1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1984/930 K: 1985/121 T: 22/01/1985


Evvelce verilen iptal kararlarından sonra yapılan parselasyon planında mevzuata aykırılık bulunmadığı.

Dava, Belediye Encümeni kararı ile onaylanan parselasyon planının ve bu plana karşı yapılan itirazı reddeden Belediye Encümeni kararının iptali isteğiyle açılmış olup Mahkemece; dava konusu parselasyon planının Danıştay Altıncı Dairesince iptal edilen parselasyon planının bir tekrarı niteliğinde olması nedeniyle işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptal edilmiş ve bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.

6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 42.maddesine göre belediyeler, imar sınırı içindeki binalı ve binasız arazi ve arsaların plan ve mevzuata uygun biçimde inşata veya tespit edilmiş olan diğer kullanma şekillerine elverişli duruma getirilmesi maksadıyla düzenlenmesi için, bunları sahiplerinin muvafakati aranmaksızın birbirleriyle, yol fazlalarıyle ve belediyeye, kamu tüzel kişilerine, kamu kurumlarına ait yerlerle birleştirerek plan ve mevzuat icaplarına göre hisseli veya hissesiz olarak yeniden parsellere ayırmaya ve bu parselleri ilgililere dağıtmaya yetkilidirler.

235 sayılı kadasro adasının 44,45(60),46,(58),47(56) sayılı parsellerinin yer aldığı imar adasının 17.6.1963 günlü, 3368 sayılı Belediye Encümeni kararıyla onaylanan 81 sayılı parselasyon planı ile İmar Kanununun 42.maddesi uyarınca d7zenlemeye tabi tutulduğu, parselasyon planının 1.6.1964 tarihinde tapuya tescil edildiği, yukarıda sözü edilen parsel maliklerinin parselasyon planının iptali isteğiyle açtıkları davalarda Danıştay Altıncı Dairesince, 6785 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin; belediyelerin parselasyon planları hazırlanırken %25 e kadar zaiyat alabileceklerine ilişkin hükmünün Anayasa Mahkemesinin 22. 11.1963 günlü, E:1963/65, K:1963/278 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle dava konusu 81 sayılı parselasyon planının dava konusu taşınmaz mallarla ilgili bölümünün iptaline karar verildiği, bu iptal kararlarına dayanılarak, Asliye Hukuk Mahkemesince 44,56,58 ve 60 sayılı kadastro parselleri ile ilgili olarak tescil edilen yeri imar parsellerinin tapusunun iptal edildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.

1963 yılında yapılan 81 sayılı parselasyon planında genel hesaplamalar plan kapsamında kalan bütün parseller dikkate alınarak yapılmış olup tüm parsellerden eşit olarak %25 oranında plan zaiyatı (düzenleme ortaklık payı) alınarak yol ve yeşil sahaya tahsis edilmiştir. Bu planla davacıya ait 235 ada, 45 (60) sayılı 502.60 m2 miktarındaki kadastro parselinden 125.60 m2 plan zaiyatı alınarak kalan 377 m2 sine karşılık 9355 sayılı imar adasının 474 m2 yüzölçümlü 7 sayılı parselinden davacıya pay verilmiş, bu parselin 97 m2 si ise düzenlemeye giren 235 ada, 14 sayılı parsel maliki … adlı kişiye tahsis edilmiş dolayısıyla tapuda 9355 ada, 7 sayılı parsel davacı ile adı geçen kişi adına tescil edilmiştir. Sözü edilen Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı üzerine tapu sicil muhafızlığınca 9355 ada, 7 sayılı parselin 474 m2 olan senet miktarından 377 m2 si 235 ada, 60 sayılı parsele gitti gösterilmiş kalan 97 m2 ise … tarafından tapu kaydının iptali hususa dava açılmadığından bu kişi adına tapu kütüğündeki kayıt süre gelmiştir. Kadastral 235 ada, 60 sayılı parselin senet miktarı 502.60 m2 dir. 9355 ada, 7 sayılı imar parseli ise 404 m2 olarak tescil edilmiştir. 81 sayılı parselasyon planının 60 sayılı parselle ilgili bölümünün iptal edilmesi sonucu parsel kadastral durumuna dönüşünce bu parsel şuyulu bulunduğu 9355 ada, 7 sayılı imar parseli üzerine oturmakta arta kalan 97 m2 lik yerde yine aynı parsel üzerinde kaldığından çelişik bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ortadan kaldırılmak ve %80 den fazla kısmı imar mevzuatına uygun olarak teşekkül etmiş bulunan 81 sayılı parselasyon planının bütünlüğünü bozmamak amacıyla Belediyece, İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 42.maddesi uyarınca 437 ve dava konusu 497 sayılı parselasyon planının yapılması yoluna gidilmiştir. Bu nedenle bu planlar adanın tamamında değil de bir kısmında yapılmıştır. %25 oranında alınan düzenleme ortaklık paylarının ise adanın yol ve yeşil alan ihtiyacına tahsis edildiği davalı idarenin savunmasından anlaşılmaktadır.

