1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1982/3471 K: 1984/2913 T: 22/10/1984


Mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu, suadiye plaj yolunun dava konusu mevzi imar planı ile denize kadar açılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı, bakanlıkça belirlenen kıyı kenar çizgisinin kırık çizgiye kadar uzanan bölümünün mevzuata uygun olarak belirlendiği, geri kalan bölümünün ise bilirkişilerce kara yönünde kaydırılmış olması nedeniyle davacı lehine bir sonuç meydana getirmediği.

Dava, taşınmazları içeren 1.2.1982/onay günlü, mevzi imar planı ile bu planın yapılışında esas alınarak böylece davacı yönünden geçerlilik kazanan 23.8.1976 onay günlü kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi işleminin davanın özeti bölümünde belirtilen nedenlerle iptali istemiyle açılmıştır.

Dairemizde taşınmazın bulunduğu yörede keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması hakkında verilen karar üzerine Naip üye niyabetinde Prof.Dr. …, Prof Dr. …, ve Prof Dr. … in katılmasıyla oluşan bilirkişi kurulunca mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda özetle; 1.2.1980/onay günlü mevzi imar planında yer alan Suadiye plaj yolunun denize kadar açılmasının kıyı kesiminin arkasında yaşayan insanların denizle ilişkisini sağlaması nedeniyle şehircilik ve planlama ilkeleri ve kamu yararına uygun olduğu, kıyı kenar çizgisi ile ilgili olarak da bugünkü yapılaşma nedeniyle, dava konusu taşınmaz ve çevredeki diğer yerleşme birimlerinde olduğu gibi denize ait onun ayrılmaz parçası olması gereken kıyıya önemli ölçüde müdahalelerde bulunulduğu, bu nedenle kıyı kenar çizgisi ve bunun önünde uzanması gereken kıyı bölgesinin sınırlarının gizlendiği, dava konusu taşınmazının önünde sadece kıyıya müdahale ile yetinilmeyip, değişik zamanlarda, yapılan beton platformlarla denizin doldurularak kıyının denize doğru suni olarak ilerletildiği, 23.8.1976 da bölgede yapılan çalışmalarla bir kıyı kenar çizgisi geçirildiği, ancak doğal olarak oluşması gereken kıyı kenar çizgisinin davalı bakanlıkça tesbit edildi ği şekilde köşeli ve kırık çizgidir şeklinde düşünülemiyeceği, Suadiye Otelinin 100-150 metre batısında doğal durumu az bozulmuş ve bozulmamış kıyı kesiminde gözlendiği üzere kıyı şekillenmesinde küçük koyların oluşturulduğu doğal eğrisel gidişlerin görüldüğü, bu nedenle yapılaşma ile gizlenen ve doğal görünümü ileri derecede bozulan bu bölgede kıyı kenar çizgisinin rapora ekli krokide gösterildiği şekilde geçirilmesinin gerçeğe daha yakın olduğu belirtilmektedir.

Krokinin incelenmesinden bilirkişilerce belirlenen kıyı kenar çizgisi ile davalı Bakanlıkça belirlenen kıyı kenar çizgisi arasında Suadiye plaj yolundan itibaren başlayıp denize doğru kırık çizgi şeklinde gösterilen yere kadar ki kısmında farklılık bulunmadığı buradan sonraki bölümünde ise söz konusu çizginin kara yönünde kaydırılmış olduğu görülmektedir.

Yukarıda özetlenen bilirkişi raporu ile dava dosyasının birlikte incelenmesi sonucu Suadiye Plaj yolunun denize kadar açılmasında şehircilik ilkeleri planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı, davalı bakanlıkça tesbit edilen kıyıkenar çizgisinin yukarıda sözü edilen kırık çizgiye kadar uzanan bölümünün mevzuata uygun olarak belirlendiği geri kalan bölümünün ise bilirkişilerce kara yönünde kaydırılmış olması nedeniyle davacı lehine bir sonuç meydana getirmediği anlaşılmaktadır.

6785 sayılı Yasanın EK: 7.maddesinde deniz, göl ve nehir kenarlarında 10 metreden az olmamak üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca saptanacak mesafe dahilinde özel şahıslarda kamu yararına ayrılmayan bina inşa edilemiyeceği, mevcutlara ilave yapılamayacağı, EK: 7 ve 8.maddelere ilişkin yönetmeliğin 1.08/A maddesinde de yürürlükteki imar planlarının kapsadığı yerlerde, bu yönetmeliğin 11.01. maddesine göre uyarlama yapılıncaya değin plandakinden az olmamak üzere 10 metrelik kuşak içinde toplumun yararlanmasına ayrılmayan yapı yapılamayacağı, yapılmış olanların değiştirilemiyeceği, bunlara ekleme yapılamayacağı kurala bağlanmıştır.

Bu durum karşısında davaya konu imar planı ile kıyı kenar çizgisinden itibaren 10 metrelik kuşağın (şerit) kamuya açık olan olarak belirlenmesi yukarıda anılan mevzuat gereği bulunduğundan davanın buna yönelik bölümünde de isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verildi.