Yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda çevrede yeteri kadar kamu arazisi bulunduğu nedeniyle davacı parselinin yeşil alana ayrılmasının yerinde olmadığı belirtildiğinden, işlemler mahkemece iptal edilmişse de plan değişikliğin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesinin gerektiği nedeniyle verilen mahkeme kararında isabet görülmediği
Dava, 1.8.1985/onay günlü 1/5000 ölçekli nazım ıslah imar planı 26.12.1986/onay günlü 1/5000 ölçekli nazım ıslah imar planının ve 4.12.1986 onay günlü 1/25000 ölçekli imar planının taşınmazın yola ve yeşil alana ayrılmasını öngören kısımlarının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden çevrede yeterli miktarda kamu mülkü arazi varken davacı parselinin yeşil alana ayrılmasında kamu yararına, şehircilik ve planlama ilkelerine uyarlık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemler iptal edilmiş, karar davalı belediye başkanlığınca temyiz edilmiştir.
İmar planları ülke, bölge ve kent verilerine göre konut, çalışma, ulaşım gibi kentsel işlevler ile sosyal ve kültürel gereksinimleri var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi biçimde yerine getirmek ve belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin gelişmesi de göz önünde tutularak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve zamanda yasalarda öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilebilir.
Bu ölçütlere göre hazırlanıp değiştirilebilen imar planlarının yargısal denetimi yapılırken sadece plan kapsamına alınan belirli bir yerin plan içindeki durumu ya da bu tahsis şekline uygun kamu mülkü arazileri bulunup bulunmadığı incelenerek sonuca varılamayacağı, planın bütünlüğü içinde planlanan yörenin ulaşım, trafik ve çevre gibi ilişkilerinin kapsamlı bir biçimde ele alınarak kamu yararına uygunluk bulunup bulunmadığının tartışılması gerekeceği açıktır.
Olayda ise, karara dayanak alınan bilirkişi raporunda yukarıda değinilen hususlar ele alınmaksızın sadece davacılara ait parselin çevresinde yeşil alan olabilecek nitelikte yeterli miktarda kamu arazisi bulunduğu görüşü açıklanmış, bu görüş doğrultusunda da dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Oysa, sözü edilen kamu arazilerinin Alibeyköy Barajının su toplama havzasında kalması nedeniyle planlanan alan dışında bırakıldığı ve plan sınırı içerisine alınamayacağı dosya içindeki plan krokisinden açıkca anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacıların maliki olduğu taşınmazda kendilerinden görüş alındıktan sonra konut yapılabileceği yolundaki İSKİ Genel Müdürlüğü görüşünün, davaya konu taşınmazın imar planında konut alanına ayrılması halinde uygulama aşamasında hüküm ifade edebileceği ortada iken anılan görüşü plandaki mevcut tahsis şekline etkili olabilecek bir neden olarak ele alan bilirkişi raporuna bu yönden de itibar edilmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı temyize konu İstanbul 4. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi. BŞ/SE