1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1990/7429 K: 1991/1027 T: 8.5.1991


Bilirkişi seçiminin Danıştay mahkeme ya da hakim tarafından resen yapılacağı hükme bağlanarak bu işlemin başka bir yargı yerine bırakılması tamamen önlenmiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için bir başka yargı yerine yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak verilen kararda isabet görülmemiştir.

İstemin Özeti: Samsun idare Mahkemesinin 12.12.1989/günlü, E:1986/562, K:1989/1321 sayılı kararının; karara dayanak olarak alınan bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığı, dava konusu plan değişikliği işleminin şehircilik ilkelerine tamamen ters düştüğü öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Türk Milleti Adına karar veren Danıştay Altıncı Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra temyiz isteminin süresinde olduğu görülerek işin gereği düşünüldü: Duruşma istemi yerinde görülmedi.

Dava, İskilip 310 ada, 8 ve 26 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının Jandarma Bölük Komutanlığı hizmet alanına tahsisine ilişkin plan değişikliği işleminin ve plan değişikliğinin onanmasına yönelik Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince mahalli Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda plan değişikliğinin kent bilim ve şehircilik ilkelerine uygun olarak yapıldığı görüşüne yer verildiği, bu nedenle hizmet amaçlı olarak davacıya ait taşınmazların jandarma eğitim alanına ayrılmasında şehircilik ilkeleri ile imar mevzuatına aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 58. maddesinde, tarafların idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay İdare ve Vergi Mahkemelerinden isteyebilecekleri, davaya bakan Danıştay İdare ve Vergi Mahkemelerinin istemi uygun gördüğü takdirde üyelerden birini bu işle görevlendirebileceği gibi tespitini mahalli idari veya adli yargı mercilerince yaptırılmasına da karar verebileceği hükme bağlanmış, aynı Kanunun 31. maddesinde de, bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda (bilirkişi, keşif, delillerin tespiti) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, ancak bilirkişi seçiminin Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re`sen yapılacağı kuralı getirilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun “Delillerin Tespiti” başlıklı 368. maddesinde ise, delil tespitinin kapsamına açıklık getirilerek iki taraftan her birinin derdesti rüyet bulunan davada henüz tahkik ve tetkikine sıra gelmemiş bulunan veyahut ileride ikame edeceği davada dermeyan edilecek olan hususun şahit, keşif, ehlihibre veya diğer delillerle tespitini talep edebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi, İdari Yargılama Usulü Kanununda, mahalli, idari ve adli mercilere yaptırılacak incelemenin delillerin tespitine yönelik bir inceleme olması gerektiği yolunda düzenlemeye yer verilmekte, delillerin tespitinin kapsamı ise Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ifadesini bulmaktadır.

Olayda ise, temyize konu kararın mahalli Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayalı olarak verildiği, söz konusu keşfin ise delillerin tespitine yönelik olmayıp uyuşmazlığın esasına çözümü sağlayıcı teknik ve bilimsel donelerin elde edilmesine yönelik bir inceleme olduğu açıktır.

İdari Yargılama Usulü Kanununda keşif ve bilirkişi incelemesinin mahalli mahkemeler aracılığıyla yaptırılabileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığı gibi, yukarıda yazılı 31. madde ile gönderme yapılan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda da bu tarz incelemeyi olanaklı kılan bir hükme yer verilmemiştir.

Her ne kadar, sözü edilen keşif ve bilirkişi incelemesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun istinabeye ilişkin maddelerine dayanılarak gerçekleştirilmiş ise de, kurum olarak istinabenin böyle bir incelemeyi kapsaması ve olanaklı kılması düşünülemez.

Öte yandan, 2577 sayılı Kanunun 31. maddesinde yapılan değişiklik ile, bilirkişi seçiminin Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re`sen yapılacağı kuralına yer verilerek bu görevin esasen bir başka yargı yerine bırakılması tamamen önlenmiş bulunmaktadır.

Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için bir başka yargı yerine yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyize konu Samsun İdare Mahkemesinin 12.12.1989/günlü, E:1986/562, K:1988/1321 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 8.5.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.