İmar planında üniversiteye ayrılan alanın üniversiteye ait taşınmazın alanından büyük olması nedeniyle parselasyon planı sonucu üniversiteye hazine ile hisseli parsel verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden mahkemece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişilerce parselasyon planının tümünü göz önüne almaksızın düzenlenen rapora göre işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği
Dava, İstanbul Üniversitesine ait olup üzerinde Hidro-Helyo Terapi Merkezi tesisleri bulunan taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 18.maddesine göre düzenlemeye tabi tutularak hazine ile hisseli hale getirilmesine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacıya ait ve üzerinde tesislerin bulunduğu alan ile bunun yanında belediyece yazlık baraka yaptırılması için kiraya verilen alan arasından denize açılan yolun geçirilişiyle, birbirinden yapı adası olarak ayrılan bu iki ana parselden 101 ada, 1 parsel mülkiye tindeki bir kısım alanın yolun sağında 100 ada, 1 parsel sayılı taşınmaza bitişik kaldığı, yol geçişiyle meydana çıkan ve yol fazlası niteliğinde olan taşınmaz parçasının üzerindeki yapılar da dikkate alınarak şuyulandırma yerine doğrudan doğruya yasal hak ve koşullarla bitişik parsel mülkiyetine katılma halinin yine hamur kuralları içinde uygulanabilir bir çözüm olduğu, 18.madde diye anılan ve özünde kötü yapılaşmış, sağlıksız gelişmiş ya da planlamaya müsait parsel düzenine sahip olmayan alanların hamur edilerek kamuya açık yol, meydan, otopark, yeşil ve serbest alan ile diğer hizmet alanlarının kazanılmasında etkili bir uygulama aracı ve yönteminin, dava konusu olayda özüne dönük olarak kullanılmadığı belirtildiğinden anılan rapor doğrultusunda parselasyon planının dava konusu taşınmaza ilişkin bölümünün imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olmadığı kanısına varıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Yasasının 18.maddesinin 1.fıkrasında; imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye bunları yeniden imar planına uuygun ada ve parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili oldukları, 2.fıkrasında; belediyelerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebileceği, ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklak paylarının, düzenlemeye tabi tutulan arsa ve arazilerin düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini geçemeyeceği öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden, 3194 sayılı Yasanın 18.maddesine gvre yapılan düzenleme sonucunda İstanbul Üniversitesi mülkiyetindeki 98.658 m2 alanlı, 133 ada, 79 sayılı kadastro parselinden %22.63 oranında 22.321 m2 düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan 76.337 m2.lik yere karşılık yeni oluşturulan 99.526 m2 alanlı 100 ada, 1 sayılı parselden pay verildiği, üniversitenin tesisleri ile kullandığı alan ve imar planında da İstanbul Üniversitesi tesisleri olarak ayrılan kısım tapu miktarından fazla olduğundan, imar planın da üniversiteye ayrılan kısmın tamamen kullanılabilmesi için komşu Hazine arsası ile şuyulandırıldığı, yapılan düzenlemenin imar planına, 3194 sayılı Yasanın 18.maddesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin yönetmelik kurallarına uygun bulunduğu anlaşılmakta olup, şuyulandırılan kısım Hazineye ait olduğundan Üniversitenin Hazineyle ilişkiye girmek suretiyle şuyulu hali çözüme kavuşturması mümkündür. Bu durum karşısında davanın reddi gerekirken parselasyon planının bütünlüğü dikkate alınmaksızın sadece iki parsel açısından inceleme yapılmak suretiyle düzenlenmiş bulunan ve yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak işlemin iptali yolunda İdare Mahkemesince verilmiş olan kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu Edirne İdare Mahkemesinin 31.10.1990 günlü 1990/565 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.