Dava konusu taşınmazın park alanına alınması yolundaki imar planı değişikliği işleminde şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırılık yoktur. Ancak kamulaştırma bedeli takdir edilmediği gibi, kıymet takdiri gününün davacıya tebliğ yahut ilanen tebliğ edildiğinin de idarece açıklanmamış bulunması karşısında kamulaştırma işleminin temel öğelerinden birini oluşturan kıymet takdirindeki bu noksanlık kamulaştırma işlemini şekil yönünden sakatladığından anılan taşınmazın park alanı için kamulaştırılmasında mevzuata uyarlık yoktur.
İstemin Özeti: … ……. mahallesi, 403 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın park alanına alınmasına ilişkin 11.5.1977 onay tarihli imar planı değişikliği işlemi ile anılan imar planına dayanılarak taşınmazın park için kamulaştırılmasına dair 22.6.1979/günlü, 1257 sayılı belediye encümeni kararının; … ‘daki açık adresi belediyede bulunduğu ve noter tebligatı … ‘ya yapıldığı halde kıymet takdiri yapılacağı günün tarafına bildirilmediği, kıymet takdir komisyonunun yasada öngörülen şekilde oluşturulmadığı gibi kıymet takdir kararının gerekli yasal koşullan içermediği, büyük masraflarla inşa edilen yapının tasarrufuna dahi başlanmadan plan değişikliği yapılmasında kamu yararına ve şehircilik esaslarına uyarlık bulunmadığı öne sürülerek iptali isteğinden ibarettir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi: Davacıya ait taşınmazın … şehrinin artan nüfusu karşısında yeşil sahaya olan ihtiyacı göz önünde tutularak imar planında yeşil sahaya ayrılmasında şehircilik prensipleri, planlama esasları kamu yararı açısından bir kanunsuzluk bulanmadığı gibi bu amaca tahsis olunmak üzere kamulaştırılmasında da bir kanunsuzluk olmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
K: Dava davacının maliki olduğu … ……. mahallesi, 403 ada 1 parsel sayılı taşınmazın park alanına alınmasına ilişkin 11.5.1977 onay tarihli imar planı değişikliği işlemi ile anılan imar planına dayanılarak taşınmazın park için kamulaştırılmasına dair 22.6.1979/günlü, 1257 sayılı belediye encümeni kararının davanın özeti bölümünde belirtilen nedenlerle iptali isteğiyle açılmıştır.
İmar planları ülke, bölge ve kent verilerine, konut, çalışma ve ulaşım gibi kentsel işlevler ile sosyal ve kültürel gereksinimleri var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi biçimde yerine getirmek ve belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kadarstral harita ve kentin gelişimi de göz önünde tutularak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve zamanda yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir.
Dairemizin 25.5.1983/günlü ara kararı gereğince Naip Üye Y.S.A. tarafından re’sen seçilen bilirkişiler Doç. Dr. A.T., Öğ. Gör. Ö.A. ve Öğ. Gör. M.G.’ten oluşan bilirkişi kurulunca yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu müştereken düzenlenen raporda özetle;
“Dava konusu 403 ada 1 sayılı parsel üzerinde 1967 yılında alınan ruhsata göre 4 katlı bir bina inşa edilmiştir. Daha sonra, 1968 yılında yürürlüğe giren imar planına göre, taşınmazın bulunduğu yer ve çevresi hükümet meydanı, park ve otopark olarak düzenlenmiş, 1 sayılı parselin bulunduğu yer yeşil olan olarak gösterilmiştir. Ancak bu plana göre, etrafı Hükümet konağı cami, banka ve bazı resmi binalarla çevrilmiş olan meydanın ortasında orduevi binası kalmıştır. 11.5.1967 tarihinde yürürlüğe giren imar planında orduevi ve otopark kaldırılmış ve tören alanı dışındaki tüm alan park olarak düzenlenmiştir. Orduevinin kaldırılması ile önceki plandaki parçalı niteliği değiştirilmiş ve bütünlüğü olan bir kurumsal açık alan yaratılmış olmaktadır.
Dava konusu taşınmazın maliki tarafından 1968 yılında kabul edilen plana itiraz edilmediği anlaşılmaktadır. 1977 planı taşınmazla ilgili yeni bir karar getirmemiş, ancak planı uygulamak amacıyla kamulaştırma işlemlerine 1979/yılında başlanmıştır.
Dava konusu taşınmazın maliki tarafından bulunduğu yerde yaratılan yeşil alanı sadece bir park olarak değerlendirmemek gerekir. Burası hükümet konağı ve mimari özelliği olan Ulu Cami ile aralarında tarihi eser olarak tescil edilmiş yapıların bulunduğu kamu kuruluşlarına ait binalarla çevrilmiş bir kent meydanı niteliğindedir. Bu niteliği ile meydanın işlevsel olduğu kadar, kentin yönetim merkezini vurgulayan simgesel bir özelliği de vardır.
Bu özellikleri ile yaratılan açık alan kentin yönetim merkezi bütünlüğü içinde, onun bir parçası olan bir kamu alanı olarak tanımlanmalıdır.
