Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki belgelerin incelenmesinden bir paftayı turistik tesis kullanımına açan imar planı değişikliğinin mevzuata aykırı olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle mahkemece planın turistik motel ile ilgili bölümü ve inşaat ruhsatı iptal edilmişse de imar planı değişikliğinin bir bütün olarak mevzuata aykırılığı söz konusu olduğundan imar planı değişikliğinin tümünün iptali gerektiği
Dava, 13 paftayı turistik tesis kullanımına açan imar planı değişikliğinin ve buna dayalı olarak taşınmaza turistik motel için verilen inşaat ruhsatının iptali isteğiyle açılmış, idare mahkemesince süre defi yerinde görülmeyerek, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda sonuç olarak imar planı değişikliğinde şehircilik ilkeleri, planlama esaslara ve kamu yararına uygunluk bulunmadığı belirtildiğinden, anılan rapora dayanılarak dava konusu inşaat ruhsatı ve dayanağı olan imar planı değişikliğinin ruhsat konusu yerle ilgili bölümünün iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı ve müdahiller tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 13 paftayı turistik tesis kullanımına açan imar planı değişikliğiyle buna göre taşınmaza turistik motel için verilen inşaat ruhsatının iptali isteğiyle açılmış, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda da 13 pafta ile ilgili tüm plan değişikliği irdelenmiş olduğundan idare mahkemesince plan bütünlüğü ve bilirkişi raporu dikkate alınarak imar planı değişikliğinin 13 pafta ile ilgili bölümünün tümüyle iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın değerlendirilmesinde hata yapılarak 6437 ada, 1.parsel sayılı taşınmaza verilen inşaat ruhsatının ve dayanağı olan imar planının ruhsat konusu yerle ilgili bölümünün iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, “… 1984 planında dava konusu otelin de yer aldığı paftaya batıda sahil boyunca genişliği 10-50 m. arasında değişen bir plaj bandı önerilmiştir. Bu bandın en geniş kesimi dava konusu otelin de yer aldığı alanda bulunmaktadır. Bu bölgede önerilen ve kuzey güney yönünde uzanan parklar ve yine dava konusu alanın güney doğusunda genişleyerek kıyıdan doğuya doğru 70 m. genişliğinde bir açık alan oluşturmaktadır. Anılan parklar ile plaj arasında 7 m.genişliğinde bir yaya yolu geçmektedir. Parkların batı sınırından kuzey-güney yönünde 12 m. genişliğinde bir toplayıcı yol geçmekte ve Çevre konut alanlarından batı ve doğuya uzanan tali yollara açılmaktadır. Dava konusu alan çevresinde TAKS:0.20, KAKS:0.40 gibi düşük yoğunlukta bir yapılaşma önerilmiştir. Yine aynı paftanın dava konusu yer ve çevresi incelendiğinde çevredeki konut alanlarının denizle ilişkisi 12 m.genişliğindeki toplayıcı yola açılan tali yollara bağlanan 7 m. genişliğindeki yaya yolları aracılığı ile gerçekleşmektedir. Söz konusu dar geçitlerle denize açılmayı sağlayan doku, yer yer, dava konusu otelin de konumlandırıldığı alanda olduğu gibi plaj+ park bütünlüğünce oluşturulan genişleme ve toplanma alanları oluşturulmaktadır. Bu tür bir yaklaşma, gerek birbirini izleyen tek düze yapı adalarından oluşan statik ve monoton yapıyı kırdığı ve gerekse de denizden esen serinletici rüzgarların yaya yollarından oluşan dar geçitler yanı sıra böylesi bir geniş açık alandan geçerek içerilere geçişini sağladığı için olumlu bir planlama kararı olarak yorumlanmalıdır … 1986/yılında onanan değişiklikle, 2M-1 nolu paftanın, özellikle kıyı ile 12 m.genişliğinde sahile paralel olarak kuzey-güney yön”nde uzanan toplayıcı yolun batısında kalan bölüm arasında önemli planlama kararları getirilmiştir. Buna göre, çevrede yine düşük yoğunluklu (0.20 TAKS, 