Beldedeki aktif yeşil alanın (çocuk bahçesi) tamamen kaldırılmasını öngören imar planı değişikliği işleminin, beldede yaşayan bir kişi olan belediye meclisi üyesinin menfaatini ihlal ettiği nedeniyle mahkemece mülkiyet ilişkisinden söz edilerek davanın ehliyet yönünden reddinde isabet bulunmadığı
Dava, imar planı değişikliği yapılmasına ilişkin Belediye Meclisi kararının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince; belediye meclisi üyesi olan davacı tarafından plan değişikliğine ilişkin belediye meclisi kararının iptali için bu dava açılmış ise de, plan değişikliğine konu taşınmaz ile davacının mülkiyet yönünden herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşıldığından davacının iptalini istediği kararla doğrudan bir menfaat ilişkisinin varlığından söz etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İmar planları, insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır. Bu esaslara göre yapılan ve kesinleşen imar planlarının ancak; koşulların değişimi ve zorunluluk halinde, düzenleme esnasında uyulması zorunlu olan ilkelere ve yeni verilere uymak koşuluyla değiştirilmesi esastır.
Diğer taraftan İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 21.maddesinin 2.fıkrasında, imar planındaki bir sosyal ve teknik altyapı alanının kaldırılabilmesinin ancak bu tesisin hizmet götürdüğü bölge içinde eşdeğer yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılabileceği belirtilmiş, aynı yönetmeliğin eki 1 sayılı tablo da ise nüfus farkı gözetilmeksizin planlanan tün beldelerde aktif yeşil alanların kişi başına 7 m2 olarak hesaplanacağı öngörülmüştür.
Olayda, dava konusu belediye meclisi kararıyla kabul edilen imar planı değişikliği ile yürürlükteki imar planında çocuk bahçesi ile Merkez Sağlık Ocağı olarak öngörülen iki ayrı taşınmazın değiştirilerek çocuk bahçesinin sağlık ocağına tahsis edildiği, sağlık ocağı yerinin ise iskan alanına dönüştürüldüğü, bu suretle çocuk bahçesinin plandan çıkarıldığı, belediye meclisi üyesi olan davacı tarafından iskan alanına dönüştürülen eski sağlık ocağı yerinin ise inşaat yapılmak üzere özel bir kişiye satıldığı iddiasıyla anılan imar planı değişikliği işleminin iptali dileğiyle bu davanın açıldığı temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, beldenin ve beldede yaşayanların hayatını yakından ilgilen diren fiziksel çevreyi sağlıklı kılmak amacıyla yapılması öngörülmüş aktif yeşil alanın (çocuk bahçesi) tamamen kaldırılması sonucunu doğuran imar planı değişikliği işleminin en azından beldede yaşayan bir kişi olarak davacının menfaatini ihlal ettiği gözetilmeksizin mülkiyet ilişkisinden söz edilerek davanın ehliyet yönünden reddinde usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir. Bunun yanısıra, plan değişikliğinin konusu olan her iki taşınmazın da kamu tesislerine tahsisli olduğu göz önüne alındığında imar planlarının ve değişikliklerinin onayı ile yasal olarak görevli Belediye Meclisinin bir üyesi olarak davacının anılan değişikliğe karşı dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü zorunludur. Aksi halde, yani mutlaka mülkiyet ilişkisi düşünülürse, kamuya ayrılmış hiçbir taşınmazın başka bir kamu tesisine tahsis edilmesi konusunda beldede yaşayanlar tarafından dava açılması olanağı ortadan kalkacaktır.
Açıklanan nedenlerle davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.