Uyuşmazlığın 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı belirlenmesi yapılan ve yıkımına karar verilen davacının kiracısı olduğu yapının yıkım kararı kesinleştiğinden bahisle mal sahibi Belediye tarafından yıktırılmasının istenilmesi üzerine davacının tahliyesine ilişkin olarak 6306 sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliğinin ilgili hükümleri uyarınca tesis edilen işlemden kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.
İstemin Özeti: Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 01/10/2015 günlü, E: 2015/725, K: 2015/809 sayılı kararının; usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; (…) adresinde bulunan Mülkiyeti davalı belediyeye ait olan işyerinin kiracısı olan davacının, söz konusu yapının Kilis İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olduğunun tespit edildiğinden bahisle, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 8/2-a maddesi uyarınca Kilis Belediye Başkanlığı tarafından malik sıfatıyla, işyerlerini 60 gün içerisinde tahliye etmesi yolunda düzenlenen bila tarih 36460192/69 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; anılan işlemin davalı idare tarafından yapı maliki (aynı zamanda kira ilişkisinin tarafı) sıfatıyla tesis edildiği dolayısyla uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargıda çözülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar esas yönünden davacı tarafından, vekalet ücreti yönünden davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesinin d. bendinde; “Riskli yapı: Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıyı ifade eder”, 3. maddesinde; “Riskli yapıların tespiti, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılır ve sonuç Bakanlığa veya İdareye bildirilir. Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilir. Verilen süre içinde yaptırılmadığı takdirde, tespitler Bakanlıkça veya İdarece yapılır veya yaptırılır. Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek İdareden de isteyebilir. Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince onbeş gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar, Bakanlığın talebi üzerine üniversitelerce, ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri arasından görevlendirilecek dört ve Bakanlıkça, Bakanlıkta görevli üç kişinin iştiraki ile teşkil edilen teknik heyetler tarafından incelenip karara bağlanır. Bakanlık veya İdare tarafından yapılan tespit işleminin masrafı ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Tapu müdürlüğü, binanın paydaşlarının müteselsil sorumlu olmalarını sağlamak üzere tapu kaydındaki arsa payları üzerine, masraf tutarında müşterek ipotek belirtmesinde bulunarak Bakanlığa veya İdareye ve binanın ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verir. Riskli yapılar, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde Bakanlık veya İdare tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Tapu kütüğüne işlenen belirtmeler hakkında, ilgili tapu müdürlüğünce ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verilir.”, 5. maddesinde; riskli yapıların tahliye ve yıkımına ilişkin düzenleme yapılmış, 6306 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliğinin 8. maddesinin 1. fıkrasında “Riskli yapı tespitine karşı yapılan itirazın reddedilmesi veya riskli yapı tespitine itiraz edilmemesi suretiyle, riskli yapı tespitinin kesinleşmesi halinde Müdürlük, gerekli tebligatların yapılmasını ve riskli yapının yıktırılmasını İdareden ister.” hükmü ile 2. fıkrasının (a) bendinde ” İdarece; Altmış günden az olmamak üzere süre verilerek riskli yapıların yıktırılması yapı maliklerinden istenilir. Maliklere yapılacak tebligatta, riskli yapıyı kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi kullananlara tahliye için malik tarafından bildirim yapılması gerektiği belirtilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; (…) adresinde bulunan mülkiyeti Kilis Belediyesine ait davacının kiracısı bulunduğu taşınmazın riskli yapı olarak belirlenmesi ve Kilis Tapu Müdürlüğünün 2402 yevmiye numaralı ve 20.03.2015 tarihli yazısı ile, “6306 sayılı Kanun gereğince “Riskli Yapı Belirtmesi Tesisi” işlemi tesis edilen yapı hakkında bu yazının tebliğinden itibaren 15 gün içinde riskli yapı tespitine itiraz edillmediği takdirde idare (belediye) tarafından riskli yapının 60 günden az olmamak üzere belirlenecek sürede yıktırılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine davalı idare tarafından davacının kiracısı bulunduğu taşınmazı 60 gün içinde tahliye etmesinin istenilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
He ne kadar İdare Mahkemesince Uyuşmazlığın özel hukuk hükümleri uyarınca kiracılık ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu yönünde karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı belirlenmesi yapılan ve yıkımına karar verilen davacının kiracısı olduğu yapının yıkım kararı kesinleştiğinden bahisle mal sahibi Belediye tarafından yıktırılmasının istenilmesi üzerine davacının tahliyesine ilişkin olarak 6306 sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliğnin ilgili hükümleri uyarınca tesis edilen işlemden kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmakadır.
Diğer yandan; kararın davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemesine ilişkin kısmı da temyiz edilmiş ise de, mahkeme kararının davanın görüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle bozulması nedeniyle, İdare Mahkemesince işin esasına girerek verilecek kararda vekalet ücretinin yeniden değerlendirileceği tabii olduğundan, davalı idare vekililin vekalet ücretine ilişkin iddialarının bu aşamada değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 01/10/2015 günlü, E: 2015/725, K: 2015/809 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
İdare Mahkemesince verilen karar, usul ve yasaya uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.