0.40 KAKS) ayrık düzenli, bahçeli ve az katlı ikinci konut türü yapılardan oluşan bir çevre önerilirken, sahilde plaj genişliği 30 m.den 20 m.ye indirilirken sahil yaya yolu ile 12 m.genişliğindeki toplayıcı yol arasında kalan park tümüyle ortadan kaldırılarak yerine 3-3, katlı turistik tesisler önerilmiştir. Bu değişiklik ile 1984 planı ile sahil boyunca sağlanan ve ikinci konut park ve otoparklardan oluşan oranı kullanım kararlılığı bir yana bırakılarak planın bu bölümündeki yapı ve arazi kullanım düzeninin genel sistematiğinde yabancı kullanımlar getirilmiştir. Böylelikle … imar planları kamu yararına olması gereken belgelerdir …
Kamu yararı ise bir şehrin bütününü ilgilendiren bir konu olup, o şehrin yaşayan mülk sahiplerinin kişisel çıkarlarının toplamına indirgenemez. Her ne kadar, davayı başlatan mülk sahiplerinin manzaralarının kapanması konusu davayı başlatmaya yetmiş ise de sorun yerleşmenin bütününü ilgilendiren bir konu olup kamu yararı veya kamu zararı bu ölçekte aranmalıdır. Bu çevrede ele alındığında ne imar planında plaj yeri olarak ayrılan bir alanda otel inşa edilmesi kamu yararıyla özdeşleştirilebilir ne de bir kaç kent sakininin manzarasının kapanması tek başına kamu zararına bir sonuç olarak değerlendirilebilir … kuşkusuz, kamu yararına olması gereken imar planında yapılacak değişikliklerde Belediye Meclisinin kamu yararı açısından yeni gerekçeleri ortaya koyması gerekir … Bilirkişi kurulumuz eldeki mevcut belgelerin ışığı altında, dava örneğinde yukarıda sözü edilen noktanın dikkate alınmadığı ve plan değişikliği talebinin kamu yararı açısından irdelenmediği izlenimini edinmiştir… Dava konusu plan değişikliğiyle kamuya açık alanların (plaj, park, otopark, yaya yolu) bir bölümü çevredeki yapılaşma koşullarının üstünde bir yapılaşma koşuluyla turizm işlevine ayrılmaktadır. Bilindiği üzere, 3194 sayılı İmar Yasasının İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Alt Esaslara Dair Yönetmeliğin imar planı değişikliğinde uyulması gereken esaslarla ilgili 21. maddesinde, imar planlarındaki sosyal ve teknik alt yapı alanlarının kaldırılması küçültülmesi veya yerinin değiştirilmesine dair plan değişikliklerinin zorunluluk olmadıkça yapılamayacağı, zorunlu hallerde değişiklik yapılabilmesi için, kaldırılacak sosyal ve teknik alt yapı alanına eşdeğer yeni bir alanın aynı bölge içinde ayrılması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca motel için önerilen h=10.5 m. yüksekliğinin bu motelin cephe aldığı, 7 m. lik yaya yolu ile ilişkisi, imar mevzuatının ilgili yönetmeliklerindeki bina yüksekliği yol ilişkisi için öngörülen ölçülerin üzerindedir. Dava konusu motel inşaatı, doğal özellikler açısından yakın çevrenin önemli bir kırılma noktasında yeralmak tadır. Kıyı çizgisi bu noktaya kadar güney-kuzey aksında ilerlerken bu noktada Kuzeybatı yönünde dönmekte ve küçük bir koy oluşturmaktadır.
1984/onay tarihli imar planında bu özelliğe dikkat edilmiş ve kıyının bu doğal karakterini koruyucu bir planlama tavrı benimsenmiştir. Yine planda dava konusu taşınmazın bulunduğu noktaya kadar, güney-kuzey yönünde halka açık bir plaj önerilmiş ve bu plaj, çevresinde önerilen yeşil alan ve otoparklarla desteklenmiştir. Yakın çevredeki konut alan larında ise düşük ve sabit bir yapılaşma koşulu seçilmiştir. Plaj alanı 1984/planında, 12m.lik toplayıcı yoldan otopark ve yeşil alanla ayrılmaktadır. Ayrıca plaj alanı boyunca uzanan 7 m.lik yaya yolu dava konusu taşınmazın bulunduğu noktada kırılmakta, ve kuzey-batı yönünde kıyıya paralel olarak ilerlemektedir. Bu yol konut dokusuyla kıyıyı ve kıyıda yer alan yeşil alanları ayıran bir gezinti yolu niteliğindedir.
