Üzerinde imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan hisseli araziye 2981 sayılı yasanın 10/c maddesinin uygulanması sonucu, üzerinde yapı bulunan imar parselinin yapı sahibine müstakilen tahsisinde mülkiyetin ferdileştirilmesinden söz etmenin mümkün bulunmadığı
Dava, taşınmazın 2981/3290 sayılı kanununun 10/C maddesi uyarınca ifraz edilmesine ilişkin belediye encümeni kararının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince; parselin imara elverişli hale getirilmesi bakımından ifraz işleminin teknik yönden yerinde olduğunun anlaşıldığı, ancak Medeni Kanunun 627. ve 628.maddelerine göre müşterek mülkiyetin ya anlaşma yoluyla ya da taksim davası ile sona erdirilebileceği, olayda da ifraz öncesinde temel dışında diğer yapıların kimlere ait olduğunun kesin olarak ortaya konulamadığından taşınmazın ifrazdan sonra oluşan her iki parselin düzenleme öncesindeki hissedarların tümüne hisseleri oranında tahsis yapılması gerekirken bir parçanın davacılara diğer parçanın da paydaşlardan geri kalan iki kişiye hisseleri oranında verilmesinde başka bir deyişle, parsellerin ferdileştirilmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş, karar davalı belediye başkanlığınca temyiz edilmiştir.
2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Kanunla değişik 10.maddesinin (C) bendinde; İmar Mevzuatına aykırı bina yapılmış hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altın daki yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapıları yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye belediyelerin yetkili oldukları kurala bağlanmıştır.
Yukarıda değinilen yasa maddesinde, kadastral parsellerin imara elverişli hale getirilmesi amacıyla düzenleme yapılmasını öngören 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesine paralel hükümler getirilmekle birlikte; anılan genel düzenleme ilkesinden farklı olarak belediyelere, üzerine imar mevzuatına aykırı olarak bina yapılmış hisseli arazilerin ifrazından sonra yapıları yeniden doğan imar parselleri içinde kalan yapı sahiplerine müstakilen tahsis etmek yetkisi de verilmiştir. Bu farklılığın ise, imar mevzuatına aykırı yapıların yasal hale getirilmesini öngören 2981 sayılı kanunun amacından kaynaklandığı açıktır.
Bu itibarla, üzerinde imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan hisseli araziye 2981 sayılı Yasanın yukarıda değinilen 10/C maddesinin uygulanması sonucu, üzerinde yapı bulunan imar parselinin yapı sahibine müstakilen tahsisinde mülkiyetin ferdileştirildiğinden söz etmek mümkün değildir.
Kaldı ki, yapılan ifraz işleminin teknik yönden yerinde olduğu ve ifraz sonucu oluşan parsellerin dağıtımında hakkaniyetin gözetildiği de bilirkişi raporuyla saptanmış bulunmaktadır.
Şu hale göre, davanın reddi gerekirken, işlemin anılan gerekçeyle iptalinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyize konu Adana 1.İdare Mahkemesinin 11.2.1990 günlü, 1990/2161 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.