6785 sayılı imar kanununun 20.maddesine göre verilen para cezaları nitelik olarak mali yüküm olduğundan, alacağın aslının dava konusu edilmiş olması halinde bunların tahsiline geçmeden önce yargı organının kararının beklenmesi gerektiği
Dava, 6785 sayılı Yasanın 20.maddesi uyarınca verilen para cezasına ilişkin olarak düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi kararıyla, alacağın dayanağı olan belediye encümeni kararının iptal edilmiş olması nedeniyle ödeme emrinin de iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6785 sayılı Yasanın 20.maddesi uyarınca verilen para cezaları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1.maddesinin şumulü içerisinde bir amme alacağı olup; bu tür alacakların tahsilininde bu kanun hükümleri uyarınca yapılacağı kesindir.
Söz konusu yasanın cebren tahsile takip esaslarını düzenleyen 54 ve müteakip maddelerinin tetkikinden de anlaşılacağı üzere bir amme alacağının konusu ne olursa olsun cebren tahsilata geçilebilmesi bir başka ifade ile amme alacağının tahsili için ödeme emri çıkarılması ancak ödeme emrine konu olan alacağın kesinleşmesi halinde mümkündür. Bir amme alacağının iptal ya da vergi davasına konu olmasının, kesinleşmesi yönünden farklılık gösterildiğinin kabullenilmesini yasa koyucunun amacı ile bağdaştırmak mümkün değildir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27.maddesinin 1.fıkrasında “Danıştay’da veya İdari Mahkemelerde İdari dava açılması veya kanun yollarına başvurulması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz” hükmü, 8.fıkrasında ise “vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur.” hükmü yer almaktadır.
Bu iki fıkranın birlikte incelenmesinden 1.fıkranın genel olarak iptal davalarına ilişkin olduğu, konusu bir amme alacağı olan iptal davaları yönünden yasada bir boşluk olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
6785 sayılı Kanunun 20.maddesine göre verilen para cezası her ne kadar vergi resim ve harç değilse de niteliği itibariyle bir mali yüküm olduğundan, alacağın aslının dava konusu edilmiş olması halinde bunların tahsiline geçmeden önce yargı organının kararının beklenmesi yasa koyucunun amacına ve adalet ilkelerine daha uygun düşer.
Açıklanan nedenlerle Temyiz edilen İdare Mahkemesi kararında, sonuç itibariyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına karar verildi.
Dava, 6785 sayılı İmar Kanununun 20.maddesi uyarınca verilen para cezasının tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali dileğiyle açılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37.maddesi alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda, hususi kanunlarda ödeme zamanı tespit edilmemiş olanların, Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ve ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu, 55.maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları hususunda bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabileceği hükme bağlanmıştır.
6785 sayılı Yasanın 20.maddesinde “durdurma emrinin tebliğinde mal sahibi her ne suretle olursa olsun inşaata devam edemez. İnşaata devam edildiği takdirde mal sahibinden durdurma emrinden sonra yapılmış bulunan kısımların belediyece re’sen takdir edilecek maliyet bedeli kadar para cezası alınmasına encümence karar verilir” kuralı yer almıştır.
Sözü geçen yasa kuralı uyarınca yapılan masrafın ilgililerden tahsili yolundaki belediye işlemleri, kesin ve yürütülmesi zorunlu idari tasarruflar olup, bu işlemler hakkında menfaati ihlal edilenler tarafından idari yargıda dava açılabilir. Tahsilatın durdurulması ise ancak idari işlemin usulüne uygun olarak geri alınması veya idari işlem hakkında yargı yerinde yürütmenin durdurulması ya da iptal karar verilmesi ile mümkündür. İşlem hakkında yalnızca idari yargıda dava açılmış olması kararın uygulanmasını durdurmaz.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27.maddesinin 8.fıkrasında yer alan “… ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur” kuralı ancak vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümle ilgili cezaları kapsamaktadır. Dava da söz konusu olan para cezası ise bu nitelikleri taşımadığından anılan kuralın olayda uygulanması mümkün değildir.
Nitekim bir vergi Mahkemesince veriden ısrar kararı üzerine konu Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca görüşülmüş ve … sayılı kararla aynı gerekçelere dayanılarak ısrar kararının onanmasına karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerekirken iptali yolundaki Mahkeme kararının bozulması gerekeceği oyu ile karara karşıyım.