1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1991/1653 K: 1991/3208 T: 23/12/1991


Projesine göre dubleks olan bir yapıya 10.11.1985 tarihinden önce başlandığı anılan yapının iki katının da tamamlanması gerektiği nedeniyle bu yanının 2981 sayılı yasa kapsamında bulunduğu

Dava, deniz kenarında davacı tarafından ruhsatsız yapılan dubleks yapının 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca yıktırılmasına, 42.maddesi uyarınca para cezası alinmasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; 3194 sayılı İmar Kanununun 42.maddesinde bu yasa uyarınca verilen para cezalarına karşı cezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde Sulh Ceza Mahkemelerine itiraz edilebileceğinin öngörüldüğü, dava konusu kararın para cezasına ilişkin kısmının görüm ve çözümünün idari yargının görevinde olmadığı belirtilerek davanın bu kısmının görev yönünden reddi gerektiği, 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 14.maddesinin (f) fıkrasında, 10.11.1985/tarihinden sonra yapılan gecekondular ile inşasına başlanan imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında bu yasa hükümlerinin uygulanamayacağının hükme bağlanmış olduğu, 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesinde ise ruhsat alınmadan yapıya başlanılması veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapılması halinde belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumunun tespit edileceği, yapının mühürlenerek inşaatın derhal durdurulacağı, durdurmanın yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tebligatın bir nüshasının muhtara bırakılacağı, bu tarihten itibaren en çok bir ay içerisinde yapı sahibinin yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak ilgili idareden mührün kaldırılmasını isteyeceği, belirtilen süre içerisinde bu yola başvurulmadığı takdirde ruhsatın iptal edileceği, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan yapının belediye encümeni veya İl İdare Kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılacağı ve yıkım masrafının yapı sahibinden tahsil edileceğinin belirtildiği, davacıya ait inşaatın 30.10.1986/tarihinde yapılan tespitle su basmanı betonunun dökülmüş vaziyette durdurulduğu, davacının ise 31.10.1986/tarihinde 2981/3290 sayılı yasa hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu, inşaata 10.11.1985/tarihinden evvel başlandığının kanıtlanamadığı ancak yapı tatil zaptına da dayanılarak inşaata 10.11.1985/tarihinden sonra başlandığının kabul edilemeyeceği, 2981/3290 sayılı yasadan yararlanmak üzere yapılan müracaat sonucu yapılacak tespit ve değerlendirmenin bitirilmesi beklenilmeksizin yapının tamamı için yıkım kararı verildiği oysa 2981/3290 sayılı yasanın 15.maddesi uyarınca, temel inşaat tamamlanmış veya sömel betonları dökülmüş olmak kaydıyla kendi arsa veya arazisi üzerinde imar mevzuatına, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yada yapı bölümlerinin kendi katı içinde tamamlanması için ruhsat ve bitimini tevsikan kullanma izin belgesi düzenleneceğinin öngörüldüğü, dava konusu olayda da su basman betonunun dökülerek 30.10.1986/tarihinde tespitli inşaatın zemin katının tamamlanmış olduğu ikinci tespit zaptında yapının zemin+1 kat dubleks nitelikte olduğu belirtildiğinden birinci katın zemin kattan ayrılabilir bağımsız kullanıma elverişli bölüm niteliğinde olup olmadığının tespiti amacıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, düzenlenen bilirkişi raporunda, bina projesinin dubleks fonksiyonları içerecek şekilde hazırlandığı, alt ve üst katların ayrı ayrı kullanımının mümkün olmadığı, üst kata dahili merdivenle çıkıldığı, iki veya çok katlı binalarda olduğu gibi bağımsız merdiven kovası ve bina girişinin bulunmadığı, alt ve üst katların bağımsız bölüm haline getirilmesinin projenin bütünlüğünü bozacağının belirtildiği, 2981/3290 sayılı yasadan yararlanmak üzere 31.10.1986 tarihinde başvuruda bulunulduğu ve 10.11.1985/tarihinden önce su basman betonu atılarak inşaatına başlandığının kabulü gereken yapının dubleks yapı özelliklerine sahip olması nedeniyle kendi katı içerisinde tamamlandığının anlaşıldığından bir bütün olarak 2981/3290 sayılı Yasa hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davanın para cezasına ilişkin kısmının görev yönünden reddine, yıkıma ilişkin kısmının ise iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu işlemin para cezasına ilişkin kısmının görev yönünden reddi, yıkıma ilişkin kısmının ise yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki temyize konu Samsun İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının onanmasına karar verildi.