Dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının nazım imar planına dayanmaksızın hazırlandığının başka bir uyuşmazlık nedeniyle belirlendiği, nazım plan yerine geçtiği belirtilen 1/5000 ölçekli bölgeleme planının plan hiyerarşisinde yeri olmadığı gibi yasal bir dayanağının da bulunmadığı, plan tekniklerine de uymadığı, yörenin 1/5000 ölçekli nazım imar planının da olmadığının belediyece bildirildiği anlaşıldığından dava konusu uygulama imar planında mevzuata uyarlık görülmediği, öte yandan; ilçe belediyelerince kabul edilen uygulama imar planlarının büyükşehir belediye başkanlarınca değiştirilerek onanamayacağı
Dava, taşınmazın kısmen yeşil alandan çıkarılarak iskana açılmasını ön gören imar planı değişikliğinin iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yazısında dava konusu 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinin sehven onaylandığı belirtilmekte ise de, bu yazının plan değişikliğinin iptal edildiği sonucunu doğurmaması, hukuki varlığını sürdürmesi karşısında işin esasına geçilerek yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporda yer alan açıklamalar göz önüne alındığında davalı idarece yeşil alanın iskana açılmasına ilişkin plan değişikliğine gerekçe olarak gösterilen “ana arterde bulunması” hususunun İstanbul ilinde kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarının İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine ait Esaslara Dair Yönetmelikle saptanan 7 m2 nin çok altında kalması nedeniyle geçerli bir zorunluluk olarak kabulüne olanak bulunmadığı gibi aynı Yönetmeliğin İmar Planı Değişikliklerinde uyulması gereken esaslar başlığını taşıyan 21.maddesinin 2. bendinde belirtildiği üzere imar planındaki bir sosyal ve teknik alt yapı alanının kaldırılabilmesinin ancak bu tesisin hizmet götürdüğü bölge içinde eşdeğer yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılabilmesi karşısında dava konusu plan değişikliği ile kaldırılan yeşil alana eş değer yeni bir alan ayrılmaksızın tek parsel boyutunda düzenleme yapılmasında yönetmelik hükümlerine, şehircilik ve planlama ilkelerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş, karar davalılar ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
Nazım imar planları varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasında esas olarak düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan planlardır. Uygulama imar planları ise nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntılı gösteren planlardır.
Olayda dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama planının nazım plana dayanmaksızın düzenlenip onaylandığının aynı yörede, açılan bir dava nedeniyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiği, İdare Mahkemesinin dava dosyasında bulunan bu bilirkişi raporundan, belediye tarafından nazım plan yerine geçtiği iddia edilen 1/5000 ölçekli Bölge leme Planının plan hiyerarşisinde yeri olmadığı gibi yasal bir dayanağının da bulunmadığı, bunun dışında planlama tekniklerine de uymadığı, bu durumda bölgenin 1/5000 ölçekli nazım planı bulunmaksızın Bölgeleme planına göre uygulamaların yürütüldüğü anlaşıldığı gibi Mahkemenin ara kararına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca verilen cevapta da benzer bir açıklama yapılarak Kadıköy Bölgesinin nazım imar planı niteliğini taşıyan 1/5000 ölçekli planının bulunmadığı belirtilmiştir.
Oysa yukarıda yer alan tanımlarda açıklandığı gibi 1/1000 ölçekli uygulama planının onanlı 1/5000 ölçekli nazım plana uygun yapılması gerektiğinden dava konusu uygulama planının yapımında izlenen yöntemde mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, ilçe belediyelerinin nazım plana uygun olarak hazırlayacakları tatbikat imar planlarını onaylamak ve uygulamasını denetlemek görevi 3030 sayılı Yasanın 6.maddesinin A/b fıkrası ile büyükşehir belediyelerine verilmiş olup, adı geçen Yasanın büyükşehir belediye başkanının görevlerini düzenleyen 14.maddesinde büyükşehir belediye başkanlarına imar planlarını değiştirerek onama yetkisi tanınmamıştır. 3030 sayılı Yasanın uygulanması ile ilgili yönetmelikte, Büyükşehir Belediye Başkanlığının Büyükşehir ile ilçe belediye meclisi kararlarını tetkikte aynen veya tadilen tasdik veyahut meclislerde tekarar görüşülmesini isteme yetkisi bulunduğu kurala bağlanmışsa da yönetmelik hükümleri ile bu yetkinin genişletilmesi mümkün olmadığı gibi, Yasaya aykırı Yönetmelik hükümlerinin uygulanma olanağı da bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu taşınmazın % 30 nun iskan alanına, % 70 nin kamuya açık alana ayrılması yolundaki plan değişikliği önerisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca % 50 si iskan alanı ve % 50si yol ve yeşil alan şeklinde değiştirilerek ve bazı notların da ilave si suretiyle onanmasında da yukarıda anılan Yasa kurallarına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu imar planı değişikliği işleminin iptaline ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle sonucu itibariyle onanmasına karar verildi.