Riskli yapı tespitine karşı açılan davada, çözümü teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlığın, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle açıklığa kavuşturularak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin esası incelenmeksizin, salt işlemi tesis eden heyetin uzman kişilerden oluştuğundan bahisle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
İstemin Özeti: İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 03/11/2015 günlü, E: 2014/2483, K: 2015/2334 sayılı kararının; usul ve yasaya uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, işin gereği görüşüldü:
Dava; İstanbul İli, (…) Mahallesi, 22 pafta, 105 ada, 24 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 6306 sayılı Kanun gereğince “Riskli Yapı” olduğunun tespitine dair 16.09.2014 tarih, 2062425 sayılı Kadıköy Belediye Başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu edilen işlemin İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işlemi olduğundan bahisle yapılan yargısal denetim sonucunda, lisanslandırılan bir yapı denetim şirketince düzenlenen ve tamamen bilimsel kriterler çerçevesinde hazırlanan raporda yapının riskli olduğunun belirtilmesi üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, yapılan itiraz üzerine oluşturulan ve konunun uzmanı olan heyetçe yapılan değerlendirmede de söz konusu rapordaki hususların teknik açıdan uygun olduğunun belirtildiği, davacılar tarafından yapının riskli yapı olmadığına dair aksi yönde alınmış bir raporun dosyaya sunulmadığı, bu nedenle, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmış.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesinde; mahkemenin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; “Keşif kararı” başlıklı 288. maddesinde; hâkimin, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebileceği, hâkimin gerektiğinde bilirkişi yardımına başvuracağı, keşif kararının, mahkemece, sözlü yargılamaya kadar taraflardan birinin talebi üzerine veya resen alınacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendinde; dava dilekçelerinin husumet yönünden inceleneceği, 15/1-c maddesinde ise; davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması durumunda dava dilekçesinin belirlenecek gerçek hasma tebliğ edileceği, aynı Kanunun 14. maddesinin 6. fıkrasında; yukarıda belirtilen usule aykırılığın ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her aşamasında 15. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, yine aynı Kanunun 49/1-c maddesinde ise; usul hükümlerine uyulmamış olunması, kararın bozulmasını gerektiren sebepler arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli, (…) Mahallesi, 22 pafta, 105 ada, 24 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın 6306 sayılı Kanun uyarınca riskli yapı olarak tespitiyle ilgili F1 Müh.Müş. Yapı San. Tic.Ltd.Şirketii tarafından hazırlanan raporun Kadıköy Belediye Başkanlığınca 16.09.2014 tarihinde onaylandığı, davacılar tarafından riskli yapı tespitine karşı yapılan itiraz neticelenmeden Kadıköy Belediye Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğünün yukarıda belirtilen 16.09.2014 tarih ve 8164/2062425 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, davanın açılmasından sonra davacıların itirazının, İstanbul ilindeki itirazların fazla olması sebebiyle başvurunun gönderildiği Adana Riskli Yapı Tespitine İtiraz Değerlendirme Heyeti tarafından 18.03.2015 günlü, 2015/11-1 sayılı “itirazın reddine” ilişkin kararın verildiği, İdare Mahkemesince, yapılan itirazın konunun uzmanı heyetçe değerlendirildiğinden bahisle, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, İstanbul Valiliği husumetiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; çözümü teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlığın, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle açıklığa kavuşturularak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin esası incelenmeksizin, salt işlemi tesis eden heyetin uzman kişilerden oluştuğundan bahisle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan; davanın Kadıköy Belediye Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğünün 16.09.2014 tarih ve 8164/2062425 sayılı işleminin iptali istemiyle açıldığı, diğer bir ifadeyle itirazın reddine ilişkin işlemin dava konusu edilmediği, ayrıca dava konusu işlemi tesis etmediği anlaşılan İstanbul Valiliğinin davanın tarafı olmasına yasal olanak bulunmadığı dikkate alındığında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca “İstanbul Valiliği” hasım mevkiinden çıkarılarak, davanın “Kadıköy Belediye Başkanlığı” husumetiyle görülüp karara bağlanması gerekirken İstanbul Valiliği husumetiyle verilen temyize konu idare mahkemesi kararında usul hükümlerine de uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 03/11/2015 günlü, E: 2014/2483, K: 2015/2334 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 18/01/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.