Danıştay 6. Dairesi E: 1991/71 K: 1991/1835 T: 25/09/1991

Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki belgeler göz önünde bulundurularak projenin onanmasına ilişkin koruma kurulu kararı ile inşaat ruhsatı mahkemece iptal edilmişse de kentsel sit alanı içerisinde mevcut dokunun korunmasını ve bitişik nizam yapılaşmayı öngören plan gözardı edilerek sadece davacıya ait yapının yan pencerelerinin kapatılması kaygısı ile düzenlendiği sonucuna varılan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinde isabet görülmediği

Dava, taşınmazla ilgili olarak düzenlenen projenin onaylanmasına ilişkin Koruma Kurulu kararı ile anılan karara dayanılarak verilen inşaat ruhsatının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyadaki belgelerin birlikte incelenmesinden projenin davacıya ait parsel üzerindeki yapının özel niteliklerini bozduğu, ayrıca Kalkan’daki geleneksel kent dokusuna aykırı anlayışta bir yapılaşma ortaya çıkardığının anlaşıldığı, bu durumda anılan karar ve inşaat ruhsatının şehircilik ilkeleri, kamu yararı ve eski eser mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemler iptal edilmiş, karar davalılardan Kültür Bakanlığı ile davalı idareler yanında müdahil tarafından temyiz edilmiştir.

İmar planları, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla yörenin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konularla sosyal adalet ilkeleri de göz önüne alınarak hazırlanmalıdır.

Olayda, Kalkan bucağının kentsel sit alanına ilişkin imar planı ve yapılaşma koşullarının Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu kararı ile onandığı, onanan bu plana göre Kalkan’ın geleneksel bitişik nizam dokusunun esas alındığı, bu arada gerek davacının parseli ile gerekse müdahilin parselinin kentsel sit alanında kaldığı, müdahilin 53 m2 lik parseli üzerindeki tek katlı depo binasını yıkarak yerine plana uygun yapı yapmak amacıyla hazırladığı projenin daha önce yüksek kurulca onaylanan yapılanma ve plan hükümleri doğrultusunda incelenerek Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile onanması üzerine belediyece inşaat ruhsatı verildiği, alınan bu ruhsat ve onaylı projeye göre yapıya başlandıktan sonra davacının kendi yapısının yan pencerelerinin kapatıldığından bahisle inşaatın durdurulması istemiyle hem belediyeye hem de Kültür Bakanlığına yaptığı başvurularının reddi üzerine yine yapısının yan pencerelerinin kapandığı iddialarıyla bu davanın açıldığı temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda sadece yeni bir proje hazırlanması gerektiği yolundaki yüzeysel açıklamalar mahkemece kabul edilmediğinden aynı bilirkişi kurulundan ek rapor istenmesi yoluna gidildiği, ek raporda ise davacının binasının tescilli eser olma özelliklerine ilişkin açıklamalardan sonra zemin kat bitişik 1.normal katla çekme yapılmış değişik bir proje önerildiği keza dosyadaki belgelerden açıkca anlaşılmaktadır.

Bu durumda, kentsel sit alanı içerisine alınarak mevcut dokunun tahrip edilmemesi amacıyla hazırlanıp ilgili kurulca onaylanan imar planında öngörülen bitişik nizam yapılaşma koşulu göz ardı edilerek, zemin kat bitişik 1.normal katta çekme yapılarak oluşturulacak bir yapıyla esasen mevcut silüet ve dokunun bozulacağı ortada iken, sadece davacıya ait yapının yan pencerelerinin kapatılmaması kaygısı ile düzenlendiği sonucuna varılan bilirkişi raporuna itibar edilmesinde isabet görülmemiştir. Zira, davacının maliki olduğu yapının önce yapılmış olmasının, yan pencerelerinin kapatılması nedeniyle olsa bile imar planının ana kararlarını bozucu nitelikte yapılaşmaya yer açması düşünülemez.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Antalya İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.