1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1989/404 K: 1989/781 T: 10/04/1989


Dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun azlık oyunda belirtilen görüş göz önünde bulunduğunda; davacıya ait parselde bina cephesinin artırılması için imar planı değişikliği yapılması yolundaki önerinin reddine ilişkin işlemde kamu yararına, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı

Dava, taşınmazda bina cephesinin 12 m.den 15 m.ye çıkarılması hakkında Belediye Meclisi kararı ile önerilen imar planı değişikliğinin yoğunluk arttırıcı olması, Bölge bütününde emsal teşkil etmesi ve vapur iskelesini iç kesime bağlayan ana yeşil aks üzerinde bulunması nedeniyle uygun görülmediği yolundaki Büyükşehir Belediye Başkanlığı işlemi ile plan değişikliği için yeniden yapılan başvuru üzerine bu kez söz konusu taşınmazın yan sokak cephesindeki imar hattının 3 m.daha kaydırılarak yapılmasının arttırılmasının yanındaki yeşil alanı daraltacağından onaylı planın aynen korunmasının uygun olduğuna ilişkin olarak Belediye Meclisince verilen kararının iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu oyçokluğuyla düzenlenen rapordaki çoğunluk görüşünde dava konusu olanların daha önce yapılandığı göz önüne alındığında, yeni yapılanma sırasında büyük bir zorunluluk olmadıkça alanın küçültülmesinin alışılagelmiş bir uygulama olmadığı, Mithatpaşa Caddesi ile Mustafa Kemal Bulvarı arasında planlanmış yeşil alanın planlama ve şehircilik ilkeleri açısından tutarlı olmasına rağmen dava konusu alanda büyütülmesinin büyük bir kazanç ortaya koymayacağı, planlanan alanın Mithatpaşa Caddesi boyunca uzanan ve modüler büyüklükte tekrarlanan yeşil alan yapısında olmayıp, münferit bir yeşil alan olması nedeniyle büyüklüğünün böyle bir zorlama ile artırılmasının gereksiz olduğu, dava konusu alanın bir bölümünün yeşil alan olarak ayrılmasının her katta iki daire yerine tek daireli apartman inşaasına imkan sağlayacağından mal sahibinin büyük mali kayba uğramasına sebep olacağı, imar planının bu alanla ilgili kısmının tadil edilerek halen üzerinde yapı bulunan alanın tümünde yeniden yapılanma imkanının sağlanmasının şehircilik açısından kent kesimine ve kanunun menfaatlerine herhangi bir ziyan getirmeyeceği gibi, mal sahibinin de gereksiz mağduriyetini engelleyeceği, belirtildiğinden, anılan rapor doğrultusunda dava konusu imar planında değişiklik yapılması isteminin reddine ilişkin işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve bu karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora karşı oy veren bilirkişi görüşünde; kamu açık alanlarının (yeşil alan, meydan, yol, geçit, vb.) çeşitli gerekçelerle yapılaşmaya açılmasının zaten kentlerimizde çok yetersiz olan bu alanların giderek yok olmasına adeta bina yığınları arasında insanların sıkışıp kalmasına neden olduğunu, Mustafa Kemal Bulvarı ile Mithatpaşa Caddesi arasında kalan dava konusu alanın bir duvar gibi kıyı boyunca yükselen binalar arasında deniz ile iç kesimlerin görsel, mikroklimatik ve erişim bağlantısını sağlayan birkaç noktadan birisi olduğunu, 1955 yılından beri yapılan imar planları ve değişiklerinde plancılar tarafından bu olgunun hiçbir biçimde yadsınmadığı, aksine tüm baskılara karşı varlığını sürdürebildiğini, dava konusu parselde en son plan değişikliğinden sonra 12 m.cepheli ve 7 katlı bir bina yapımının mümkün olduğu ve böylece mülk sahibinin mağduriyetinin önlendiğini, bu nedenle sözü edilen parselde bina cephesinin 12 metreden 15 metreye çıkartılmasının (3 metrelik cephe arttırımının) kıyı ile iç kesimler arasında plan ile getirilen görse, mikroklimatik ve erişim imkanlarını azaltacağından şehircilik ilkeleri ve kamu yararına; planlamayla söz konusu parsel ile doğusunda kalan açık alan düzenlemesinin tüm Mithatpaşa bölgesinde bugüne dek yapılan planlama çalışmalarında tutarlı bir biçimde muhafaza edilmesine çalışıldığından planlama esaslarına aykırı bulunduğunu belirtmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerle, karşı oyda yer alan bu görüşlerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda ise davacıya ait parselde bina cephe sinin arttırılması yolunda imar planı değişikliği yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemlerde kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esasları yönünden yeterince inceleme yapmadan konuya sadece mal sahibinin yararı açısından inceleyerek sonuca ulaşan çoğunluk görüşüne uyularak İdare Mahkemesince verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesinin kararının bozulmasına, uyuşmazlığın niteliği ve dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler dava hakkında karar vermeye yeterli görüldüğünden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 2.bendi uyarınca işin esasının incelenmesine geçilerek yukarıda belirtilen nedenlerle davanın reddine karar verildi.