Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1174 K: 1992/3871 T: 22/10/1992

Aynı yönde evvelce yapılan imar planı değişikliği Danıştay’ca iptal edildiğinden, mahkemece bu husus gözetilmeksizin bu konuda eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna istinaden davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmediği

Dava, taşınmazla ilgili imar planı değişikliğine ilişkin 31.10.1988 günlü Belediye Meclisi Kararı ile bu kararı onayan Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu imar planı değişikliğinin şehircilik ilkeleri ve planlama amaçları açısından hukuka uygun olup olmadığının saptanabilmesi için mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulu raporunda özetle; arazi meyilli olduğundan bu bölgedeki yapıların açıklık, güneş ve deniz görme olanaklarının kısmen mümkün olduğu, davacının yapısının alt katlarının kapandığı, üst katlarının ise kapanmadığı, iki parseldeki mevcut yapıların bodrum katlarının ruhsatsız yapıldığı, ancak imar affından faydalandığı, afdan yararlanan bölümünün üst katlara devamını sağlamak için iki ayrı blok arasının bir merdiven havasıyla bağlanmasının öngörüldüğü, plan tadilatının davacının deniz manzarasını kapattığı, bu nedenle merdiven kovasının iki kat eksik yapılması gerektiği, bahsedilen hususlar dışında plan tadilatının plan tekniği ve ilkelerinle uygun olduğu, üçüncü bilirkişi tarafından ise yoğunluk raporuna muhalif olarak, yapılan plan değişikliğinin imar mevzuatı açısından gerekli ve zorunlu bulunmadığı, hukuki dayanağının olmadığı yolunda görüş bildirildiği, aynı bilirkişi kurulundan ara kararıyla ek rapor istendiği, üçüncü bilirkişinin görüş bildirmediği, iki bilirkişinin imzaladığı ek raporda yine aynı görüşleri doğrultusunda görüş bildirdikleri, Mahkemelerince tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığı 2.raporda özetle; 2981 sayılı yasaya göre tevhit edilen 47 parsel üzerinde mevcut iki bloğun bir merdiven kovasıyla birleştirilmesi yolunda ki plan değişikliğinin şehircilik ilkeleri ve planlama ilkelerine aykırı olmadığı, bir yasal işlemin sonuçlarına göre işlemlerin geliştiği, mevcut kullanım biçimi değiştirmediği, yapılan plan değişikliğinin daha üst planlara aykırı olmadığı görüşünün bildirildiği, dosyadaki bilgi ve belgeler ile mahkemelerince de benimsenen bilirkişi raporlarına göre yapılan plan değişikliğinin, üst ölçekli planlara ve planlama tekniği ile şehircilik ilkelerine uygun olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, plan değişikliğine konu 47 parselin, tevhit edilmeden önce 4 ve 13 sayılı iki parselden ibaret olduğu ve 1966 tarihli 1/1000 ölçekli imar planında iki ayrı paselde iki ayrı blok inşaata müsaade edildiği, 16 Mart 1973 günlü, 184 sayılı Belediye Meclisi kararı ile iki bloğun bir merdiven kovası ile birleştirilmesi yolunda plan değişikliği yapılmış ise de; Danıştay Altınca Dairesinin 1977/5413 sayılı kararıyla iptal edilerek kesinleştiği, 1984/yılında iki blok arasına kaçak olarak yapılan 7 bodrum kat 2981 sayılı yasadan faydalanarak, 4 ve 13 parseller tevhit edilerek 47 parselin oluşturulduğu, Belediye Meclisince kabul edilen plan değişikliği kararı Büyükşehir Belediye Meclisinin 2.12.1988/günlü, 821 sayılı kararıyla, 47 parselde iki bloğu birleştirici merdiven bloğuda ilave edilerek H:12.50 m. yükseklikte olacak şekilde 1/1000 ölçekli plan tadilli teklifinin aynen kabul edilerek dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda, plan tadiline konu 47 parselin kaçak yapılan iki blok arası 7 bodrum katın imar affından yararlanarak eski 4 ve 13 parselin tevhidiyle oluşturulmuş olduğu, dava konusu plan değişikliği ile aftan yararlanan bu kısmın üzerine, ilave inşaat yapılması sağlandığı, dosyadaki belgelerden ve bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, imar planı değişikliğinin yasal zorunluluklardan kaynaklanmadığı, müdahilin müracaatı üzerine yapıldığı anlaşıldığından, hukuki da yanağı bulunmamaktadır.

Öte yandan, düzenlenen ilk bilirkişi raporunda, plan değişikliğiyle öngörülen ilave merdiven kovasının davacının yapısının deniz manzarası nı engellemesi nedeniyle iki kat eksik yapılması gerektiği belirtilmiş olmasına karşın, düzenlenen ikinci bilirkişi raporunda bu husus yeterince incelenmemiştir.

Bu durumda, aynı yönde 1973 yılında yapılan imar planı değişikliğinin Danıştay Altıncı Dairesinin 1977/5413 sayılı kararıyla iptal edilip kesinleştiği, yeniden yapılan dava konusu imar planı değişikliği ile kesinleşmiş yargı kararının aksi yönünde düzenleme yapıldığı açıkca anlaşıldığından, İdare Mahkemesince eksik inceleme ürünü bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.