değiştirilmesinden sonra yapılan sınırlamalarda bir yerin sınır dışında bırakılması, o taşınmazın öncesinin orman toprağı olmadığını kanıtlamaz. Çünkü anılan yasa gereğince öncesi orman olduğu halde bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmiş olması nedeniyle orman dışında kabul edilen yerler dahi sınırlama dışında bırakılacağından böyle bir durumda öncesi orman veya orman toprağı olan bu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilmesi ancak o yerin yapılan sınırlama ile orman dışında bırakılmış olmasından sonra söz konusu olabilir. Bu takdirde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği de sınırlamanın yapılmasından sonra işlemeye başlar. Devamını Oku