Düzenleme alanındaki bazı parsellerden % 40 oranında terk işlemi yapılması nedeniyle bu parsellerden düzenleme ortaklık payı alınmaması, yapılaşmış bazı kadastro parsellerinin düzenleme sahasına dahil edilmesi ve bir imar adasında kullanma yapılaşma kabiliyeti münferiden gerçekleşmeyecek imar parseller oluşturulmasının parselasyon planının davacı ile ilgili bölümünün iptalini gerektirmeyeceği
Dava, Mezitli, 14 pafta, 2550 ve 2833 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak, imar düzenlemesinin amacının imar planlamasına uygun yapılaşmanın sağlanması için imar da ve parselleri yaratmak olduğu, bu amacın gerçekleşmesi için de düzenleme sınırı içinde kalan alanda yasa ve ilgili yönetmelik hükmünde öngörülen esaslar dahilinde bütün taşınmazların birlikte değerlendirilmesinin gerekli olduğu olayda ise, düzenleme alanı içinde farklı uygulamalar bulunduğu, bir kısım parsellerin % 40’a yakın oranda bedelsiz terk ile yapılaşmasına izin verildiği, bir kısmında ise düzenleme ortaklık payı alınmadığı, bir kısmında da davacı parselinde olduğu gibi maddenin uygulandığı, böylece eşitsizlik yaratıldığı, düzenleme işlemi salt düzenleme ortaklık payı alınmasını sağlamak olmadığından, Yasa hükmünün kadastro parsellerinde sırf ada sistemine geçilmesini sağlamak şeklinde anlaşılmasına olanak bulunmadığından, dava konusu düzenleme işleminde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait 510 m2 alanlı 2550 sayılı kadastro parseli üzerinde halen lokanta olarak kullanılan iki katlı bina bulunduğu, 2833 sayılı parselin ise çocuk parkı, havuz ve lokanta bahçesi ile müştemilat kullanımına sahip olduğu, davacıya ait taşınmazların kuzey bölümünden inşaat ruhsatı aşamasında 25’er m2 yol terki yapıldığından yeni düzenleme esnasında bu miktar göz önüne alınarak düzenleme ortaklık payına dahil edildiği, % 29.68 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan yere karşılık ruhsatlı binası bulunan alanda toplam olarak 738 m2 alanlı 3 sayılı imar parselinin tahsis edildiği, yapılan işlemde davacı yönünden bir hata bulunmadığı anlaşılmakta olup, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda da dava konusu uygulama esnasında davacıya ait parseller için 3194 sayılı Yasanın 18.madde hükümlerine azami dikkatin gösterildiği belirtilmektedir. Düzenleme alanındaki bazı parsellerden daha önce % 40 oranında terk işlemi yapmış olmaları nedeniyle düzenleme ortaklık payı alınmaması, yapılaşmış bulunan bazı kadastro parsellerinin ada sistemine geçilmesi için düzenleme sınırı içine alınması, 400 sayılı imar adasında kullanma yapılaşma kabiliyeti münferiden gerçekleşmiyecek imar parselleri oluşturulması parselasyon planının davacı ile ilgili bölümünün iptalini sağlayacak nedenler değildir.
Açıklanan durum karşısında temyize konu Adana 2.İdare Mahkemesinin 7.3.1991 günlü, 1991/172 sayılı kararında isabet görülmediğinden bozulmasına karar verildi.