1. Anasayfa
  2. Danıştay 14. Dairesi Kararları

Danıştay 14. Dairesi E: 2017/535 K: 2017/790 T: 15.2.2017


Uygulama işlemleri üzerine riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararına karşı dava açılamayacağı, riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararına karşı açılan davanın incelenmesinin Danıştay’ın görevinde olduğu, Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından tesis edilen terk, ifraz, tevhit ve taksime ilişkin işlemlerin ise ilk derece olarak İdare mahkemesince incelenmesi gerektiği, dava konusu edilen işlemler arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık bulunmadığı, işlemlerinin iptali için ise ayrı dilekçeyle dava açılması gerektiği

İstemin Özeti: 31/05/2013 günlü, 28663 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul İli,  (…) Mahallesi, 287 pafta, 2322 ada, 13 parsel sayılı taşınmazın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin, 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile bu karara dayanılarak yapılan terk, ifraz, tevhit ve taksim işlemlerinin iptali istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Ondördüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesi uyarınca işin gereği düşünüldü:

2575 sayılı Danıştay Kanunun 24. maddesinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar sayılmış, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasının a, b ve c bentlerinde İdare Mahkemelerinin ve Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece olarak Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal ve tam yargı davaları ile idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlılara ilişkin davalara bakacağı hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi 1. fıkrasında, her bir idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddesinin 1/d bendinde, 3. ve 5. maddelere uygun bulunmayan dilekçelerin otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanarak otuz gün içinde yeniden dava açılmak üzere reddedileceği, aynı maddenin 5. fıkrasında ise, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.

6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanuna 14.04.2016 günlü, 6704 sayılı Kanunun 25. maddesi ile eklenen Ek -1 maddesinin 2. fıkrasının a bendinde

“riskli alan kararına karşı Resmî Gazetede yayımı tarihinden itibaren dava açılabilir. Uygulama işlemleri üzerine riskli alan kararına karşı dava açılamaz.” hükmü bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; İstanbul İli,  (…) Mahallesi, 287 pafta, 2322 ada, 13 parsel sayılı taşınmazın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesine göre riskli alan ilan edilmesine ilişkin, 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile bu karara dayanılarak yapılan terk, ifraz, tevhit ve taksime ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı işlemlerinin iptali istemiyle 27.01.2017 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ile dosyanın birlikte değerlendirilmesinden; uygulama işlemleri üzerine riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararına karşı dava açılamayacağı, afet işlerine ilişkin mevzuat uyarınca riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararına karşı açılan davanın incelenmesinin Danıştay’ın görevinde olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından tesis edilen terk, ifraz, tevhit ve taksime ilişkin işlemlerin ise ilk derece olarak İdare mahkemesince incelenmesi gerektiği, dava konusu edilen işlemler arasında, 2577 sayılı Yasanın 5. maddesinde aranılan biçimde maddi veya hukuki yönden bağlılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2575 sayılı Kanunun 24. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görevinde bulunan 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle ayrı dilekçeyle Danıştayda, 2576 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca idare mahkemelerinin görevinde bulunan terk, ifraz, tevhit ve taksime ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı işlemlerinin iptali için ise ayrı dilekçeyle İstanbul İdare Mahkemelerinde dava açılması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Yasanın 15/1-d maddesi uyarınca bu kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde 5. maddeye uygun şekilde yeniden dilekçe düzenlenmek ve gerekli harç ve posta gideri yatırılmak suretiyle ayrı ayrı Danıştay ve İstanbul İdare Mahkemelerinde dava açmakta serbest olmak üzere dava dilekçesinin reddine, 2577 sayılı Yasanın 15/5. maddesi hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yenilenen dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacılara duyurulmasına, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan yürütmenin durdurulması harcı ile artan posta ücreti avansının istemi halinde davacıya iadesine, 15/02/2017 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 5. maddesi 1. fıkrasında, her bir idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddesinin 1/d bendinde, 3. ve 5. maddelere uygun bulunmayan dilekçelerin otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanarak otuz gün içinde yeniden dava açılmak üzere reddedileceği, aynı maddenin 5. fıkrasında ise, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.

Yukarıda yazılı Kanun hükmü uyarınca 2577 sayılı Kanunun 5. maddesine göre ayrı dilekçeler ile açılması gerekirken aynı dilekçe ile dava konusu edilen işlemlere karşı açılan davalarda verilen dilekçe ret kararı üzerine ayrı ayrı açılacak her bir davanın, dilekçe ret kararını veren Danıştay dairesi yada ilgili mahkemede açılması yasa gereğidir. Aksi durumda, farklı yargı mercilerinde açılacak davaların dilekçe ret kararına uygun olup olmadığının ve aynı yanlışlıkların yapılması halinde davanın hangi mahkemede reddedileceği, dava açma süresinin hesaplanması gibi usul hükümlerinin uygulanmasında bir takım güçlükler yaşanacağı açıktır.

Bu durumda, 2575 sayılı Kanunun 24. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görevinde bulunan 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle ayrı dilekçeyle Danıştay’da; 2576 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca idare mahkemelerinin görevinde bulunan terk, ifraz, tevhit ve taksime ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı işlemlerinin iptali için ise ayrı dilekçeyle İdare Mahkemesinde dava açılması gerektiği şeklinde verilecek dilekçe ret kararının, usul hükümlerine aykırı olacağı, dilekçe ret kararı üzerine verilen yenileme dilekçeleri ile açılacak davaların yine dilekçe ret kararını veren mahkeme yada Danıştay dairesinde açılması gerektiği, bakılan davada ise, 5. madde uyarınca verilen dilekçe ret kararı üzerine yenileme dilekçesi ile açılacak davalardan idare mahkemesinin görevine giren dava dosyasının, verilecek görev ret kararı ile mahkemesine gönderilmesinin usul hükümlerine daha uygun olacağı görüşüyle dava dilekçesinin reddi yönündeki çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.