1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1511 K: 1992/749 T: 27/02/1992


Davacıya 400 m2 için tapu tahsis belgesi düzenlenmesine karşın uygulama sonucu 218 m2 yer tahsisinde mevzuata aykırılık görülmediğinden, mahkemece bu işlem sonucu itibariyle %35’den fazla düzenleme ortaklık payı alındığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği

Dava, gecekondusu nedeniyle adına tapu tahsis belgesi düzenlenen davacının taşınmazının ıslah imar planı ile düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin işleme yönelik itirazın reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince 2981 sayılı Yasının 3290 sayılı Yasayla değişik 10.maddesinin (a) ve (C) fıkraları ile 13.maddesinin (b) fıkrası ve 18.maddesinin (c) fıkrası hükümleri açıklandıktan sonra anılan hükümlerin birlikte incelenmesinden tapu tahsis belgesine konu olan ve ıslah imar planı sınırları içerisinde kalan taşınmazlardan en çok %35 oranında düzenleme ortaklık payı alınabileceğinin anlaşıldığı, olayda davacı adına 400 m2 için tapu tahsis belgesi düzenlendiği, uygulama sonucu 218 m2 yer tahsis edildiği, böylece %35 ten fazla düzenleme ortaklık payı alındığı, işlemin mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle işlem iptal edilmiş, karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.

2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Yasa ile değişik 10.maddesinin (a) bendinde; bu kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların 12.madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine “Tapu Tahsis Belgesi” verileceği, Tapu Tahsis belgesinin ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği kuralı yer almıştır.

Değinilen bu yasa kuralında sözü edilen “Tapu Tahsis Belgesinin” taşınmazın mülkiyetini belge sahibine nakleden veya mülkiyeti tespit eden bir tapu niteliğinde olmadığı ancak yasa ile belirli koşulların varlığı halinde gecekondu sahibine verilecek tapuya esas teşkil eden bir belge olduğunda kuşku yoktur.

Olayda ise, davacıya gecekondusunun işgal ettiği 400 m2 karşılığında tapu tahsis belgesi verildiği, daha sonra düzenlenen ıslah imar planı ile yapısının bulunduğu yerde oluşturulan 218 m2 yüzölçümlü imar parselinin kendisine müstakilen tahsis edildiği, uyuşmazlığın yasada öngörülen %35 oranı üzerinde düzenleme ortaklık payı alındığı noktasından kaynaklandığı, aynı gerekçe ile de İdare Mahkemesince işlemin iptaline karar verildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Oysa yukarıda da değinildiği gibi tapu tahsis belgesi, mülkiyeti tespit eden nitelikte bir belge olmadığından bu belge sahibinin halen idarenin mülkiyetinde bulunan taşınmazın bir kısmının düzenleme ortaklık payı olarak alındığı iddiasını ileri sürebilmesi mümkün değildir. Zira, yasada öngörülen düzenleme ortaklık payının ancak tapulu mülkler için söz konusu olabileceği açıktır. Bu husus gözetilmeksizin davacıya yapısının bulunduğu yerde oluşturulan 218 m2’lik parselden başka arsa tahsis edilmediği gerekçesiyle işlemin iptalinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, eksik incelemeye dayalı temyize konu İzmir 2.İdare Mahkemesinin 9.1.1990 günlü, 1990/1 sayılı kararın bozulmasına karar verildi.