1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1976/8388 K: 1980/198 T: 29.1.1980


Davacının öne sürdüğü zararın tazminine hükmolunması için zararla arasında illiyet bağı bulunan işlem ve eylemin idari olması gerekmektedir.

Olayda ise tecavüzün önlenmesine ve tecavüz edilen bina kısmının yıktırılmasına ilişkin adli yargı kararının icrasına dayanan eylem sonucu uğranılan zararın idareye tazmin ettirilmesi istenilmekte olup, bu nedenle adli yargı kararı ve onun icrasıyla illiyet bağı bulunan zararın idareye tazmin ettirilmesi olanağı bulunmamaktadır.

İstemin Özeti: 1958 tarihinde belediyeden alınan ruhsat uyarınca 4950 sayılı parselde yapılan yapının bazı bölümlerinin 4951 sayılı parsele tecavüzlü olması nedeniyle komşu 4951 sayılı parsel sahibince ……. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan men’i müdahale ve yıkma davası sırasında, mahkemece davalı belediyeye sorulan bir husus nedeniyle belediyece gönderilen 14.5.1975 günlü belediye encümeni kararı nedeniyle mahkemece tecavüzlü kısmın yıktırılmasına karar verildiğinden bahisle, uğranılan toplam 58.850,65 liranın davalı idareden tazminine karar verilmesi istenilmiştir.

Savunmanın Özeti: İdarenin olayla en küçük bir ilgisinin bulunmadığı, istenilen tazminatın dayanaktan yoksun bulunduğu öne sürülerek davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesi isteğidir.

Raportör M.D.’nin Düşüncesi: Adli yargı yeri kararı ile yıktırılmasına karar verilen ve 4951 sayılı parsele tecavüzlü olarak yaptırılan inşaat kısmının, 1958 senesinde verilen ruhsat ve proje kapsamında bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa belediyece hangi nedenlerle parsel sının dışında bulunan 28.5 m2 lik yeri de kapsayacak şekilde ruhsat verildiği hususlarının araştırılmasından sonra davanın esası hakkında karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Kanun sözcüsü R.T.’nin Düşüncesi: 4950 numaralı parselin sahibi olan davacının binası komşu 4951 numaralı parsele tecavüzlü olduğu nedeniyle 4951 parselin sahibi tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan men’i müdahale ve yıkma davası sonunda mahkemece müdahalenin men’ine ve tecavüzlü kısmın yıktırılmasına karar verilmiş olup, davacı bu kararın icrası sebebiyle maruz kaldığı zararın tazminini istemektedir.

Davacının iddia ettiği zararın tazminine hükmedilebilmesi için zararla arasında illiyet bağı bulunan işlem ve eylemin idari olması gerekmektedir. Halbuki yukarıda belirtildiği üzere zararla arasında illiyet bağı bulunan işlem idari değildir Gerçi davacı davalı belediyenin 14.5.1975 tarihli encümen kararının mahkemenin bu kararı almasına mesnet olduğunu iddia ederek zararının belediyece ödenmesini istemekte ise de;

Bahis konusu belediye encümeni kararı mahkemece mütekabil davacı durumunda olan ……. tarafından Medeni Kanunun 651. maddesi gereğince, tecavüzlü kısmın kendi adına temlikine dair talebi üzerine, tecavüzlü kısmın 4951 parselden ifraz olunarak 4950 parsele verilmesinin mümkün olup olmadığının sorulması karşısında; bu talebin imar mevzuatı bakımından mümkün olmadığı yolunda verilmiş bir karar olup, tek başına zarar doğurabileceği nitelikte bir karar olmadığı gibi, ayrıca bu karar imar mevzuatına da uygun bulunmaktadır.

Bu nedenlerle dava konusu tazminat talebinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay 6. Dairesisince duruşma için önceden belli edilen 29.1.1980 gününde davacı vekili Av. …….’nün geldiği, davalı idarenin temsilci göndermediği anlaşılmakla kanun sözcüsü R.T.’nin katılmasıyla duruşma yapıldı. Davacı vekili dinlenip kanun sözcüsünün düşüncesi alındıktan ve yeniden davacı vekiline söz verildikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün dosyadaki tüm belgeler incelenerek işin gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, 4951 sayılı parsele tecavüzlü olarak yapılan inşaatın yıktırılması ve tecavüzün önlenmesi yolunda mahkemece verilen karar uyarınca tecavüzlü kısmın yıktırılması sonucu uğranılan toplam 58.850,65 liranın davalı idareden tazmini isteğiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden ……. Mahallesi,27 pafta, 4951 sayılı parsel sahibi tarafından 5950 sayılı parselde bulunan yapının parseline tecavüzlü olduğu, bu nedenle tecavüzün önlenmesi ve tecavüzlü kısmın yıktırılması yolunda ……. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 4950 sayılı parsel sahihine karşı dava açıldığı, bu davada 5950 parselin sahibi olan davacının Medeni Kanununun 651. maddesi uyarınca tecavüzlü kısmın kendi adına temlikine dair talebi üzerine, mahkemece tecavüzlü kısmın 5951 sayılı parselden irfaz olunarak 4950 sayılı parsele verilmesinin mümkün olup olmadığı hususu davalı idareden sorulmuş, bunun üzerine belediyece mahkemeye gönderilen yazıda, belediye encümeninde konunun görüşüldüğü ve tecavüzlü kısmının 4951 sayılı parselden ifrazı ile 1950 sayılı parsele verilmesinin mümkün bulunmadığına karar verildiği belirtilmiş bu durumda mahkemece, tecâvüzün önlenmesine ve tecavüzlü kısmın yıktırılmasına karar verilmiş ve bu karar uyarınca da 7.9.1976 gününde tecavüzlü kısım icra kanalıyla yıktırılmış, davacı da yıkma işlemi nedeniyle uğradığı zararın tazmini için belediye başvurmuş, 3 ay içerisinde belediyece bu başvuruya cevap verilmemesi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Davacının öne sürdüğü zararın tazminine hükmolunması için zararla arasında illiyet bağı bulunan işlem ve eylemin idari olması gerekmektedir.

Olayda ise tecavüzün önlenmesine ve tecavüz edilen bina kısmının yıktırılmasına ilişkin adli yargı kararının icrasına dayanan eylem sonucu uğranılan zararın idareye tazmin ettirilmesi istenilmekte olup, bu nedenle adli yargı kararı ve onun icrasıyla illiyet bağı bulunan zararın idareye tazmin ettirilmesi olanağı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacı tarafından peşin yatırılan 450 lira nispi harçtan 30 lira karar harcının mahsubuyla 4250 liranın davacıya iadesine, diğer yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 5800 lira avukatlık ücretin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine 29.l.1980 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU

Davacı yıktırılmasına karar verilen bölümün de dahil olduğu inşaatını 1958 senesinde belediyeden aldığı ruhsatla yaptığım öne sürmektedir. Bu durumda davacının uğradığı zarar daha önce verilen ruhsattan ileri geldiğinden davacının uğramış olduğu zararın ödenmesi gerekeceği görüşü ile çoğunluk kararına karşıyım.