1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1985/702 K: 1986/1021 T: 25/11/1986


Taşınmazların bitişiğindeki yerde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde yörenin Antalya çevre düzeni planı, nazım ve uygulama planları ile tarım alanı olarak belirlenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı

Dava, 7.7.1977 onay günlü, 1/25.000 ölçekli Güney Batı Antalya Çevre Düzeni planının, 30.7.1979/onay günlü, 1/5000 ölçekli nazım imar planının ve 8.5.1984/onay günlü, 1/1000 ölçekli Çamyuva uygulama imar planının taşınmazların tarım alanı olarak belirlenmesine ilişkin kısımlarının davanın özeti bölümünde belirtilen nedenlerle iptali isteğiyle açılmıştır.

Davacılara ait parsellerle komşu parseller durumunda olan 260 ve 261 parsel sayılı taşınmazlar için açılmış olan Danıştay Altıncı Dairesinin 1985/545 esas sayısında kayıtlı davada 13.6.1986/gününde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda özetle, dava konusu parsellerin 7.7.1977 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren 1/25000 ölçekli Güney Batı Antalya Çevre Düzeni planında tarım alanı olarak korunan alan içinde kaldığı, 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının temel yaklaşımının kıyıya paralel olan yaklaşık 200-450 m. genişliğinde bir şeridi yerleşim alanı (turistik tesis ve ikinci konut alanı) olarak ayırmak onun gerisindeki alanları tarım alanı ve orman alanı olarak korumak olduğu, davacının parsellerinin yerleşim alanı dışında tutulan bu yeşil bant içinde yer aldığı, bir bölgenin turizm alanı olarak ilan edilmesinin orada hiçbir tarım alanının bulunmamasını gerektirmeyeceği, tersine birbirinin gelişmesini sağlayacak turizm ve tarım sektörlerinin arazı uygunsa bir arada bulunmalarında yarar olduğu, çok geniş bir alanı kapsayan Güney Antalya Turizm Gelişim projesi kapsamında da tarımsal alanların verimliliklerini artıracak şekilde organize edilmesi, teşvik edilip korunmasının planın ana ilkelerinden biri olduğu, nitekim, 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı esas alınarak hazırlanan 30.7.1979/onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında da yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda aynı alan için bazı önlemler getirdiği, bugünkü haliyle derenaj bozukluğu nedeniyle tarıma elverişli bulunmayan ve 5. sınıf tarım toprağı niteliği gösteren alanın tarıma açılabilmesi için planda bugünkü dere yatağının kanal içine alınarak taşkınların kontrol edildiği, böylece alanın tarım potansiyelinin geliştirildiği, ayrıca yine 1/5000 ölçekli nazım planda gerekli önlemler alınmadan taşkın alanlarında ve taban suyu yüksek alanlarda yapı yapılamayacağı hükmünün getirildiği, 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında öngörülen “Tarım alanı” olarak yerleşim alanı dışında tutma kararının, 1/5000 ölçekli nazım planda ve 8.5.1984/tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren 1/1000 ölçekli planda aynen devam ettiği, plan kararlarında tutarlılık ve kararlılık gözlendiği dava konusu alan ve çevresinin bu günkü haliyle taşkın alanı görünümünde olduğu, zemin suyu seviyesinin yüzeye varacak kadar yüksek olmasının bu alanda gerek inşaatların gerekse kanalizasyon sisteminin yapılması sırasında çok önemli sorunlar yaratacağı, böyle bir alanın (turistik tesis veya ikinci konut olarak) yerleşime açılması halinde sağlıklı bir yaşam çevresi oluşturmak için gerekli maliyetlerin çok yüksek olacağı, bununda kamu yararını zedeleyen bir durum yaratacağı, planlarda gösterildiği gibi dava konusu alanın tarım alanı olarak kullanılabilmesi için de yine derenaj bozukluğunun giderilmesi yönünde bazı önlemler alınması gerekmekteyse de bu maliyetler yerleşime açılabilmesi için gerekli maliyetlerden çok daha düşük düzeyde kalacağından bu alanın tarım alanı olarak gösterilmesinin planlama teknikleri bakımından da yerinde bir karar olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle komşu parseller için düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte incelenmesinden dava konusu parselleri tarım alanı olarak belirleyen planların şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verildi.