1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1984/892 K: 1985/153 T: 29/01/1985


Bakanlar kurulu kararı ile suların taşmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek saha olarak saptanan yerin dsi’nin görüşü alınmaksızın imar planında kültür, eğlence ve fuar sahası olarak belirlenmesinin yerinde olmadığı nedeniyle mahkemece imar planına yönelik davanın ehliyet yönünden reddinde isabet bulunmamakta ise de plan iptaline yönelik davanın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, uygulanması mümkün bulunmayan plana dayanılarak gerçekleştirilemiyecek bir proje için yapılan kamulaştırma işleminin mahkemece iptaline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak kamulaştırma işleminin dava açan paydaşlar yönünden iptali gerektiği.

Dava, Seyhan Nehri yatağı ile nehir taşkınından korunmak için yapılmış bulunan sağ sedde arasında yer alan davacıların paydaşı bulundukları parselin Adana Kültür, Eğlence ve Fuar sahası olarak ayrılmasını öngören imar planı ile bu plan uyarınca yapılan kamulaştırmanın iptali için açılmış, İdare Mahkemesinin 6.9.1955 günlü, 4/5827 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu kapsamına alınan taşınmazın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün olumlu görüşü alınmaksızın kültür, eğlence ve fuar sahası olarak imar planında gösterilmesi hukuken sakatlık taşımaktaysa da söz konusu yasanın getirdiği kısıtlamalar nedeniyle tarla ve bahçe olarak kullanma dışında başka türlü değerlendirilmesi ve kullanılması mümkün olmadığından imar planının mevcut durumunun davacıların taşınmazına yeni külfetler getirmediği, iptalinde davacıların menfaati bulunmadığı gerekçesiyle planla ilgili davanın ehliyetten reddine, anılan yasanın 3.maddesinin amir hükmüne rağmen kamulaştırılan taşınmaz üzerinde yapılacak tesislerin fenni mahzur taşımayacağı yolunda görüş alınmaksızın hatta projenin gerçekleştirilmesi halinde doğacak teknik ve bilimsel sakıncalar D.S.İ.İdaresince davalı belediyeye iletildiği halde bu amaçla yapılan kamulaştırma işleminin kanuna aykırı olduğundan iptaline karar vermiş, kararın iptale yönelik bölümü davalı belediye vekilince temyiz edilmiştir.

6.9.1955 tarih ve 4/5827 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Seyhan Nehrinin Adana’daki Demiryol köprüsünden denize kadar kısmında sedde bulunan yerlerde seddeler arası, sedde olmayan yerlerde yatak mihverinden itibaren sağlı sollu yüzellişer metre olmak üzere üçyüz metre genişliği haiz şeritvari saha 4373 sayılı Kanunun 1.maddesi uyarınca suların taşmasıyla su altında kalan veya su baskınlarına uğrayabilecek saha olarak tespit ve ilan edilmiştir.

Adana, Reşatbey Mahallesinde bulunan dava konusu parselin Seyhan Nehri ile taşkınların zararını asgariye indirmek için yapılan sağ seddenin arasında yer aldığı ve anılan Bakanlar Kurulu kararı ile 4373 sayılı Kanun kapsamına alındığı kuşkusuz bulunduğuna göre, sözü edilen kanunun 3.maddesindeki “Birinci madde hükümleri dairesinde tespit ve ilan edilmiş olan sınırlar içinde tesisat, inşaat veya tadilat yapmak, fidan veya ağaç dikmek yasaktır. Müsaade verilmesi, Su İşleri Müdürünün, bulunmayan yerlerde Nafia Müdürünün fenni mahzur olmadığı hakkında rapor vermiş olmasına bağlıdır.” amir hükmüne rağmen, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün görüşü alınmaksızın yapılan ve dava konusu parseli kültür, eğlence ve fuar sahası olarak gösteren 1.4.1969 onay tarihli imar planının, uygulanması mümkün değildir. Söz konusu planın İdare Mahkemesince hukuken sakatlığı ortaya konulmuş olmakla beraber, davanın bu bölümünün ehliyetten reddine karar verilmiş ve davacılar tarafından temyize konu edilmeyerek kesinleşmiş olması karşısında davanın kamulaştırmanın iptaline yönelik bölümü hakkındaki temyiz istemi incelendi:

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 14.maddesinin 4.fıkrasında iştirak veya müşterek mülkiyette paydaşların tek başına dava hakları olduğu, son fıkrasında da açılan davaların sonuçlarının dava açmayanları etkilemeyeceği belirtilmiş olup, dava konusu taşınmazın 94.054 m2.olduğu, davacılardan …’ın 15458/97290, …’ın 1478/97290 ve …’nın 8000/97290 hisseye sahip bulundukları, geri kalan hisselerin ise başka şahıslara ait olduğu anlaşıldığından, yukarıda anılan yasa hükümleri karşısında uygulanması mümkün bulunmayan plana dayanılarak gerçekleştirilemeyecek bir proje için tesis edilen kamulaştırma işleminin bu gerekçe ile davacıların hisseleri oranında iptali gerekirken tamamının iptali yasaya aykırılık teşkil etmektedir.

Bu nedenle İdare Mahkemesinin temyize konu edilen kararının kamulaştırma işleminin iptaline yönelik bölümünün bozulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.fıkrası ile 7.maddesinin son fıkrası uyarınca yukarda belirtilen gerekçelerle işlemin davacıların hisseleri ile ilgili olarak iptaline karar verildi.