81 sayılı parselasyon planında düzenlemeye giren 235 ada, 14 sayılı kadastro parselinin 518 m2 lik bir kısmı imarın 9355 ada, 5,6,7, ve 8 sayılı parsellerine gitmiştir. Bu parsellerin 235 ada, 44,56,58 ve 60 sayılı parsellerin eski kadastral yüzölçümlerine dönüşmesi nedeniyle 81 sayılı planla 235 ada, 14 sayılı parselin gittisi olan 9355 ada, 5,6,7 ve 8 sayılı parsellerdeki 518 m2 lik yerin yok olma durumuna girdiği ve bu parselin malikinin mağdur olduğu, bu nedenle Belediye Encümeninin 2.12.1982/günlü, 14593 sayılı kararı ile onaylanan 494 sayılı parselasyon planında 235 ada, 14 sayılı kadastro parselinin kaybının 44, 56,58,60 sayılı parsellerle şuyulandırılarak giderilmeye çalışıldığı, ilan edilen ada dağıtım cetvelinde daha sonra tescil safhasında karışıklığa yol açılmaması için 14 sayılı parsel kolonunun açık bırakılarak bu parselin gittisi olan 9355 ada, 5,6,7 ve 8 sayılı parsellerin cetvelde gösterildiği, dağıtım miktarlarının değiştirilmediği, bu durumun ilan edilen dağıtım cetvelinde 235 ada, 44,56,58 ve 60 sayılı parselleri daha doğrusu plana göre tüm parselleri için hiç bir şekilde etkilemediği açıktır.

Bu nedenlerle davacıya ait 235 ada, 60 sayılı kadastro parselinden 125.60 m2 düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan 377 m2 sine karşılık 474 m2 yüzölçümüne sahip imarın 9355 sayılı adasının 29 sayılı parselinden pay verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından Dairemizin kararından söz edilerek dava konusu parselasyon planının iptal edilmesinde isabet görülmemiştir.

Öte yandan 81 sayılı parselasyon planının bir parçası olması nedeniyle bu kısmında imar mevzuatına uygun olarak bundan başka bir düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı da dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Ayrıca, davacı tarafından 1948 yılında yapılan 235 ada, 41 sayılı parselin ifraz işlemi sırasında bir kısım yerlerin yola terkedildiği buna karşın yapılan parselasyon planında tekrar %25 oranında düzenleme ortaklık payı alınmasının yasaya aykırı olduğu öne sürülmekte ise de, 1948 yılında tesis edilen işlemin taşınmaz sahibinin istemi üzerine gerçekleştiği ve özel bir nitelik taşıdığı, dava konusu parselasyon planının ise mevcut durumu imar planına uygun hale getirmek ve imar parselleri oluşturmak amacıyla 6785 sayılı Kanunun 42.maddesine göre yapılan ilk imar uygulaması olması nedeniyle bu iddia yerinde görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesi uyarınca aynı gerekçeyle davanın reddine oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU: İmar Kanununun 42. ve İmar Kanununun 42.maddesi uyarınca yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmeliğin 24.maddeleri hükümlerine göre; düzenleme sınırı içinde kalan bütün kadastro ve eski imar parsellerinin her biri için parsel fişi açılacağı, parsel fişinin tapu kayıt örneğindeki bilgilere göre doldurulacağı, anılan Yönetmeliğin 25, 27,28 ve 29.maddelerinde de, düzenleme sahası içinde kalan parseller için parsel fişinden başka “kadastro ayırma çapı” düzenleneceği, çap üzerinde parselin senet yüzölçümünün gösterileceği kadastro ayırma çaplarının Belediye Encümenlerince onaylanacağı, kadastro ayırma çaplarının tanziminden sonra durumun tapu dairesine bildirileceği, tapu daire since düzenleme alanına giren bütün parsellerin düzenlemeye tabi olduğuna dair şerh konulacağı kuralları yer almıştır.

Olayda dava konusu 494 sayılı parselasyon planının, Dairemizin kararıyla iptal edilmiş olan 81 ve 437 sayılı parselasyon planlarının tekrarından ibaret olduğu tartışmasızdır. Zira; gerek 494 sayılı, gerek 437 sayılı parselasyon planlarında tapu sicilinde kayıtlı olmayan 235 ada, 14 sayılı parselin düzenlemeye dahil edildiği açık bir biçimde ortadadır. 437 sayılı parselasyon planı ise, tapuda kayıtlı olmayan 235 ada, 14 sayılı parselin düzenlemeye dahil edilmiş olması nedeniyle Dairemizin yukarıdaki kararıyla iptal edilmiştir. Davalı idarenin Dairemizin kesinleşmiş kararları icaplarına göre işlem tesis etmesi gerekirken, iptal edilmiş olan 81 ve 437 sayılı parselasyon planlarını bir kez daha tekrarlamış olmasında hukuka ve yasa kurallarına uyarlık bulunmadığı kuşkusuzdur. Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına karşıyım.