Parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, daha sonra da işlemin iptal edildiği anlaşıldığından, bu kararlar doğrultusunda yeniden parselasyon işlemi yapılacağı göz önünde bulundurularak parselasyona tabi tutulan alandaki inşaatın durdurulmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği
Dava, kadastro parselinin 3194 sayılı Yasanın 18.maddesine göre parselasyona tabi tutulması sonucu oluşan taşınmazda davacı kooperatif tarafından yapılmakta olan inşaatın, 762 sayılı kadastro parselinin hissedarlarından olan Ahmet Şanlı isimli kişinin parselasyon planına karşı açmış olduğu davada İdare Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması
kararı gerekçe gösterilerek kısmen temel hafriyatı ve ahşap askısı yapılmış halde iken durdurulmasına ilişkin davalı idare işleminin iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulması kararlarının iptal kararları gibi dava konusu işlemin tesis edildiği andan itibaren doğurdukları tüm sonuçları ile birlikte kaldırılmaları anlamına geleceği ve bu kararların sadece davacı yönünden hüküm ifade edeceği, fiili ya da hukuki bir imkansızlık söz konusu ise idarece iptal edilen işlemden zarar görenlerin zararının karşılanması zorunluluğu doğduğu, ancak hiçbir durumda idarece iptal edilen işlemin yol açtığı zararlardan kaçınılmasına veya herhangi bir yoldan bu işlemin tesisine katkısı bulunmayan üçüncü kişilere zarar verecek şekilde işlem tesisine imkan bulunmadığı, davalı idarece gerek 762 sayılı parsel sahibi ve gerekse davacının zararına yol açmayacak şekilde mahkeme kararına uygun olarak davacının genel hükümler çerçevesindeki kazanılmış hakkı da göz önüne alınarak 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca yeniden bir işlem yapılması bir başka anlatımla düzenleme işleminin ıslahının mümkün olup olmadığı, mümkün değilse lehine iptal kararı verilen 762 sayılı parsel sahibinin zararının genel hükümler çerçevesinde giderilmesine imkan bulunup bulunmadığının araştırılarak buna göre işlem tesisi gerekirken 762 sayılı parsel sahibinin zararının davacıya yüklenmesi anlamına gelecek şekilde inşaatın durdurulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İdari işlemin iptali istemiyle açılan davalarda mahkemelerce verilen yürütmenin durdurulması kararları iptal kararları gibi, işlemin tesisinden önceki hukuki ve fiili durumun geri gelmesini sağlar, hukuka aykırı idari işlemi ortaya çıkacak zararların önlenmesi açısından askıya alır.
Bu nedenle yürütmenin durdurulması kararlarının hemen yerine getirilmesi gereklidir.
Olayda da 762 sayılı kadastro parselinin hissedarlarından biri tarafından parselasyon planına karşı açılan davada anılan parselde, yapılan düzenlemenin imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle İdare Mahkemesince verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararının gereğinin yerine getirilebilmesi, imar mevzuatına aykırı düzenleme nedeniyle daha fazla zarar ortaya çıkmaması için söz konusu düzenlemeye dayanılarak davacı kooperatif tarafından bu yerde yapılan inşaatın kısmen temel hafriyatı ve ahşap askısı yapılmış halde iken durdurulması yolunda davalı idarece tesis edilen dava konusu işlem hukuka uygun bulunmaktadır. Kaldıki 762 sayılı kadastro parseli ile ilgili düzenleme işlemi Mahkeme kararıyla iptal edilmiş ve bu karar temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiş olup, bu durum karşısında davalı idarece mahkeme kararında gösterilen gerekçeler doğrultusunda anılan yerde yeniden düzenleme yapılacağı ve davacı kooperatife ait imar parselinin durumunun sözü edilen düzenleme sonucunda yeniden belirleneceği ve buna bağlı olarak üzerinde yapılmakta olan inşaatın devam edip etmeyeceği konusunun da bu suretle açıklığa kavuşacağı tabiidir.
Açıklanan nedenlerle yukarıda belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Adana 2.İdare Mahkemesinin 9.3.1990 günlü, 1990/235 sayılı kararında isabet görülmediğinden bozulmasına karar verildi.