Kamulaştırma kararından sonra yapılan plan değişikliği ile hidroterapi merkezi yeri olarak belirlenen ve sonradan bölge kurulu kararıyla erler hamamı koruma alanına alınan taşınmazın anadolu üniversitesi yönetim kurulu kararı ile bu amaçla kamulaştırılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı.
Dava, davacıların hissedarı oldukları taşınmazın Hidroterapi Merkezi yapılmak üzere kamulaştırılmasına ilişkin Anadolu Ünivesritesi Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, 2547 sayılı Yüksek-Öğretim Kanununun 12.maddesi uyarınca sağlık alanında faaliyet göstermenin Üniversitelerin görevi olduğunun belirlenmesi karşısında, davalı idare yönetim kurulunun hidroterapi merkezi yapımı amacıyla davacının maliki bulunduğu taşınmazın kamu yararı kararına istinaden kamulaştırılmasında mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı, kaldı ki daha sonra onanan 1/5000 lik planda da bu taşınmazın hidroterapi merkezine ayrıldığı, halen özel mülkiyete konu olan tarihi eser hamam için koruma alanı tesbitine ilişkin 6.5.1988 günlü kararın, ancak hamamın Vakıflar Genel Müdürlüğünce kamulaştırılması halinde uygulanabilirlik özelliğine sahip olacağından, bu kararın şu anki durumuyla ileriye yönelik tevsiye kararı dışında bir anlam ifade etmesiği, 5.5.1988 günlü, 19805 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3427 sayılı 1988 mali yılı Katma Bütçe Kanunu ile Hidroterapi merkezi inşaatı ve tarihli hamam onarımı görevinin Anadolu Üniversitesine verilmiş olması ve 2863 sayılı Yasanın Yasanın 15/C.maddesi ile de bakım ve onarımla görevli kurumun korunma alanını da kamulaştırma yetkisinin bulunması karşısında, sonuç olarak 6.5.1988 günlü kararın, üniversitece yapılacak istimlaklere engel olmayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ve bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3.maddesinde, idarelerin kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bellerini nakten ve peşin olarak veya belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödenmek suretiyle kamulaştırma yapılabilecekleri kurala bağlanmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 12.maddesinin “g” bendi ile de Yüksek Öğretim Kurumları sanayi, tarım ve sağlık hizmetleri ile diğer hizmetlerde modernleşmeyi, üretimde artışı sağlayacak çalışma ve programlar yapmak, uygulamak ve yapılanlara katılmak, bunla ilgili kurumlarla işbirliği yapmak ve çevre sorunlarına çözüm getirici önerilerde bulunmak görevi verilmiştir.
2942 sayılı Yasanın 5.maddesinin 1/7.fıkrasında Üniversite lehinde kamulaştırmalarda kamu yararı kararının yönetim kurulunca verileceği, 6. maddesinde de, bu kamu yararı kararının rektörün onayı ile tamamlanacağı, onaylı imar planına göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yarararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek olmadığı belirlenmiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacılara ait taşınmazın, üniversite yönetim kurulunun rektörlükçe onanlı kamu yararı ve kamulaştırma kararına dayanılarak hidroterapi merkezi yapılmak amacıyla kamulaştırıldığı, kamulaştırma kararından sonra taşınmazın 10.6.1986 günlü belediye meclis kararı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planında da bu amaca tahsis edildiği anlaşılmıştır; bu durumda kamulaştırma işlemi sonuçta imar planına dayanmakta olup imar planının iptali için de dava açılmadığından, konu bu çerçevede incelendiğinde, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık görüÜlmemiştir.
Davacıların taşınmazın 5 sayılı parseldeki Erler Hamamının koruma alanında olması nedeniyle davalı idarece kamulaştırılamayacağına ilişkin iddiasına gelince; kamulaştırma kararı 23.7.1987 gününde davacılara tebliğ edilmekle tekemmül edilmiştir. Taşınmazın koruma alanı olarak tesbitine ilişkin karar ise 6.5.1988 tarihlidir. Bu durumda, kamulaştırma işleminin tekemmülünden sonra koruma alanına alınma yolundaki kararın sonucunu etkilemeyeceği açıktır.
Öte yandan, belediyece dava konusu taşınmazı da içeren 307 adanın planlaması ve hidroterapi merkezine ayrılması aşamasında, taşınmazın korunma alanında bulunduğuna ilişkin bir karar mevcut olmadığından konunun (planın) bölge koruma kuruluna intikal ettirilerek görüşünün alınması ve değerlendirme yapması gerekmemektedir.
Bu durumda, dava konusu işlemde yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçelerle onanmasına, karar verildi.