3194 sayılı imar kanununun 18. maddesine dayanılarak yapılan parselasyon planlarında payların ferdileştirilmesine olanak bulunmamasına karşın, 2981 sayılı yasa uyarınca yapılan düzenlemede payların mümkün olduğunca azaltılması ve müstakil parsellerin oluşturulmasının amaçlandığı
Dava, davacılar hissedarı oldukları taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/C maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin kararların iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkeme since mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, özel parselasyona dayalı hisseli parsel olan 502 nolu kadastro parselinin ayırma çapı ile ikiye ayrılarak hissedarların durumu göz önüne alınmadan iki ayrı düzenlemeye tabi tutulmasının sorunları çözmediği, hisseleri ortadan kaldırmadığı gibi yeni hisselendirmeler sonucu imar planının uygulanmasını zorlaştırıcı bir durumun ortaya çıktığı, bunun da düzenlemenin imar mevzuatına uygun yapılmadığını gösterdiği gerekçesiyle düzenleme işlemlerinin davacıların hisseleriyle ilgili kısmının iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 13605 m2 yüzölçümlü 502 parsel sayılı taşınmazın 10251 m2 sinin 3194 sayılı Yasanın 18.maddesine göre, kalan 3354 m2 sinin de 2981 sayılı Yasa kuralları uyarınca düzenlemeye tabi tutulduğu anlaşılmaktadır.
3194 sayılı Yasanın 18.maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/C maddesinin ortak yönü, imar planına uygun parseller meydana getirmek olmakla birlikte yeni oluşan imar parsellerinin kadastro parsellerinin maliklerine dağıtımında her iki yasada (farklı kurallar getirilmiştir. Şöyle ki, 18.maddeye göre yapılan düzenlemelerde hisselerin ferdileştirilmesinin mümkün olmamasına karşı, 2981 sayılı yasa uyarınca yapılan düzenlemelerde hisselerin mümkün olduğunca azaltılması ve müstakil parseller oluşturulması amaçlanmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda da, davacıların da hissedarı olduğu alanda düzenleme iki farklı yasaya göre yapıldığından, davacıların durumunun bu iki ayrı düzenlemeye göre ayrı ayrı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, temyize konu Adana 1.İdare Mahkemesinin 25.1.1990 günlü, 1990/67 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.