1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1987/376 K: 1987/818 T: 16/09/1987


Parselasyon işlemi sırasında genel hizmetlere ayrılan yerler için %35’e kadar düzenleme ortaklık payı alınabileceği, genel hizmetlere ayrılan kısımlar hesaplanmasından mutlak olarak %35 oranında pay alınamayacağı gibi parselasyon işleminin hibe koşuluna bağlanamayacağı

Dava, taşınmazın düzenlemeye tabi tutulabilmesi için %50’sini hibe yoluyla katılma payı olarak alınmasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince;3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesinin ilgili belediyelerin düzenlemeye tabi tuttukları arazi ve arsaların dağıtımı sırasında düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışlarına karşılık bu taşınmazlardan ortaklık payı düşebileceklerini öngördüğü, ancak bu payın sınırsız olmayıp düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların yüzde otuz beşini geçmeyeceğini, olayda da belediyenin arsanın yüzde otuzbeşini ortaklık payı olarak düşmesi gerekirken hibe adıyla yüzde elli olarak uygulama yapmasında yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin yasal katılma payı olan yüzde otuzbeşi aşan kısmı iptal edilmiş, davanın yasal düzenleme ortaklık payı dahilinde kalan kısmı ise reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesinde, imar hududu içinde bulunan binalı veya biznasız arsa ve arazilerin malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile, yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu, belediyelerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebileceği, ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylarının düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini geçemeyeceği ve düzenleme ortaklık paylarının düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, cami ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda kullanılamayacağı kuralları yer almıştır.

Anılan yasa maddesinin amacı, yapılacak düzenleme ile imar sınırı için deki arazileri inşaata elverişli imar parselleri haline getirmek ve bu düzenleme sonucunda oluşan imar parsellerinin ihtiyacı olan kamu hizmet alanlarına da taşınmaz sahiplerinin katılımını sağlamak olup, söz konusu katılımın en çok %35 oranında alınabilecek düzenleme ortaklık payları ile gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. Değinilen ortaklık payı oranının mutlak olmayıp alınabilecek azami miktarı ifade ettiği, başka bir deyişle düzenleme alanının hesaplanacak ihtiyacı olan umumi hizmet tesisleri kadarının alınabileceği ortadadır.

Olayda ise, davacının hissedar olduğu kadastro parselinin imar parseline dönüştürülmesi için yaptığı başvurunun belediyece reddi üzerine öteki hissedarlarla birlikte taşınmazın %50’sini belediyeye hibe etmeye razı olduğunu belirttiği, ancak ertesi günü verdiği dilekçeyle de bu isteminin vazgeçtiği, buna karşın belediye encümeni kararı ile %50’sini hibe olarak kabul edilerek parselasyon planının onandığı, bu işlemin iptali dileğiyle açılan davada ise İdare Mahkemesinin yasal %35 oranında düzenleme ortaklık payı alınabileceği sonucuna vararak dava konusu işlemin %35’i aşan katılma payı alınmasına ilişkin kısmını iptal ettiği temyiz dosyası içerisinde yer alan belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Yukarıda değinildiği gibi, yasada öngörülen düzenleme ortaklık payı oranı mutlak bir değeri ifade etmeyip, ancak düzenleme alanında umumi hizmetlere giden kısımlar hesaplandıktan sonra alınabileceği cihetle böyle bir hesaplama yapılmaksızın taşınmazın %35’inin alınabileceğinin kabul edilmesinde isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, taşınmazın imar parseline dönüştürülmesi için yapılacak düzenlemenin hibe koşuluna bağlanmasında yasaya aykırılık açık olup, dava konusu işlemin hibenin kabulüyle düzenlemenin yapılması niteliğinde olduğu ve bu durumda işlemin tümünün iptal edilmesi gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, işlemin kısmen iptaline ilişkin usul ve yasaya aykırı İdare Mahkemesi kararının bozulmasına; uyuşmazlığın hukuki niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler dava hakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.bendi uyarınca işin esasının incelenmesine geçilerek yukarıda belirtilen nedenlerle dava konusu işlemin iptaline karar verildi.