Mimari projelerin mimarlar, statik projelerin de mühendisler tarafından imzalanması gerektiği
Dava, belediyenin, mimari projelerin mimarlar tarafından, statik projelerin mühendisler tarafından imzalanması şeklindeki uygulamasına itiraz edilerek bu uygulamanın sona erdirilmesi ve inşaat mühendislerinin de eskiden olduğu gibi mimari projeyi imzalamalarına olanak verilmesi yolundaki isteği reddeden davalı Belediye işleminin iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, 6785 sayılı İmar Kanununun konuyu düzenleyen 14.maddesinde mimar ve mühendislerin çalışma alanlarını ayıran emredici bir hüküm bulunmadığı, Kanunda böyle bir hüküm yer almadığına göre idare tarafından meslek grupları arasında bir ayırıma gidilmesinin de söz konusu olamıyacağı, her ne kadar madde hükmünde “ihtisas ve iştigal mevzularına göre” denilmekte ise de, bu hükmün amacının, yapılarla ilgili plan ve projeler için inşaatla ilgili olmayan mimar ve yapının nev’ine, ehemmiyetine ve büyüklük derecesine göre proje ve eklerinin tanziminin ve inşaatın kontrolünün 38.maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılmasının zorunlu olduğu, 38.maddesinde halihazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve bunların uygulanmasının fenni mesuliyetini, uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ve şehir plancılarının deruhte edecekleri, yapıların mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri uzmanlık konularına ve ilgili Kanunlarına göre mühendisler ve mimarların deruhte edecekleri öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen Yasa kurallarından da anlaşılacağı üzere mimari projelerin hazırlanması ve uygulanmasındaki fenni sorumluluğun mimarlık eğitimi görmüş fen adamlarınca, statik ve tesisat plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanması ve uygulanmasındaki fenni sorumluluğun ise mühendislik eğitimi görmüş fen adamlarınca yerine getirilmesi gerekmektedir.
Günümüzde her alanda uzmanlaşmaya gidilmesi ve yapılacak işlerin uzman lar vasıtasıyla yerine getirilmesi özellikle mühendislik ve mimarlık alanında yeterince yetişmiş eleman bulunan ülkelerde gerekliliktir. Bunun yanısıra mühendislik ve mimarlık eğitimi veren üniversitelerde mühendislik ve mimarlık fakültelerinin ayrı ayrı kurulduğu, mimarlık alanında mimarı, mühendislik alanında statik dersinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Birbirleriyle bağlantılı olmakla birlikte uzmanlık ve çalışma sahaları tamamen ayrılmış iki ayrı formasyona göre yetiştirilmiş olan mimarlar ile inşaat mühendislerinin kendi sahalarında memleket hizmetlerinde bulunmaları halinde azami verim alınacağı ve nitelikli yapı üretebileceği açıktır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, mimari projelerin mimarlar, statik projelerin mühendisler tarafından hazırlanması yolundaki davalı belediye işlemini iptal eden temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet görülmediğinden anılan mahkeme kararının bozulmasına, uyuşmazlığın niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler dava hakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.fıkrası uyarınca işin esasının incelenmesine mühendisleri (Ziraat ve Elektrik Mühendisleri veya iç mimar gibi) konunun dışında tutmak olduğu, uyuşmazlık konusu olaya benzer bir konunun daha önce Danıştay’a intikal ettiği, Danıştay 3.Dairesinin 23.11.1964 günlü, E:1964/147, K:1964/117 sayılı istişari kararında da aynı görüşün benimsendiği, uyuşmazlığın çıktığı tarihe kadar inşaat mühendislerinin statik proje yanında mimari projeleri de yapmaya devam ettikleri ve imzaladıkları dikkate alındığında konunun teknik yönden herhangi bir sakıncası olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
5.8.1983/günlüm, 66 sayılı ve 16.9.1983/günlü, 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235/7303 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun “Birliğin kuruluş amacı” başlığını taşıyan 2. maddesinde, bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurulmasına karar vermek birliğin kuruluş amaçları arasında sayılmış ve aynı Kanunun 14.maddesinde de her ihtisas şube sinin yalnız bir oda açacağı, ihtisas ve iştigal mevzuları ayrı olan mühendis ve mimarların ancak ihtisas ve iştigal mevzularının taalluk ettiği odaya kaydolunacakları belirtilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 8.maddesinde, belediyelere karşı yapının fenni mesuliyetini üzerine alan meslek mensuplarının yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmaya mecbur oldukları; aynı Kanunun 13.maddesinde, yapının neyine ehemmiyetine ve büyüklük derecesine göre proje ve eklerinin tanziminin ve inşaatın kontrolünün selahiyetli meslek mensuplarına yaptırılmasının zorunlu olduğu; yine aynı Kanunun 14.maddesinde de, imar planları ile bunların tatbikat planlarının ve halihazır haritalarının mimari, statik ve tesisat plan, proje resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların tatbikatındaki fenni mesuliyetlerini ihtisas ve iştigal mevzularına göre, yüksek mimar ve mühendislerin deruhte edecekleri kurala bağlanmıştır.
9.11.1985/gününde yürürlüğe giren 3194 sayılı İmar Kanununun 28.maddesinde, yapının fenni mesuliyetini üzerine alan meslek mensuplarının yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmaya mecbur oldukları, geçilerek aynı nedenlerle davanın reddine karar verildi.