1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1986/1216 K: 1986/1225 T: 24/12/1986


İlk bilirkişi raporu ve ek rapor uyuşmazlığı yeterince açıklığa kavuşturmuş bulunduğundan, bu konuda mahkemece ikinci bir bilirkişi incelemesi yoluna gidilmesinde isabet görülmediği, keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu çok yoğun yapılaşma getiren dava konusu imar planı değişikliği işlemi ile buna dayalı tevhit işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığı

Dava, parsellerin tevhidine ilişkin işlem ile sözü edilen parsellerle ilgili mevzii imar planı değişikliğinin iptali isteğiyle aynı pafta ve adadaki komşu parsellerdeki apartmanların yöneticileri ve bazı kat malikleri tarafından açılmış, İdare Mahkemesinin, dava dilekçesinde davacı olarak gösterilen …’in sonradan verdikleri dilekçelerle davacı olmadıklarını bildirmiş olmaları nedeniyle bu kişiler yönünden davanın açılmamış sayılmasına; 47 parseldeki Birol Apartmanının yöneticisi sıfatıyla kendi adına asaleten ve bazı kat maliklerine vekaleten Ali Esat Birol 24 parseldeki Ersoy Apartmanının yöneticisi sıfatıyla kendi adına asaleten ve bazı kat maliklerine vekaleten Hüsrev Yürür tarafından dava açılmışsa da Kat Mülkiyeti Kanununun 35.maddesinde, kat mülkiyetine ilişkin sadece borç ve yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava açma yetkisinin Yöneticinin görevleri arasında olduğu, bu konuda kat maliklerinin verdiği yetkiye dayanarak dava açamıyacağı gerekçesiyle yöneticiler dışındaki kat malikleri yönünden davanın ehliyetten reddine, Ali Esat Birol ve Hüsrev Yürür’e hasren incelenen davanın ise, Mahkemenin kararı üzerine yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda İstanbul Teknik Üniversitesinden seçilen bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve yine aynı bilirkişilerden istenen ek raporun konuyu açıklığa kavuşturmaması üzerine yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek bu kez Yıldız Üniversitesinden seçilen bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, üç parselin tevhidinin meydana gelen 55 sayılı parselde mevzii imar planı yapılması açısından planlama ve uygulama tekniğinin bir gereği olarak yerine getirildiği, bu nedenle yapılan tevhit işleminin şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olduğu, İmar ve İskan Bakanlığının 22.2.1979 tarihli, 1/25000 ölçekli planın nazım plan olmadığı, çatı ya da çekme katların tam kata iblağı ile ilgili Bakanlık onaylı kararın imar planları Düzenleme Tarzları ve Teknik Şartları’na uymasının söz konusu olamıyacağı, iptali istenen 13.12.1984/onay günlü, 1/500 ölçekli Vali Konağı devamı mevzii imar planı ile getirilen yapı imar düzenleri ve 55 sayılı parsele verdiği imar hakları bakımından bir bütün olarak şehircilik-planlama ilkelerine uygun olduğu belirtildiğinden anılan rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, ve bu kararın davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kısmı dışındaki bölümü davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemenin 20.5.1985/günlü kararı üzerine uyuşmazlık konusu taşınmazın yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Öğretim üyelerinden Prof. … Prof.Dr. … Doç.Dr. …’ın katılmasıyla oluşan bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda özetle, dava konusu 779 ada, 27, 28, 35 sayılı parsellerin 17.2.1954 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım planda konut bölgesi içinde kaldığı, 3.9.1965 onay tarihli 1/500 ölçekli uygulama planında 779 sayılı yapı adasında Maçka Caddesi boyunca genellikle mevcut bina derinlikleri esas alınarak ve 21.50 m. yükseklik verilerek bitişik nizam öngörüldüğü, aynı ada Abdi İpekçi Caddesi boyuncu bazen ikiz, bazen ayrık nizamda bahçeli bloklar önerildiği ve 21.50 m. yükseklik verildiği, Abdi İpekçi Caddesi ucunda 35 ve 28 sayılı parseller üzerine de 4 m. yüksekliğe sahip birbirleri ile irtibatlı 3 bina öngörüldüğü, 27 sayılı parseldeki binanın korunduğu 13.12.1984/onay tarihli mevzii imar planında ise, 27, 28 ve 35 sayılı parsellerin tevhidi ile bu parseller üzerinde 24.50 m. yüksekliğinde bir blok önerisi geliştirildiği, 27 parseldeki mevcut bina nazara alın madan ön cephe hatının Maçka Caddesine dayandırıldığı, arka cephesi Abdi İpekçi Caddesinden 3 m. çekilmek, yan bahçe mesafesi 3 m.bırakılmak şartı ile tüm 27 sayılı parsel derinliğini içine alan bir blok önerisi yapıldığı, şehircilik planlama ilkelerine göre ancak iki yolun kesim yerindeki köşelerde görünüşü ve silveti tamamlayan arka bahçe bırakılacak şekilde bitişik nizam tekliflerinin yapılmasının uygun olduğu 27, 28, 35 sayılı parseller köşe parseli oluşturmadığı halde 13.12.1984/onay günlü, planda sanki söz konusu üç parseli, köşe parseli imiş gibi bir derinlik verilip, devamlılık gösteren bir arka bahçe gözetilmeden önerinin geliştirildiği, halen parseller üzerinde bulunan büyük ağaçların planda göz önüne alınmadığı, 3.9.1965 onay tarihli planda 28 ve 35 sayılı parseller üzerindeki öneriler ne kadar az yoğun ise 13.12.1984/onay tarihli planda 27, 28, 35 sayılı parseller üzerinde tevhit yapılarak geliştirilen önerinin de o derece yoğun olduğu, bu yoğunluğun kitle derinliği ile artarken, çevrede 21.50 m. yükseklikteki binalara nazaran verilen 24.50 m.yükseklikle giderek daha arttığı, ayrıca yakın çevrede bulunan parsellerdeki yüksekliğe göre bir sivrilme meydana geldiği, bu durumunda yapı adasının görünüşünü ve siluetini çok bozduğu, konut bölgesi içinde yaklaşık 40 m. derinlikte, en orta yerinde 25 m.ye varan genişlikteki blokun içinde yer alacak üniteler düşünüldüğünde 13.12.1984/onay tarihli teklifin olumlu bir çözüm olmadığı, köşe parsel ile tevhidi yapılmış parsel arasındaki boşluğun Maçka Parkından görünüşü olumsuz etkileyeceği, köşe binası olmadığı halde bir taraftan bitişik, bir taraftan ayrık hali ile yapılaşmadaki tekniğe uymadığı ve biçimlenmekte de sürekliliğin kaybolduğu, Maçka Caddesi üzerinde belirlenmiş olan arka cephe hattının bozulduğu, sonuç olarak 27, 28, 35 sayılı parsellerin tevhidi suretiyle meydana gelen parsel için 13.12.1984/onay günlü plan ile getirilen imar durumunun şehircilik planlama ilkelerine göre çevre ve sağlık koşullarına uymadığı, çok yoğun olduğu, ve yükseklik itibariyle de çevresine uymadığı, konut alanlarında bu boyut ve yoğunlukta planlanacak bloklarda arka bahçe ve iç aydınlıkların plandaki ölçülerde yapılması halinde sağlıklı bir çözüm elde edilmesinan olanaksız olduğu, söz konusu plan değişikliğinin imar planı düzenleme ilkelerine ve şehircilik esaslarına yeterince uygun olmadığı, yeni bir düzenleme yapılması gerektiği belirtilmiş bulunmaktadır.

