Belediye meclisi tarafından hazırlanan ve vesayet makamı olarak bayındırlık ve iskan bakanlığınca onaylanan imar planları ile plan değişikliklerini bakanlığın düzenleyici işlemi saymak mümkün olmadığından buna karşı açılan davanın taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesinde görülmesi gerektiği
Uyuşmazlık, davacının paydaşı olduğu taşınmazın bulunduğu yöreyi yol ve yeşil alan olarak ayıran 1/1000 ölçekli İçmeler İmar planının taşınmazıyla ilgili kısmının iptali isteminden ibarettir.
2576 sayılı Kanunun 5.maddesinde, İdare Mahkemelerinin vergi uyuşmazlıklarıyla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki davalara bakacağı açıklanmış ve 2575 sayılı Yasanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar başlığını taşıyan 24.maddesinin 1.fıkrasının (d) bendi, Bakanlıkların düzenleyici işlemlerine karşı doğrudan Danıştay’a dava açılacağını öngörmüştür.
Görüldüğü üzere maddede Bakanlıkların düzenleyici işlemlerinden söz edilmekte, olup, İmar Kanununun 29.maddesi uyarınca oluşan imar planlarını Bakanlık düzenleyici işlemi saymak mümkün değildir.
Hukuki dayanağını 6785 sayılı yasadan alan imar planlarının nasıl oluşacağına ilişkin 29.maddesinin 1.fıkrasında, imar ve yol istikamet planlarının belediye meclisince kabul edildikten sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığına gönderileceği, adı geçen Bakanlığın bunları aynen veya değiştirerek onaylayacağı ya da değiştirmek üzere Belediyeye geri göndereceği kurala bağlanmıştır.
Maddede ilke, imar planlarının belediyelerce hazırlanmasıdır ve Bakanlığın buradaki denetimi yalnızca veyaset denetimi olup maddede öngörülen onay, planların belediye işlemi olmasını engellemez.
Bilindiği gibi kamu hukukunda ademi merkeziyet idareleri kamu yararı, kamu düzeni, kamu güvenliği ve genel sağlığın korunması gibi nedenlerle vesayet denetimine tabi tutulmuştur. Bu tür denetimin somut örneği, 6785 sayılı Kanunun 1605 sayılı Kanunla değişik 29.maddesinde görülmektedir. Bakanlığın planlar üzerindeki denetimi bir vesayet denetimidir ve bu denetimin maddede belirtilen alanlarda ve izin verdiği biçim ve ölçüde kullanılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Diğer taraftan ayni yasanın hangi hallede ilgili belediyelerin kararla rına gerek olmaksızın imar ve yerleşme planlarının Bakanlıkça yapılacağı ayrıntıları ile birlikte 26.maddesinin (b) bentinde belirtilmiştir.
Bu tür bir düzenleme, maddede belirtilen hallerde mümkün olup, 2575 sayılı Yasanın öngördüğü biçimde Bayındırlık imar ve İskan Bakanlığının düzenleyici işlemlerinden biridir.
Belirtilen nedenlerle 26.madde uyarınca oluşan planlara karşı doğrudan Danıştay’da dava açılabileceğinden Yasanın 29.maddesinin öngördüğü biçimde hazırlanan planlara karşı ise İdare Mahkemelerinde dava açılması gerekir.
2577 sayılı Kanunun 34.maddesinde ise, imar, kamulaştırma, yıkma, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkemenin taşınmaz malın bulunduğu yer idare mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden plan iptaline ilişkin olduğu anlaşılan davanın görümü ve çözümü, yukarıda açıklanan Yasa hükümleri gereğince İdare Mahkemesinin görev ve yetki alanı içinde bulunduğundan, Danıştay’da açılan bu davanın 2577 sayılı Yasanın 15.maddesinin 1/a fıkrası uyarınca görev ve yetki yönünden reddine ve Dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.