Davacıların inşaatının bitişik parseldeki yapıya zarar vermesi üzerine bu yapı sahibinin adliye mahkemesinde davacılar aleyhine açılan dava sonucu tazminata hükmedilmiş ve bu kez davacılarda idare mahkemesinde açtıkları davada bu tazminatın ödenmesine mevzuata aykırı inşaat ruhsatı verilmek suretiyle belediyenin sebep olduğunu öne sürdüklerinden davanın bir rücu davası olması, idari dava türleri arasında böyle bir dava türü bulunmaması nedeniyle davanın görev yönünden reddi
Dava, ruhsata uygun biçimde yapılan inşaattan dolayı bitişik binada meydana gelen hasar nedeniyle bu bina sahibinin adli yargı yerinde açtığı dava sonucunda davacının meblanın 2.647.000 lira tazminata mahkum olması üzerine, söz konusu zararın anılan inşaata belediyece ruhsat verilmesinden doğduğu öne sürülerek ödediği paranın belediyeden alınarak kendilerine verilmesi isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince 2577 sayılı Yasanın 12.maddesinde ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a, İdare ve Vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine bu husustaki kararların veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri, bu halde de ilgililerin 11.madde uyarınca idareye başvurma haklarının saklı kalacağı kuralının yer aldığı, davanın davalı Belediye Başkanlığınca verilen inşaat ruhsatından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmış bir tam yargı davası olduğu, inşaat ruhsatının 29.4.1980/gününde verildiği, bu rahsata dayalı inşaatın Kasım 1981/de tamamlandığı, davanın ise yukarıda anılan Yasa kuralında öngörülen işlemin tebliği ya da icra tarihinden itibaren altmış günlük süre geçirildikten sonra 23.5.985 gününde açılmış olduğu, davacının bu zararı en geç 18.2.1983/gününde Asliye Hukuk Mahkemesinde aleyhine açılan dava üzerine öğrendiğinin kabulü halinde de yine dava açma süresinin geçirilmiş olduğu, öte yandan 2577 sayılı Yasanın 2.maddesinde idari dava türleri sayılmış olup, adli yargıda tazminata mahkum olunup, bu tazmınatın içeriği olan zararın doğumuna idarenin sebep olduğu ileri sürülerek söz konusu tazminatın ödenmesi için rücu davası niteliğinde bir davanın açılması mümkün bulunmadığından Yargıtay 4.Hukuk Dairesi kararı ile onaylanarak kesinleşen karar üzerine genel dava açma süresi içerisinde açılmış olduğu kabul edilerek davanın esasının incelenemiyeceği gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde; İdari dava türleri iptal davaları, tam yargı davaları ve genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiş, 12. ve 13.maddelerinde de ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem veya eylem dolayısıyla idari yargı yerlerinde tam yargı davası açabilecekleri kurala bağlanmıştır.
Olayda ise, zemini killi ve yumuşak olan davacılar parselinde zemin durumu değerlendirilmeden, daha az katlı yapılaşmaya izin verilmesi gerekirken 6 katlı yapılaşma ruhsatı düzenlenmesi, bu tür zemin yapısına sahip olan yerlerde yapılacak inşaatlarda kazık temel sisteminin uygulanması gerekirken, bu sistem uygulanmadan kısa sürede inşaatın tamamlanması üzerine zeminine uygun olmayan bu inşaattaki oturmalar nedeniyle komşu parselde yer alan bitişik nizamdaki yapıda hasar meydana geldiği Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan tesbit sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır.
Davacıların verilen ruhsatla yaptıkları inşaattan dolayı kendilerinin doğrudan uğradıkları bir zarar söz konusu değildir. Tersine normalden daha fazla katlı bir bina yapma imkanı tanınmıştır. Davacılar inşaatının bitişik parseldeki yapıya zarar vermesi üzerine bu yapı sahibinin Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davası sonucunda verilen ve Yargıtay’ca da onaylanarak kesinleşen karar uyarınca bitişik yapı sahibine 2.674.000 lira tazminat ödemek durumunda kalmış olup, İdare Mahkemesinde açmış olduğu davada, bu tazminatı ödemesine mevzuata aykırı inşaat ruhsatı verilmek suretiyle belediyenin sebep olduğunu öne sürerek komşu yapı sahibine ödediği bu paranın belediyeden alınarak kendisine verilmesini istemektedir. Dolayısıyla bir rücu davası söz konusudur. 2577 sayılı Yasanın 2.maddesinde sayılan idari dava türleri arasında ise böyle bir dava türü bulunmamaktadır. Rücu davası niteliğindeki bu davanın idari yargıda görülüp çözümlenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesince 2577 sayılı Yasanın 14.maddesinin 3.bendinde belirtilen sıra gözetilmeksizin davanın görevden reddi yerine süre yönünden reddedilmesinde isabet görülmediğinden, temyize konu kararın bozulmasına, uyuşmazlığın niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler dava hakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden 2577 sayılı Yasanın 49.maddesinin 2.fıkrası uyarınca incelenen davanın yukarıda belirtilen nedenlerle anılan Yasanın 15.maddesinin 1-a bendi uyarınca görev yönünden reddine karar verildi.