Bu planlama kararı yapılaşma alanlarıyla hakka açık plaj, yeşil alan gibi açık alanları ayırması bakımından olumlu bir karardır. Gezinti yolu özelliği taşıyan bu yaya yolu aynı zamanda kıyıya ulaşan yaya yollarını topluyor olması nedeniyle toplayıcı yaya aksi niteliğindedir.
1984/planında kıyının doğal özelliklerini bağlı olarak bu yaya yolu ile kıyı çizgisi arasında yapılaşma öngörülmemiş ve yaya yolu üzerinde deniz yönünde vista olanakları yaratılmıştır. Ayrıca bu yaya yolu, 12 m.lik toplayıcı trafik aksine yaklaştığı dirsek noktasından itibaren tatli bir meyille kuzey-batı yönünde yükselmektedir. Dava konusu imar planı değişikliğinde ve buna bağlı olarak yapımı süren motel inşaatı ile imar planında öngörülen ve yukarıda sözünü ettiğimiz planlama ilkesi bozulmaktadır. 7 m.lik yaya yolunun 5960 sayılı konut adası ile motel inşaatı arasından geçen bölümü bir gezinti yolu özelliğinden çıkarak servis yoluna dönüşeceği kesindir. Dava konusu yapının sağında ve solunda imar planı değişikliğiyle önerilmiş yeşil alanlar, herne kadar kamuya açık gibi görünsede bu halindeki ve motel gibi bir kullanımı çevreliyor olmaları nedeniyle, yapının yanında boğularak fiili olarak kamuya açık olma özelliğini yitirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Kaldı ki, imar planı değişikliğiyle öngörülen h+10.5m. yüksekliğine kottan kazanılan katta eklenmekte ve çevredeki konut alanlarındaki yapılaşma ve silüet özelliklerine uymayan bir yapı yüksekliği ortaya çıkmaktadır. (Yaklaşık 14 m.) yapının bittiği zaman ne şekil olacağının yaklaşık bir çizimle canlandırmasıyla elde edilen görünüş, en üst kottaki konutları ve ufuk çizgisini aşmaktadır. Bu haliyle, dava konusu yapı, yeşil doku içinde kaybolan konut alanları ile tam bir tezat oluşturmaktadır. Ayrıca bu yapı bir dokunun parçası değildir. Bir başka deyişle yapı belli bir sürekliliği olan yeşil karakterli bir alanın kilit noktasında tek başına durmaktadır. Yani tanımlanmış bir bütünün parçası olmayıp, çevredeki yapılaşma düzenine ve estetiğine tümüyle yabancı bir özellik taşımaktadır. Estetik ve silüet özelliklerine ek olarak bu yapının otopark ve servis gereksinmelerinin nasıl sağlanacağı konusu belirsizdir. Büyük bir olasılıkla plan değişikliğinde yaya yolu olarak gösterilen yollar kaçınılmaz olarak bu amaç için kullanılacak ve sonuçta 7 m.lik yaya yolunun daha önce sözü edilen süreklilik özelliği bozulacak ve kamu yararına olmayan bor sonuç ortaya çıkacaktır. Sonuç olarak, belirkişi kurulumuz yapımı için ruhsat verilen turistik motel inşaatını da içeren imar planı değişikliği kararının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olmadığı görüşüne varmıştır.” denilmektedir.
Söz konusu bilirkişi raporu ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden 13 paftayı turistik tesis kullanımına aşan dava konusu imar planı değişikliğinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun bulunmadığı sonucuna varıldığından, anılan plan değişikliğinin 13 pafta ile ilgili bölümünün tümüyle iptali gerekmektedir.
Açıklanan nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçenin ilavesi suretiyle onanmasına karar verildi.