Sözü edilen bilirkişi raporuna davalı Belediye Başkanlığı tarafından yapılan itirazda, 13.9.1965 onay günlü, 1/500 ölçekli planda Maçka Caddesi boyunca yüksekliklerin 21.50 m. + Çekme Kat olup daha sonra İmar ve İskan Bakanlığınca 22.2.1979/onay günlü, 1/25000 ölçekli imar planı ile çekme katların tam kat haline getirildiği, H=24.50 m. olduğu, bu nedenle dava konusu parseldeki 24.50 m. yüksekliğin bir sivrilme meydana getirmeyeceğinin öne sürülmesi üzerine aynı bilirkişi kurulundan istenilen ek raporda da 1965 onay tarihli uygulama imar planında anılan yöre için verilen yüksekliğin 21.50 m. olduğu ve bunun halen yürürlükte bulunduğu, idari vesayet makamı olan Bakanlığın çatı katların tam kata iblağı hakkındaki kararına göre eğer bu yörede çatı katı olan binalar varsa, bunların çatı katlarının tam kata iblağ edilebileceği, çatı katı olmayan ve yüksekliği 21.50 m.olan yapıların buna dayanarak binalarına yeni bir kat ilave edemiyecekleri, çatı katlarını tam kata iblağ edip 21.50 m. yüksekliği 24.50 m. yapanların da binalarını yıkıp yeniden inşa ederlerse 24.50 m. değil 21.50 m. yükseklikte yapabilecekleri, çatı katları tam kata iblağ ederek 24.50 m. yükseklikte olan binaların yarı ömürlerini doldurdukları, yeniden 21.50 m. olarak teşekkül edecekleri ve söz konusu plan değişikliği ile 24.50 m. yükseklik verilen dava konusu yapının diğerleri arasında bir sivrilme meydana getireceği, çatı katların tam kata iblağı ile oluşan fiili durumun taraflara yasal bir hak tanımayacağı, ilgili belediyenin fiili durumu göz önüne alarak tüm imar adasında 24.50 m. yüksekliği kabul eden bir plan değişikliği yapmamış olduğu, sadece dava konusu yer için plan değişikliği yaparak, 24.50 m. yükseklik getirdiği, imar adasındaki diğer parsellerin tümünü 21.50 m. yükseklikte bıraktığı, öte yandan dava konusu parsel bir köşe parsel olmaması nedeniyle bu parsele 13.12.1984/ onay tarihli planla verilen tüm parsel derinliğince devam eden ve her iki caddeye cephesi olan tek bir blok şeklindeki yapı izninin planlama ilkeleri yönünden yanlış olduğu, Maçka Caddesine bakan kısımda bitişik nizam, Abdi İpekçi Caddesine bakan kesimde ise ayrık nizam esasları geçerli bir blok düzeninin çevreye uyum yönünden gerekli olduğu, iki blok arasında kalan arka bahçenin de Abdi İpekçi Caddesi ile dışa açılmasının mümkün olduğu ve bunun Maçka Parkından görüşüde olumlu etkileyeceği açıklanmıştır.

