1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1988/2801 K: 1990/104 T: 22.2.1990


Parselasyon planı yapılmayan yerde bulunan ancak kadastro ada üzerinde ruhsatlı yapılaşma gerçekleşen ve imar yönetmeliğindeki ölçülere uygun olan yerde inşaat ruhsatı verilmesi uygundur.

İstemin Özeti: … Merkez, … Mahallesi 42. pafta, 46 ada, 17 parsel sayılı taşınmaza inşaat yapmak amacıyla imar durumu verilmesi istemine cevap verilmemek suretiyle tesis edilen işlemin iptali dileğiyle açılan davanın reddine dair Samsun İdare Mahkemesinin 8.6.1988/günlü, E:1987/725, K:1988/542 sayılı kararının, usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Türk Milleti Adına karar veren Danıştay Altıncı Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra temyiz isteminin süresinde olduğu görülerek işin gereği düşünüldü: Dava, … Merkez, … Mahallesi 42 pafta, 46 ada, 17 parsel sayılı taşınmaza inşaat yapmak amacıyla imar durumu verilmesi istemine cevap verilmemek suretiyle tesis edilen işlemin iptali dileğiyle açılmış, idare mahkemesince; davacının taşınmazının imar yönetmeliği uyarınca parsel cephesi ve parsel derinliği yönlerinden müstakil inşaat yapmaya elverişli olduğu ancak bitişik 16 parselin müstakil inşaat yapmaya elverişli olmadığı, bu nedenle belediyece tüm parsellerin imar parseli haline getirilinceye kadar davacıya imar durumu verilmemesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu`nun 18. maddesinde, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazilerin malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın birbirleri ile, yol faydaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya belediyelerin yetkili oldukları belirtilmiş, anılan maddenin uygulanmasına ilişkin esasları belirleyen yönetmeliğin 5. maddesinde, düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde İmar Kanunu`nun 18. maddesi hükmünün tatbiki mümkün olmayan hallerde, müstakil inşaata elverişli olan kadastro parsellerine planına göre inşaat ruhsatı verileceği kuralı yer almıştır.

Olayda, dava konusu parselin düzenlemeye tabi tutulmamış kadastro ada üzerinde yer aldığı, adanın davacıya ait 17 parselin bulunduğu güney bölümü ağırlıklı olmak üzere büyük kısmında ruhsatlı yapılaşma meydana geldiği, uyuşmazlık konusu 17 parselin imar yönetmeliğinde ölçüleri açıklanan parsel derinliği ve parsel cephe genişliği yönlerinden müstakil inşaata elverişli bulunduğu, buna karşın bitişik 16 parselin anılan koşulları sağlayamaması nedeniyle o parsele inşaat ruhsatı verilemediğinden her iki parselin tevhidi gerekeceğinden bahisle davacının imar durumu verilmesi isteminin reddedildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda değinilen İmar Kanunu`nun 18. maddesine ilişkin Yönetmelik hükmü uyarınca imar mevzuatına uygun inşaat yapmaya elverişli bulunan davacıya ait taşınmaza inşaat ruhsatı verilmesi mümkün bulunduğundan bitişik 16 parselin konumundan ötürü isteminin reddi yolundaki dava konusu işlemde mevzuata uyarlık görülmemiştir.

Diğer taraftan, 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip, İmar Yönetmeliğinin 24. maddesinin son fıkrasında yer alan, “iki tarafında imar planı ve mevzuatına aykırı olmamak şartı ile yapılmış bina veya bir tarafında böyle bir bina ile diğer tarafında plana göre tespit edilmiş bir yol bulunan arsalardan, plan ve yönetmeliğin diğer şartlarına aykırı olmamak kaydı ile bu yönetmelikteki parsel büyüklükleri ile ilgili, hükümlere uymaksızın yapı yapılmasına izin verileceği” kuralı karşısında, davacıya ait parselde yapı yapıldığı takdirde her iki yanında imar mevzuatına uygun bina bulunan parsel haline geleceği tartışmasız olan anılan 16 parsel sayılı taşınmaza da değinilen yönetmelik hükmü uyarınca ruhsat verilebileceği açıkça ortadadır.

Açıklanan nedenlerle davanın reddi yolundaki verilmiş temyize konu Samsun İdare Mahkemesinin 8.6.1988/günlü, E: 1987/725; K: 1988/542 sayılı kararında usul ve yasaya uyarlık bulunmadığından anılan mahkeme kararının bozulmasına, 22.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.