Porsuk baraj gölünün mutlak koruma alanında kalan taşınmaza akaryakıt istasyonu, otel lokanta ve çayhane tesisleri yapılmasına izin verilmesi isteminin reddinde isabetsizlik görülmediği
Dava, akaryakıt satış istasyonu, otel, lokanta ve çayhane tesisleri yapılmasıyla ilgili ön izin isteminin DSİ Genel Müdürlüğü Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı yazısında: parselin Eskişehir İline içme ve kullanma suyu sağlayacak olan Porsuk baraj gölünün mutlak koruma alanı içerisinde kaldığının; aynı Daire Başkanlığının yazısında da: 15.12.1976 tarihinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı İmar ve İskan Bakanlığı ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında içme ve kullanma suyu temini maksadına tahsis edilmiş ve edilebilecek yüzeysel su kaynaklarının kirlenmelere karşı korunması ile ilgili olarak alınacak tedbirleri kapsayan bir protokol düzenlendiği, bu protokol ile anılan su kaynakları etrafında maksimum su seviyesinden itibaren 300 m. genişliğindeki alanın mutlak, 300-1000 m arası alanın kısa mesafeli, 100-2000 m. arası alanın orta mesafeli ve 2000 m den sonra tüm su toplama havzasının uzun mesafeli koruma alanı olarak belirlendiği, protokol hükümlerine göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında yapılanmalara ve özellikle sıvı ve katı yakıt depolarının tesisine hiçbir şekilde izin verilmediği hususlarının açıklanması nedeniyle reddedilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda: parselin mutlak koruma alanı içerisinde kaldığı, burada akaryakıt istasyonu yapılması herhangi bir kaza halinde (yeraltı yakıt depolarının sızdırması veya tanker boşaltımı sırasında oluşabilecek bir kaza) petrol türevlerinin kurulması düşünülen tesisin çok yakın mesafede bulunduğu baraj gölüne ulaşmasının mümkün olduğu, benzin ve motorin gibi hidrokarbon karışımlarının suya ulaşmaları halinde havadaki oksijenin suya geçmesini engelleyecekleri, aromatik hidrokarbonların ise zehirli olduğu, suda yaşayan birçok canlının ölümüne neden oldukları, bazı hidrokarbonların ise sudaki hayvanların yağ dokularına karışarak insana kadar varan besin zincirlerinde konsantrasyonlarını arttırabilecekleri, bunlar arasında kanser yapıcı maddelerinde bulunduğu, Porsuk Baraj Gölünden önümüzdeki 1-2 yıl içinde Eskişehir’de içme ve kullanma suyu olarak yararlanılacağı, suyun barajda yaklaşık 290 gün beklediği, bu nedenle petrol türevleri konsantrasyonunda zamanla artışın söz konusu olduğu, bu durumun barajda su ürünleri açısından ekonomik bir üretim yapılmasını önleyebileceği ve Eskişehir halkının sağlığını etkileyeceği, ayrıca kurulması düşünülen petrol istasyonunda yağlama ve yıkıma ek tesislerinin yapılması halinde buralardan sürekli olarak baraja ulaşabilecek makina yağları ve deterjan gibi maddelerinin su kirliliğini büyük ölçüde arttıracağı, yapılması zorunlu olan tuvalet ve lavabo tesisinden gelecek organik ve inorganik kirleticilerin de gerekli önlem alınmadığı takdirde göle ulaşmasının mümkün olduğu, hususlarının açıklandığı, bilirkişi raporu ile dosyada bulunan belge ve bilgilerin birlikte değerlendirilmesinden 1420 sayılı parselin yukarıda sözü edilen protokol hükümlerine göre Eskişehir’le içme ve kullanma suyu sağlayacak Porsuk Baraj Gölünün mutlak koruma alanı içerisinde kaldığı ve burada akaryakıt istasyonu tesisi halinde çevre kirliliği meydana geleceği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlemin iptali istemi ile açılan davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının onanmasına karar verildi.