Yukarıda içeriği özetlenen ilk bilirkişi raporu ve ek rapor dava konusu uyuşmazlığı yeterince açıklığa kavuşturmuş bulunduğundan bu konuda Mahkemece ikinci bir bilirkişi inceleme yapılması yoluna gidilmesinde isabet görülmemiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle ilk bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ve ek raporun birlikte incelenmesinden, her yönüyle çok yoğun yapılaşma durumu meydana getiren dava konusu imar planı değişikliği işlemi ile buna dayalı tevhit işleminde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesince verilen kararın davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kısmı dışındaki bölümünün bozulmasına, uyuşmazlığın niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler dava hakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.bendi uyarınca davacılardan Ali Esat Birol ve Hüsrev Yürür’e hasren işin esasının incelenmesine geçilerek dava konusu 1/500 ölçekli 13.12.1984/onay günlü mevzi imar planı değişikliğiyle, buna dayalı tevhit işleminin iptaline karar verildi.

KARŞI OY: İdare Mahkemesinin 20.5.1985/günlü, kararı üzerine uyuşmazlık konusu taşınmazın yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. … Prof.Dr. … ve Doç.Dr. …’ın katılmasıyla oluşan bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda, dava konusu olan 27, 28 ve 35 sayılı parsellerin tevhidi suretiyle meydana gelen parsel için 13.12.1984/onay tarihli plan ile getirilen imar durumunun şehircilik planlama ilkelerine göre çevre ve sağlık koşullarına uymadığı, çok yoğun olduğu ve yükseklik itibariyle de çevresine uymadığı yeni bir düzenleme gerektiği; yine aynı Mahkemenin 30.10.1986/günlü kararı üzerine ikinci kez yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda Yıldız Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden Prof. …, Doç.Dr. … ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müd*r* Prof. …’nin katılmasıyla oluşan bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda ise, üç parselin tevhidinin, meydana gelen 55 sayılı parselde mevzii imar planı yapılması açısından planlama ve uygulama tekniğinin bir gereği olarak yerine getirildiği, çatı katların tam kata iblağı hakkındaki Bakanlık kararı tüm İstanbul Belediye sınırları içinde kalan alanlarda geçerli olduğundan dava konu su parsellerdeki uygulamanın getireceği yoğunluğun tartışmasının böyle bir büyüklük içinde anlamını yitirdiği, iptali istenilen planın getirdiği yapıdüzenleri ve 27, 28 ve 35 sayılı parsellerin tevhidi ile oluşan 55 sayılı parsele verdiği imar hakları bakımından şehircilik-planlama ilkelerine uygun bulunduğu belirtilmiştir.

İki rapor arasında açık bir çelişki bulunmaktadır. Bu durumda üçüncü bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davanın sonuçlandırılması zorunludur. Açıklanan nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına karşıyım.