Böyle geniş bir alanın tümü ile bir tören meydanı olarak düzenlenmesinin işlevsel bir yararı olduğu savunulamaz. İş yerlerinin yanında aynı zamanda konut alanlarına da yakın olan bu park, hem işyerlerinde çalışanlar ve iş takibi için gelenler, hem de çevredeki konut bölgelerinde oturanlar tarafından kullanılacaktır. Parkın bir bölümünün çay bahçesi küçük bir bölümünün ise çocuk bahçesi olarak düzenlenmesi ( imar planında bu kullanışlar belirtilmemiştir ) park kullanışının değiştirildiği şeklinde değerlendirilemez. Parklar, halkın rekreasyon gereksinmesini karşılamak amacıyla düzenlenen içinde çeşitli faaliyetler için yerler ayrılmış alanlar olarak tanımlanır. Çay bahçesi, çocuk oyun bahçeleri parklarda yer alan kullanışlardır. Ancak parkın ön ucunda inşa edilen gazino, tek katlı bir yapı olmasına rağmen parkın ( ve meydanın ) bütünlüğünü bozan nitelikte görülmüştür.
Dava Konusu 1 sayılı parsel üzerindeki 4 katlı bina, teşekkül etmiş olan parkın içinde kalan özel mülkiyetteki tek yapıdır. Binaya güney cephesinden bitişik olan iki yapının önceki tarihlerde yıkılmış olduğu keşif sırasında tespit edilmiştir. Bina tüm parsel alanını kaplayacak şekilde inşa edilmiştir. Bina özel mülkiyet ve kullanışta kaldığı takdirde, bir kamu açık alanı olan park bu binanın bahçesi olarak işlev görecektir. Binanın önünde özel yol kalmadığı için binaya parktan geçerek girmek mümkün olabilecektir.
1968 ve 1977 planları ile gösterilen imar nizamı ile kentin ulaşım sistemi ile bağlanan yolları esas alan ve meydanı üç taraftan çevreleyen bir cephe hattı oluşturulmuştur. Ayrıca bina, konumu, yüksekliği, mimar ve işlevsel sağlayacak nitelikte değildir. İmar planında park alanına ayrılmasını şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun bulunmuş; kamulaştırma işleminin imar planını gerçekleştirmeye yönelik olduğu kanısına varmıştır.”
denilmekte olup sonuç olarak uyuşmazlık konusu taşınmazın park alanına ayrılması yolundaki imar planı değişikliği işleminde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı belirtilmektedir.
Yukarıda özetlenen bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafından çevredeki yapıların tümünün özel mülkiyette kısmen kamu kısmen de ticari kullanımda bulunduğu, taşınmazla 3 m’lik yola ayrılan hamamın da özel mülkiyette bir yapı olduğu gibi söz konusu hamamın giriş kapısının parkın içinde kaldığı, 170 m2 lik alanın 15.000 m2lik park alanına dahil edilebilmesi için yapılacak masrafla, kente birçok park yapılabileceği, işlemde kamu yararı bulunmadığı öne sürülerek itiraz edilmişse de, davacının bu savı derinliğine yapılan bir incelemenin ürünü olup, ayrıntılı ve yeterli verilere dayalı bilirkişi raporu ile ulaşılan kesin sonucu etkileyecek nitelikte görülmemiştir.
Bilirkişi raporu ile dava dosyasındaki belgelerin birlikte incelenmesinden davacıya ait … ……. mahallesi, 403 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın park alanına ayrılması yolundaki dava konusu imar planı değişikliği işleminde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın, anılan taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin işleme yönelik bölümüne gelince:
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6830 sayılı İstimlak Kanununun 7. maddesinde kamulaştırma yapacak idarenin kamulaştırılacak taşınmazların sınır, yüzölçümü ve cinsini gösterir ebatlı plan veya krokisini yaptırarak tapu ve vergi kayıtları üzerinden veya haricen yaptıracağı araştırma ile mal sahiplerinin adreslerini tespit ettirileceği, aynı yasanın 11. maddesinde de kamulaştırmayı yapacak idarenin değer pahanın tespit edileceği günü tayin ve ilgilileri şahsen veya ilanen tebliğden hangisinin kolaylık ve sürati temin edeceğini takdir ederek ilan yolunu tercih ettiği takdirde mahallinde çıkan bir gazetede beş gün ara ile iki defa, gazete çıkmayan yerlerde mutat vasıtalarla on gün müddetle ilan edeceği ve takdiri kıymet komisyonunun tayin edilen günde mahalline giderek hazır bulunan ilgilileri de dinlendikten sonra taşınmazın,
- Cinsi ve nev’ini,
- Yüzölçümünü,
- Kıymetine tesir edebilecek bütün vasıf ve unsurlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini,
- Taşınmazın halihazır durumuna, mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği gelirini,
- Yapılarda kamulaştırmanın yapıldığı yıl içindeki inşaat fiyatlarına göre maliyetini ve bu maliyetten düşülecek yıpranma payım, 6. Taşınmazın emsalinin kamulaştırmaya takaddüm eden tarihteki alım satım rayicini,
esas tutarak tanzim edeceği raporda bu altı hususun ayrı ayrı cevaplarını kaydetmek suretiyle kamulaştırma bedelini takdir edeceği kuralları yer almıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, kamulaştırma işlerine ait belgeler davacının … ‘daki adresine noter kanalıyla tebliğ edildiği halde kıymet takdirinin yapılacağı günün kendisine bildirilmediği yolunda dava dilekçesinde yer alan iddiayı karşılamak amacıyla davalı idarenin savunma vererek bu hususu yerine getirildiğini belirtmediği gibi kıymet takdiri gününün ilanen de tebliğ edildiğini açıklamadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dosyada bulunan kıymet takdir komisyonu raporunda yasanın yukarıda değinilen hükmünde öngörülen, taşınmaza ilişkin unsurların ayrı ayrı cevapları belirlenmeksizin uyuşmazlığa konu taşınmazın sadece cinsi ve yüzölçümünün yazılmasıyla yetinilerek değerinin saptandığı anlaşılmakta olup, kamulaştırma işleminin tekemmül edebilmesi için temel öğelerden birini oluşturan kıymet takdirindeki bu noksanlıktan ötürü tesis edilen kamulaştırma işleminde mevzuata aykırılık açıktır.
