1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1986/893 K: 1986/747 T: 25/09/1986


Düzenleme sahası olarak belirlenen bölgedeki parsellerin üzerinde yapılaşma olması, tevhit, ifraz yada terkle imar planına uygun hale gelebileceği nedeniyle bu parsellerin düzenleme dışında bırakılarak davacıya ait parselin de bulunduğu bir takım parsellerin parselasyona tabi tutulmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı

Dava, taşınmazı da içeren 162 nolu parselasyon planı ile bu plana yapılan itirazın reddine ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesinin kararıyla 110 ve 168 parsel sayılı taşınmaz sahiplerinin başvurusu üzerine 7272 ve 7273 adanın düzenleme sahası olarak seçildiği ancak bu sahadaki bazı parsellerde yapılaşma olması, tevhit, ifraz ve yola terkle imar planına uygun hale gelebileceği görülen parsellerin düzenleme dışı bırakıldığı, davacının parselinin ise bu yolla imar planına uygun hale getirilmesinin mümkün olmaması nedeniyle düzenleme alındığı, davacıya 868 m2 olan kadastro parseline karşılık %20 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra 691 m2 olan 7272 ada, 1 parselin bağımsız olarak verildiği, yapılan işlemlerde 6785 sayılı yasanın 42.maddesi ile ilgili yönetmelik kurallarına aykırılık bulunmadığı nedeniyle dava reddedilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu işlemin iptali istemi ile açılan davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının onanmasına oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY: Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6785 sayılı yasanın 42.maddesi uyarınca yapılacak arazi ve arsa düzenlemeleri hakkındaki yönetmeliğin 5. maddesindeki, düzenleme sahasının genellikle müstakil bir imar adasından daha küçük olamıyacağı, ancak yapı adasının büyük bir kısmının imar mevzuatına uygun bir şekilde teşekkül etmiş olması nedeniyle yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bulunmaması ve diğer kısmında bir kaç taşınmaz malın tevhit ve ifrazı yoluyla imar ve yol istikamet planı ile imar mevzuatına uygun imar parselleri elde edilmesinin mümkün bulunması halinde adanın geri kalan parsellerinin müstakil bir düzenlemeye konu olabileceği kuralına karşın, düzenlemeye tabi tutulan adaların düzenleme dışı bırakılan bölümlerinin düzenlemeye alınan kısımlarından daha küçük olduğu, bir başka deyişle maddede sözü edilen “yapı adasının büyük bir kısmının imar mevzuatına uygun bir şekilde teşekkül etmiş olması” koşulunun var olmadığı, tersine adanın düzenleme dışı bırakılan bu bölümünde de tevhit ve ifraz yoluna gidilmesi gerektiğinden söz konusu adalarda kısmi düzenleme yapılmasında imar mevzuatına uyarlık bulunmadığından, parselasyon işlemine karşı açılan davayı reddeden temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına karşıyız.