Taşınmazın imar planında kamu hizmetlerine ayrılması nedeniyle parselasyon sonucunda bu mağduriyetin önlenmesi mümkün bulunduğundan, bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak davacıya ait taşınmazın tümden okul yeri ve yol olarak ayrılmasını öngören imar planının iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği
Dava, taşınmazın imar planında okul yeri ve imar yolu olarak belirlenmesine ilişkin belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davaya konu yerin mücavir alan sınırı içerisinde iken imar planı sınırları içerisine alındığı, taşınmazın çevresinde yapılaşmanın bulunmadığı, nüfus yoğunluğunun az olduğu, bu nedenle imar planı için alternatiflerin kolaylıkla çoğaltılabileceği, davacıya ait yerin tamamına yakını okul alanına ve yola ayrıldığı, imar planı uygulamalarında bazı taşınmazların tamamının kamu donatılarına ayrılması mümkün olmasına karşın burada böyle bir mecburiyetin söz konusu olmadığının belirtildiği; bu rapora mahkemelerince de itibar edilerek davacı taşınmazına yönelik imar planında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesinin birinci fıkrasında, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazilere maliklerin veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu belirtilmiş olup ikinci fıkrasında ise, belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” düşülebileceği hükmü yer almaktadır.
İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemelesi ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğini Kamu Tesisleri Arsalarına Tahsis başlıklı 12.maddesinde ise “Düzenleme sahasında bulunan okul, hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi umumi tesislere ayrılan alanların parselleri, düzenlemeye giren parsellerin alanları oranında pay verilmek suretiyle hisselendirilir” hükmü vurgulanmış bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazı okul yeri ve imar yolu olarak belirleyen imar planının ardından 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca yapılacak düzenleme ile düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra yukarıda belirlenen yönetmelik hükmü gereğince kamu hizmetlerine ayrılacak alanların düzenlemeye giren her parselin alanlarından belirli bir pay alınarak oluşturulacağı ve bu külfetin her parsele dağıtılacağı tartışmasız bulunduğundan, davacının taşınmazının bütününün kamu hizmetlerine ayrılan alan konumunda olduğu, bu nedenle mağdur olacağı ve söz konusu yörenin gelişme, yapılaşma ve nüfus yoğunluğunun fazla olmadığı gerekçesiyle imar planının davacının taşınmazına ilişkin bölümünün iptal edilmesinde mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu Zonguldak İdare Mahkemesinin 21.11.1991 günlü, 1991/428 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.