İdare mahkemesince işin esasının incelenerek yıkma işleminin hukuka uygun olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre davalının tazminata hak kazanıp kazanmadığının tespiti gerekir.
İstemin Özeti: …, … Mah. 295 pafta, 1892 ada, 32 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının yıktırılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 17.227.500 lira zararın tazmini isteğiyle açılan davanın reddi yolundaki İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 4.12.1986/günlü, E: 1985/241; K: 1986/653 sayılı kararının; yıkma işlemine karşı açılan dava kesinleşmeden karar verilmesinde isabet bulunmadığı, haksız fiilin vukuundan itibaren yasal süresi içinde tazminat davasının açılmış olduğu, davanın devamı sırasında davacılardan … vefat ettiğinden bu durum Mahkemeye bildirilmiş olduğundan sağ kalan 1/2 hisse sahibi davacı aleyhine 1/2 oranında avukatlık ücreti takdir edilmesi gerekirken reddedilen davanın tüm avukatlık ücretinin sağ kalan davacıya yüklenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Türk Milleti Adına Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra temyiz isteminin süresinde olduğu görülerek işin gereği düşünüldü: Dava, …, … Mah. 295 pafta, 1892 ada, 32 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının yıktırılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 17.227,500 lira zararın tazmini isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, ilgililerin idarenin yaptığı işlemler nedeniyle doğduğunu iddia ettikleri zararlarının tazminini isteyebilmeleri için, işlemin hukuka aykırı olması, idarenin işlem tesisinde hizmet kusurunun bulunması ve işlemle zarar arasında illiyet bağının bulunması gerektiği, dava dosyasının ve Mahkemenin 1986/193 esas sayısında kayıtlı dosyanın incelenmesinden; davacının yapısının 24.5.1985/günlü rapora dayanılarak yıktırıldığı, davacının bu raporun iptali istemiyle açmış olduğu davanın süre yönünden reddedilmesi nedeniyle işlemin hukuka aykırılığı, dolayısıyla davacının haklılığı belirlenemediğinden tazminat istemine dayanak yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 12. maddesinde; ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay`a ve İdare ve Vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri kurala bağlanmış olup, işlemin hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanmamış olması bu işlem dolayısıyla açılan tam yargı davasının reddini gerektirmemektedir.
Dava konusu olayda da İdare Mahkemesince işin esasının incelenerek yıkma işleminin hukuka uygun olup olmadığı belirlenmek suretiyle sonucuna göre davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususunun tesbiti gerekirken, yıkma işlemine karşı açılan davanın süre yönünden reddedilmesi nedeniyle işlemin hukuka aykırılığı belirlenemediğinden tazminat istemine dayanak yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan davanın devamı sırasında davacılardan …`nın öldüğü davacılar vekilinin 14.3.1986/günlü dilekçesinden anlaşılmakta olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 26. maddesine göre davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar bu davacı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve temyiz isteminde bulunan diğer davacı … ile ilgili olarak davanın esası hakkında karar verilirken ve avukatlık ücretine hükmedilirken bu davacının uyuşmazlığa konu yapının 1/2 oranında paydaşı olduğunun göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 4.12.1986 günlü, E: 1985/241; K: 1986/653 sayılı kararının BOZULMASINA, 19.1.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.