Açıklanan nedenlerle anlaşmazlık konusu … ……. mahallesi, 403 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın park alanına tahsisine ilişkin imar planı değişikliği işleminde şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırılık bulunmadığından davanın bu kısmının reddine , anılan taşınmazın kamulaştırılması işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığından dava konusu kamulaştırma işleminin şekil yönünden iptaline keşif ve bilirkişi incelemesi, davanın imar planına yönelik kısmına ilişkin olarak yapıldığından ( Naip üye gideri 10.000.- lira Tetkik Hakimi gideri: 6.871 -lira, her bilirkişiye verilen bilirkişi ücreti 19.376.- ura davacı üzerinde bırakılmasına, dava kısmen iptal, kısmen redle sonuçlandığından aşağıda dökümü yazılı 4690.- lira yargılama giderinin yarısı olan 2345.- liranın davalı idareden alınarak davacıya verilmesine 9.12.1986/gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6830 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde, takdiri kıymet komisyonunun belirlenen günde mahalline giderek hazır bulunan ilgilileri de dinlendikten sonra taşınmazın maddede sayılan unsurları göz önünde bulundurarak kamulaştırma bedelini takdir edeceği belirtilmiş, aynı Kanunun 14. maddesinde de kamulaştırılacak taşınmazın sahibi, zilyet ve diğer ilgililerin veya kamulaştırmayı yapan idare tarafından 13. madde gereğince ikametgahında tebligat yapılmış olanların tebliğ tarihinden on beş gün, bunlar haricindekilerin son ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde kamulaştırma işlemine karşı Danıştay’da ve takdir edilen bedel ile maddi hatalara karşı da taşınmazın bulunduğu mahal Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilmiş bulunmaktadır.
Dava dosyasında mevcut 10.12.1979/günlü takdiri kıymet komisyonu raporunun incelenmesinden; taşınmazın yerinin, cins ve nev’inin, alanın, m2 fiyatının, üzerindeki bina değerinin açıklandığı ve bu haliyle raporun usule uygun biçimde düzenlendiği, öte yandan kıymet takdirinin yapılacağı günün davacıya bildirilmemesi, taşınmaz için takdir edilen bedelle ilgili olduğundan, buna ilişkin itirazın yukarıda belirtilen Yasa kuralı gereği adliye mahkemesinde açılacak bedel artırımı davasında incelenebileceği, bu hususun kamulaştırma işlemim idare hukuku açısından sakatlamayacağı nedeniyle kamulaştırma işlemine yönelik davanın reddi gerektiği oyu ile karara karşıyım.
KARŞI OY Dava konusu imar planı değişikliğine yönelik davanın reddine dayanak alınan bilirkişi raporunda, park alanı içerisinde özel mülkiyetteki tek yapının davacıya ait bina olduğu belirtilmekteyse de, davacının maliki olduğu taşınmazla 3 m’lik yolla ayrılan eski eser niteliğindeki hamamın ve anılan hamamın sonradan ilave edilen giriş bölümünün de park alanı içinde kaldığı ve hamamla birlikte uyuşmazlık konusu yapının bir yapı topluluğu oluşturduğu gibi, her iki yapının parkın tören alanı kesimini engellemeyip parkın kenarında yer aldığı, keza bilirkişi raporunda bizzat belediyece inşa ettirildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıya ait yapının yıktırılması halinde bile özel mülkiyette bulunan iki binanın park alanında kalacağı göz önüne alındığında 170 m2’lik parselin park alanına katılması yolunda imar planı değişikliği işleminde hakkaniyet ve nesafet kurallarına uyarlık bulunmadığı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu imar planı değişikliği işleminin iptali gerektiği oyu ile çoğunluk kararının imar planına yönelik davanın reddine dair kısmına karşıyım.