1. Anasayfa
  2. Danıştay 10. Dairesi Kararları

Danıştay 10. Dairesi E: 2016/5555 K: 2017/1354


Ecrimisil bedelinin güncellenmesi aşamasında, TÜİK-ÜFE­-TÜFE oranın değil, yeniden değerleme oranının dikkate alınması hakkında.

Dava; İstanbul İli Esenyurt ilçesi Kıraç-Merkez Mahallesinde bulunan … parsel sayılı mülkiyeti Hazineye ait 87.800,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın 3.105,00 m2esi üzerinde biriket imalathanesi yapılmak suretiyle fuzulen işgal edildiğinden bahisle 01/07/2007 – 18/12/2008 tarihleri arasındaki dönem için 25.982,98 TL ecrimisil istenilmesine ilişkin 17/12/2009 tarih ve 103627 sayılı ecrimisil ihbarnamesinin iptali istemiyle açılmıştır.

İstanbul 8. İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak, dava konusu işlemin 10.399,92 TL’lik kısmının iptaline, 15.583,06 TL’lik kısmına yönelik ise davanın reddine karar verilmiştir. Davalı idare tarafından idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

2886 sayılı Devlet ihale Kanunu’nun 75. maddesinin işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan halinde, Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz malların, gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanun’un 9. maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, 13. maddesinde gösterilen komisyonca takdir ve tespit edilecek ecrimisilin isteneceği; ecrimisil talep edilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olmasının gerekmeyeceği ve fuzuli şagilin kusurunun aranmayacağı; ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı Kuralı getirilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle “bilirkişi” konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde; hakimin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği öngörülmüştür.

Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.

6100 sayılı Kanun’un 282. maddesinde; “Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.

İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümü için yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve karara esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın niteliği, mevcut kullanımı, getirebileceği kira miktarı Emsal ecrimisil değerleri Ecrimisil tespitine artı ve eksi etken tüm veriler değerlendirilerek yapıldığı belirtilmiş ise de, dava konusu taşınmazın 06/04/2004 – 01/07/2006 tarihleri arasında 1.000,00 m2esinin, aynı sebeple işgali sebebiyle 10.278,11 TL ecrimisil istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, bilirkişi raporunda 2006 yılı ecrimisil birim fiyatı 3,7 TL alınarak hesaplamanın yapıldığı ve İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 07/07/2011 tarih ve E:2010/667 K:2011/1077 sayılı kararıyla kısmen iptal kısmen davanın reddine karar verildiği Kararın davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine de Dairemizin 09/03/2017 tarih ve E:2016/5442 K:2017/1352 sayılı kararıyla onandığı görülmektedir.

Bu durumda; dava konusu taşınmaz için ecrimisil birim bedeli ortaya çıkmış bulunduğundan anılan yere hesaplamada baz alınan yıla ait birim değerlerin, TUİK-ÜFE’ye göre değil Maliye Bakanlığınca yayımlanan “yeniden değerleme oranı” dikkate alınarak güncellenmesi suretiyle yapılarak bir karar verilmesi gerekirken Eksik inceleme sonucu verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.