Uyuşmazlık konusu imar planı ile yol kavisli biçimde belirlenerek önceden yol dışında kalan davacı binası yanındaki binaların yol güzergahına alınmasında kişisel menfaat gözetildiği anlaşıldığından, mahkemece bilirkişi raporları göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde isabet yoktur.
İstemin Özeti: … 2. İdare Mahkemesinin 13.6.1990 günlü, E: 1988/627, K: 1990/596 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … Mah. … Köyü, … Mevkii, 29 pafta, 49 ada, 13 parsel sayılı taşınmazdaki davacıya ait yapının yol güzergahında bırakan ıslah imar planı ve revizyon planının iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; yerleşik bir dokuda imar planı yapılırken, planlama ilkesi olarak öncelikle çevredeki yapılaşmaların konumu, yapı kalitesi ve boy alanların değerlendirileceği, bunun yanında yolların eğimlerinin belirlenmesi nedeniyle arazinin topoğrafik yapısının önemli bir tasarım ölçütü olduğu, dava konusu imar planı ile bir önceki plan arasında plan arasında topoğrafik yapıya uyum açısından bir planın diğerine göre daha iyi olduğunu söylemenin mümkün olmadığı, her ikisinin de araziye uyum açısından dava konusu bölümde başarılı olduğu, dava konusu planla yolun güneybatısındaki üç katlı binanın korunduğu, yol güzergahının buna göre saptandığı, böylece davacı taşınmazının yol içinde kaldığı, ulaşım planlaması açısından dava konusu yol güzergahı ile eski plandaki yol güzergahının planlama ilkelerine aykırılığı bulunmadığı, birinin diğerine nazaran bir avantajı, açık seçik bir üstünlüğü olmadığı, iki seçenekten sonra idarece tercihin dava konusu imar planındaki gibi kullanılmasında planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırılık olmadığını belirtilmiş, söz konusu rapora davacı tarafından yapılan itiraz üzerine idarece tercih hakkı kullanılırken hakkaniyet ilkesi açısından doğru ve uygun bir karar verilip verilmediği, korunan tek yapının, yol güzergahında kalan 3 ayrı yapıya üstünlüğü olup olmadığı hususlarının saptanabilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması sonucu düzenlenen raporda da; dava konusu yolun güneybatısında yer alan üç katlı binanın gerek 30.7.1981 günlü imar planında gerekse 5.12.1985/günlü imar ıslah planında yol gövdesi dışındaki kaldığı, korunan binanın üç katlı bina olmayıp güneydeki tek katlı betonarme karkas bina olduğu, dava konusu binanın ise 30.7.1981/günlü imar planında yol gövdesi dışında 5.12.1985 günlü imar ıslah planında ise yol gövdesinde kaldığı, korunan bina ile yolda kalan binaların ekonomik değerlerinin birbirine yakın olduğu, bina ömürleri açısından incelendiğinde korunan binanın yol gövdesinde kalan binalara nazaran daha uzun ömürlü olacağı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiş olup dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarının birlikte incelenmesi sonucunda, dava konusu imar ıslah planının davacının taşınmazı ile ilgili bölümünün planlama ilkelerine, şehircilik esaslarına ve kamu yararına aykırı olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
30.7.1981 onay tarihli … imar planında davacının ve bitişiğindeki iki komşusunun evleri yol dışında kalmakta iken ıslah imar planı ile revizyon imar planıyla iki komşusunun taşınmazlarının yol gövdesinde bırakıldığı, daha önce yol gövdesinde kalan tek katlı yapının korunarak yol gövdesinden çıkarıldığı, korunan binanın yol gövdesinde kalan binalara üstün bir tarafı bulunmadığı, üstelik tek başına korunurken, üç kişiye ait ikisi iki katlı birisi tek katlı üç binanın yol gövdesinde bırakıldığı anlaşılmakta olup bu durum planlar hazırlanırken kişisel menfaatin gözetilerek tercih hakkının hak ve nesafet kurallarına uygun kullanılmadığını göstermektedir.
Açıklanan nedenle, davanın reddi yolundaki temyize konu … 2. İdare Mahkemesinin 13.6.1990 günlü, E:1988/627, K:1990/596 sayılı kararında isabet görülmediğinden bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 13.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.