İmar planında yeşil alana tahsisli olan davacı taşınmazına karşılık parselasyon sonucu oluşan bir parselin 2/3’ünün verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı nedeniyle mahkemece, düzenlenen bilirkişi raporunda düzenleme öncesi imar planında yeşil alana tahsisli davacı parselinin daha değerli olduğunun belirtildiği gerekçe gösterilerek düzenleme işleminin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği
Dava; 36 parsel sayılı taşınmazı da kapsayan Belediye Encümeni kararıyla kabul edilen parselasyon planının bu taşınmazla ilgili kısmının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; taşınmazın Belediye Meclisi kararıyla yapılan imar planı değişikliği sonucu konut alanından çıkartılarak yeşil alan olarak ayrıldığı, daha sonra yapılan parselasyon
planı ile davacıya yeşil alana ayrılan 36 parsel sayılı taşınmaza karşılık aynı adada 10 parselin 2/3 hissesinin verildiği, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; davacının 424 m2 büyüklüğünde, üzerinde müstakil konut yapmaya uygun ve mülkiyeti yalnız kendisine ait bir parsele sahip iken, düzenleme ile 546 m2 büyüklüğünde yeni düzenlenen imar yoluna yaklaşık 45 derecelik bir açı ile gelen, genişliği arka cephede 14 m. bir kenar uzunluğu 32,05 m. diğer kenar uzunluğu 45.54 m. olan ve boyutları itibarıyla yalnızca her katta bir konut yapılmasına olanak sağlayan bir parsele ortak ettirildiği, planın parselasyon ilkeleri ve kamu yararı açısından doğru görülmekle birlikte planlama teknikleri ile bağdaşmadığı, imar parsellerinin davacıya da tek başına bir imar parseli verilebilecek şekilde düzenlenerek davacının kaybettiği daha iyi ve değerli konumdaki arsanın telafi edilebileceği ve hakkaniyet ilkesine böylece ulaşılabileceğinin belirtildiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu, bu durumda planlama teknikleri ile hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle parselasyon planının dava konusu taşınmazla ilgili kısmının iptaline karar verilmiş, bu karar davalı belediye vekilince temyiz edilmiştir.
Olayda, davaya konu taşınmazın, Belediye Meclisi kararıyla imar planın da değişiklik yapılarak yeşil alana tahsisli olduğu, yapılan düzenleme ile düzenleme alanında %22,28 oranında düzenleme ortaklık payı alındığı, yasal sınırlar içinde kalan düzenleme ortaklık payı çıkarıldıktan sonra davacıya ait parselin kalan kısmına karşılık aynı adada oluşturulan ve konut alanında kalan 10 sayılı parselin 2/3 hissesinin tahsis edildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Karara dayanak alınan bilirkişi raporunda ise, uyuşmazlık konusu parselin düzenleme öncesi ve sonrası konumu göz önüne alınmaksızın davacının düzenleme öncesinde imar planında yeşil alana tahsisli parselinin daha değerli olduğu kabul edilip, müstakilen bir imar parseli verilebilecek şekilde düzenleme yapılarak davacının uğradığı zararın telafi edilebileceği, 10 sayılı parselin 2/3 hissesinin davacıya tahsis edilmesinde planlama teknikleri ve hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Oysa, dava konusu parselin düzenleme öncesi tümüyle yeşil alana tahsis li olduğu ve bu haliyle kamulaştırılması gerektiği göz önüne alındığında, imar planında konut alanında kalan 10 sayılı parselin teknik zorunluluk nedeniyle 2/3 hissesinin tahsis edilmesi karşısında davacının değer kaybı yönünden mağduriyetinin söz konusu olamayacağı açıktır.
Bu itibarla düzenleme işleminde mevzuata aykırılık bulunmadığı halde niteliği yukarıda açıklanan eksik inceleme ürünü bilirkişi raporuna da yanılarak işlemin iptalinde usul ve yasaya uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle temyize konu Bursa 1.İdare Mahkemesinin 12.9.1990 günlü, 1990/488 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.